"1000 yıllık tarihin özeti"
Bugün size önemli bir kitabı tanıtmak istiyorum. Adı “İkinci Bin Yılın Muhasebesi” . Kıymetli araştırmacı ve düşünce adamı İbrahim Okur’un 1200 sayfayı aşan iki ciltlik kitabı “Okursoy” yayınlarından çıktı. Sade ve akıcı bir Türkçe ile yazıldığından, zevkle okuyacağınızı tahmin ediyorum.
Kitap dokuz ana bölümden oluşuyor. Adriyatik’ten Pasifik’e kadar uzanan coğrafyayı tek ülke yapan “Cengiz Han Medeniyete Yeni Yollar Açmıştır” bölümüyle başlıyor. Bu bölümde ele alınan konular şunlar:
“Cengiz Han’ın Sermayesi Birlik- Avrupa Tarihini Simgeleyen Keşifler Tarihi Cengiz Han’la Başladı - Tarihin Geri Dönen Sarkacı, Haçlı Seferleri ve Sonuçları- Osmanlılar Merkeze Nasıl Yükseldi?”
Diğer bölümlerin başlıkları ise:
“Denge Oyunlarının Yan Ürünü Olarak Rusya ve Yükselişi-Büyümek için Büyümek Kanser Hücresinin İdeolojisidir- Bizim Halkımız...Yabani, Vahşi Bir Halk; Yarı Şeytan, Yarı İnsan- Doğru Olan İnanç, Çıkar Sağlayan İnançtır- Cehennem Yerinde Hiç Ateş Yoktur, Herkes Ateşini Kendisi Götürür- Bir Atom Bir Önyargıdan Daha Kolay Parçalanabilir- Doğunun Cam Kırığı Biçimine Dönüşen Toplumsal ve Kültürel Yapısı Hakkında- Her Şey Çözülür, Merkez Çevreye Hakim Olamaz, Yeryüzüne bir Kargaşa Sağanağı Boşanır.”
İbrahim Okur Bey kitabın muhtevasını şöyle özetliyor.
“Elinizdeki kitap, dört konunun bir arada düşünülmesiyle ortaya çıkmıştır.
Birinci olarak, ikinci bin yılın siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel bir değerlendirilmesidir. Değerlendirme, dinler tarihi, savaş sanatı tarihi, teknoloji ve bilim tarihi ile beslenmiştir.
İkinci olarak, Osmanlı tarihinin bir değerlendirmesidir. Dört sorunun cevabını ararken ortaya çıkmıştır: Osmanlı devleti nasıl mümkün olmuştur, merkeze nasıl yerleşmiştir?
Üçüncü olarak bu çalışma, Türk Dünyası’nın Rusya gerçeğini de içine alan müşterek tarihi için atılmış ilk adımdır. Rusya’nın tarih sahnesine çıkış biçimi etrafında yoğunlaşmıştır. Müslüman olsun olmasın, Türk Dünyası’nın sergilediği stratejik hataların irdelenmesi ve ortaya çıkış sırasına göre dökümü niteliğindedir.
Dördüncü olarak, gelecekle ilgili sağlıklı değerlendirmeler yapılmasını kolaylaştıracak bir arkeoloji çalışması niteliğindedir. İkinci binyılın en etkili kişisi seçilen Cengiz Han’la başlar, tarihin aldığı biçim üzerinde etkili olmuş bütün başat olguların gelişme süreçlerini inceleyerek 2000 yılına kadar gelir ve Büyük Güçlerin denetimindeki uluslararası politikanın, günümüzde nasıl ve neden “Game Over” durumuna geldiğini göstermeye çalışır.
Kitap, tarihin bizi bu noktaya nasıl ve neden getirdiği ile ilgilidir. İçinden 3-4 ayrı kitap çıkacak biçimde daha farklı biçimde tertip edilebilirdi. Hepsinin bu hali ile bir arada yayınlanmasının nedeni bütünün parçalarının toplanmasından çok daha büyük değer ifade edebileceği temel gerçeğidir. Kitabın 1200 sayfaya varan iki ciltlik hacmine bakılarak ayrıntıyla ilgilendiği sanılmamalıdır. Bu kitap, 1000 yıllık tarihin özetidir.”
Gerçekten de, üçüncü bin yıla girerken, arkada bıraktığımız ikinci bin yılı, her yönüyle doğru anlamak zorundayız. Aksi takdirde bu bin yılın ne getireceğini ve nasıl şekilleneceğini bilemeyiz; inşasında herhangi bir yer ve rol alamayız. Türk Milletinin geçmişteki bin yılların önde gelen yapıcısı olduğu gerçeği düşünüldüğünde, taşıdığımız ilahi misyonumuzu ve iddialarımızı kaybedebiliriz. İnsanlığın kurtuluşundaki görevlerimizi unutabiliriz.
Onun için kütüphane dolusu kitap okuyarak zaman kaybetmeye gerek yoktur. Bu görevi İbrahim Okur Bey yapmış ve bin yılın yaşanmışlarını damıtarak veya arının çiçeklerden bal topladığı gibi özlerini biriktirerek muhasebeleştirmiştir.
Bakınız, ABD eski Başkanı Bill Clinton 15 Kasım 1999’da TBMM’de ne demiş? “Osmanlı’nın dağılması ve Türkiye’nin yükselmesiyle bu yüzyılın tarihi şekillendi... Türkiye’nin geleceği, önümüzdeki bin yılın ilk yüzyılının şekillenmesinde de önemli rol oynayacaktır. Bölgede ve dünyada milyarlarca insanın geleceği TBMM’de 25 yıl boyunca alınacak kararlara bağlı.”
Clinton’un bu önemli tahlillerini; ülkemizde, bölgemizde ve dünyada yaşananlara bakarak, hayra mı, şerre mi yormalıyız? Veya sonuç Türk Milletinin elinde mi demeliyiz?
Sorunun sağlıklı cevabı bu kitapta...
***
İrtibat: www.ibrahimokur.com, bilgi@ibrahimokur.com