1919
1919 Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. 10. yüzyılın ortalarında Satuk Buğra Han'ın Müslüman olmasıyla yeniden yükselmeye başlayan Türk tarihinin grafik çizgisi Kanuni Sultan Süleyman çağında doruk noktasına ulaşır. 1550'lerde dünyanın üç büyük gücüne Türkler sahiptir: Osmanlılar, Safeviler ve Babürlüler. Dünya, Türk asrını yaşamaktadır.
Fakat grafik çizgisinin aşağıya dönmesi de aynı yıllardadır. 1552'de Ruslar, en kuzeydeki Türk medeniyet merkezi Kazan'ı işgal etmişler, 1556'da da Hazar'a ulaşarak Astrahan Hanlığı'nı ortadan kaldırmışlardır.
Grafik çizgisinin dip noktası 1919'dur. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanmış, 13 Kasım 1918'de İstanbul işgal edilmiştir. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali, düşman çizmelerinin Anadolu'nun merkezine doğru ilerlemesinin ilk adımıdır. Düşman artık Türk'ün harîm-i ismetindedir.
Aynı gün, 15 Mayıs 1919'da Osman Nevres (Hasan Tahsin) adlı 30 yaşlarında genç bir gazeteci düşmana ilk kurşunu sıkar ve şehit olur.
İzmir'in işgali, İstanbul'u da Anadolu'yu da ayağa kaldırır. Pek çok il ve ilçede mitingler düzenlenir, düşman işgali protesto edilir. 16 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla Samsun'a hareket eder. 19 Mayıs'ta Samsun'a ulaşır.
19 Mayıs 1919 Türk'ün tarihinin yeniden değiştiği gündür. Türk tarihinin grafik çizgisi bu tarihte yukarıya doğru yükselmeye başlar. Türk İstiklal Savaşı'nın başlangıç tarihi de 19 Mayıs 1919'dur.
Bu yılın Mayıs ayında bu çok önemli günlerin 100. yılını idrak edeceğiz. Çağdaş ülkeler aynı zamanda geleneklerine bağlı ülkelerdir. Böyle bir tarihin 100. yıldönümü hiçbir çağdaş ülkede göz ardı edilmez. Kutlama hazırlıklarına yıllar önce başlanır. Bir yandan halkın da katıldığı büyük ve ihtişamlı kutlamalar yapılırken bir yandan da akademik çalışmalar yapılır. Yayın faaliyetleri ve prestij kitaplarıyla tarihî günün önemi en iyi şekilde anlatılmaya, duyurulmaya ve vurgulanmaya çalışılır.
Türkiye'de muhafazakâr denilen bir yönetim var ve böyle bir günün 100. yıldönümü için hiç hareket yok. Kelimelerimin kanatlarının kırıldığını geçen yazımda belirtmiştim.
15 Mayıs 1919'da palikarya İzmir'in topraklarına ayak basmış. O zamanın Türkiye'si ayağa kalkmış, ya istiklal ya ölüm demiş. Bugünün Türkiye'sinde ses seda yok. Palikarya 18 adamızı işgal etmiş, askerî tatbikat yapıyor; bugünün Türkiye'sinde hareket yok. Kelimelerimin kanatları kırık.
İzmir'de sade bir vatandaş devleti utandırmaya çalışıyor. Adı Celal Öcal. Bir tertip komitesi kurmuş; "İzmir'in Yunan işgali faciasının" ve "İzmir'de İlk Kurşun'un atılmasının" 100'üncü yılı anmaları için bir program hazırlamış. "Yüz Yıllık Matem - Yüz Yıllık İftihar" diyor. Öcal birilerini uyandırmaya çalışıyor. Celal Öcal yüzde yüz millî ve yüzde yüz yerli. "Millî ve yerli"yi dillerinden düşürmeyenler ise milletin istiklal gününe kayıtsız. En yumuşak, en kanadı kırık kelimeleri kullanmaya çalışıyorum. Yoksa yüreğimin yangını bu kelimelerle anlatılamaz.
Öcal'ın programında "temsilî ilk kurşun atılması, İzmir'in bütün camilerinde sela okunması, bütün Türkiye'de elektriklerin iki dakika kesilmesi, İzmir'in işgalini protesto eden illerin 100 yıl önce gönderdikleri telgrafların okunması" gibi faaliyetler var. İlgililere ve ilgisizlere duyurulur.
Resmî makamlar susuyorsa, resmî makamlarda oturanlar kımıldamıyorsa vatandaşlar da mı anmalara katılamazlar? Biz de işin ucundan tutalım diyenlere Celal Öcal'ın e-posta adresini veriyorum: turkdunyasihaklari@yahoo.com