1930'ların sonları, Moğolistan tarihinde karanlık bir dönem olarak hafızalarda yer edinmiştir. Bu dönemde, Sovyetler Birliği'nin Stalinist politikalarının etkisiyle Moğolistan’da "Büyük Temizlik" olarak bilinen bir dizi tasfiye hareketi gerçekleştirilmiştir. Bu acımasız süreç, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine ve Moğol toplumunda derin yaraların açılmasına neden olmuştur.
Moğolistan’daki Büyük Temizlik, Stalin’in Sovyetler Birliği’nde uyguladığı geniş çaplı tasfiyelerin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği'nin etkisi altında olan Moğolistan, 1930'ların ortalarından itibaren Komünist Parti'nin katı kontrolüne girmiştir. Sovyet danışmanlar ve Moğolistan’daki yerel liderler, sosyalist devrim ve merkezi otoriteyi güçlendirmek amacıyla, ülkedeki tüm muhalif unsurları ortadan kaldırmaya yönelik bir kampanya başlatmıştır. Bu süreçte, özellikle din adamları, entelektüeller ve bağımsız düşünen bireyler hedef alınmıştır.
Bu dönemde Moğolistan’ı yöneten kişi olan Horlogiin Çoybalsan, Stalin'in yakın müttefiklerinden biriydi. Çoybalsan, Sovyet modeline uygun bir şekilde Moğolistan'da sosyalist devrim inşa etmek için gerekli gördüğü her türlü yöntemi kullanmış; bu kapsamda, binlerce insanın yaşamını yitirmesine sebep olan bir terör dönemini başlatmıştır.
1937-1939 yılları arasında gerçekleştirilen Büyük Temizlik sırasında, Moğolistan'da yaklaşık 30.000 kişi tutuklanmış, bunların büyük bir kısmı infaz edilmiş veya Sibirya’daki çalışma kamplarına gönderilmiştir. Bu dönemde özellikle Budist rahipler, rejim için en büyük tehdit olarak görülmüştür. 700'den fazla manastır kapatılmış, bu manastırlarda görev yapan on binlerce rahip ya öldürülmüş ya da zorla "Sovyetleştirilmiştir."
Ünlü tarihçi Christopher Kaplonski, Büyük Temizlik’in Moğol toplumuna olan etkilerini şöyle değerlendirmektedir: “Moğolistan’daki Büyük Temizlik, sadece fiziksel bir yok etme hareketi değildi; aynı zamanda ülkenin tarihsel ve kültürel mirasının kökünü kazıma girişimiydi. Budizm, Moğolistan'da yüzyıllardır süregelen sosyal yapının temel direklerinden biriydi ve bu dinin tasfiyesi, toplumda derin bir boşluk yarattı.”
Bir başka tarihçi Urgunge Onon ise bu süreci, “Moğol kimliğine yapılan bir saldırı” olarak tanımlar. Ona göre, Büyük Temizlik sadece fiziksel bir tasfiye değil, aynı zamanda Moğolistan'ın kültürel ve dini kimliğini yok etmeye yönelik planlı bir girişimdi. Onon, Budist manastırların yıkılmasının ve dini liderlerin öldürülmesinin Moğol halkı üzerinde kalıcı bir travma bıraktığını belirtir.
SİLİNMEYEN HATIRALAR
Bu korkunç dönemden hayatta kalanlar, yaşadıkları dehşeti anlatırken, hala içlerinde taşıdıkları derin acıları dile getirirler. 1938'de 12 yaşında olan Bold Baatar, ailesiyle birlikte bir köyde yaşıyordu. Bold’un babası, bölgedeki saygın Budist rahiplerden biriydi. Bir gece yarısı, Sovyet askerleri köylerine geldi ve babasını zorla alıp götürdüler. Bold, o gece yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Babamı aldıklarında, annem ve ben çaresizlik içinde ağladık. Geri dönmeyeceğini biliyorduk. O gece sadece babamı değil, hayatımızı da kaybettik.”
Bir diğer tanık olan Tsogt Sukhbaatar ise o dönem 20 yaşında genç bir entelektüeldi. Üniversitede okuyan Tsogt, Sovyet karşıtı görüşlere sahip olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Tsogt o günleri “Beni aldıklarında, önce inanamadım. O zamanlar sadece fikirlerimi ifade etmiştim. Ancak ne yazık ki fikirlerim, onların kurallarına uymuyordu. Aylarca sorgulandım, işkence gördüm. Sonunda beni serbest bıraktıklarında, içimdeki umut tamamen tükenmişti” diye anlatıyor.
MOĞOLİSTAN'IN TARİHİNE ETKİLERİ
Büyük Temizlik, Moğolistan'ın tarihine derin ve kalıcı izler bıraktı. Bu süreçte ülkede, bağımsız düşünceye ve kültürel mirasa yönelik bir yıkım gerçekleştirildi. Budizm'in Moğol toplumu üzerindeki etkisi büyük ölçüde azaldı; manastırlar kapatıldı, kutsal metinler yakıldı, ve dini liderler katledildi. Bu durum, Moğol kimliğinin önemli bir bileşeni olan Budizm'in zayıflamasına ve toplumsal yapının köklü bir şekilde değişmesine neden oldu.
Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından Moğolistan, bu karanlık dönemi yeniden değerlendirmeye başladı. 1990'larda başlayan demokrasi ve liberalizasyon süreciyle birlikte, Büyük Temizlik'in mağdurları için adalet arayışı da gündeme geldi. Birçok manastır yeniden inşa edildi, dini özgürlükler geri kazandırıldı, ve temizlik sırasında hayatını kaybedenler anısına anıtlar dikildi.
Ancak, bu süreçlerin yanı sıra, Büyük Temizlik'in toplumsal hafızada bıraktığı izler hala silinmiş değil. Moğol halkı, bu karanlık dönemi hatırlarken, aynı hataların bir daha tekrarlanmaması için dersler çıkarmaya çalışıyor. Bu trajedi, Moğolistan’ın hem siyasi hem de kültürel yapısını kökten değiştirdi ve bugün bile ülkenin kimliğini şekillendiren önemli bir unsur olarak varlığını sürdürüyor.
Moğolistan’daki Büyük Temizlik, insanlık tarihinin en acımasız ve trajik sayfalarından biridir. Binlerce insanın hayatına mal olan bu olay, Moğolistan’ın kültürel, dini ve toplumsal yapısını derinden sarsmıştır. Stalinist rejimin acımasız politikaları altında, Moğol halkı, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşamıştır. Ancak, bu acılı geçmiş, Moğolistan’ın kimliğini yeniden inşa etme sürecinde önemli bir ders olarak hizmet etmektedir. Geçmişin bu karanlık döneminin anılması, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması için bir uyarı niteliğindedir.