Sizlere Mahatma Gandhi’ye “Mustafa Kemal, İngilizleri yenene kadar, Tanrı’yı İngiliz sanıyordum.” dedirten ulu liderimizden bahsedeceğim.
Atatürk’ümüzün Selanik’te doğması, Selanik’in kozmopolit yaşamı ve dönem haberlerinin ilk orada duyulması, onun fikir hayatını etkiledi. Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Tevfik Fikret ve Namık Kemal, gibi birçok yazar onun için fikir babası oldu.
Hiç kimse karşısında pes etmeyen, kararlı bir yapıya sahipti. Onun kararlılık derecesini “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” sözünde görmekteyiz.
1922 yılının 19 Ekim’inde Londra: “Üzerinde güneş batmayan ülke” sıfatının verdiği gururun rahat çizgilerini, artık kaybetmişti. Başbakan Llyod George’nin istifa edeceği biliniyordu. İngiltere’nin Anadolu Politikası, Mustafa Kemal öncülüğünde, başarısızlığa uğramıştı.
Llyod George, Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada Türklere karşı Yunanlıları, nasıl desteklediklerini uzun uzun anlattı. Sözlerini bağlayacak cümleyi söylemeye dili varmıyordu… “Arkadaşlar, yüzyıllar çok az dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki, o büyük dahi, çağımızda Türk milletine nasip oldu. Mustafa Kemal dehasına karşı elden ne gelirdi…” dedi ve istifasını verdi.
Atatürk’ün küresel çapta bir lider olduğunu İngiltere Başbakanı Llyod George’nin istifasını vermeden önceki sözlerinden de görmekteyiz.
Atatürk’ümüzün saygınlığını Yunan Başkomutanı Trikopis’in her Cumhuriyet Bayramı'nda, ölene dek, Atina'daki Türk Büyükelçiliği'ne gidip, Atatürk'ün resminin önünde saygı duruşunda bulunmasından anlıyoruz.
Atatürk’ü anan ve ona saygı duyan tek ülke biz değiliz. Norveç'te "Atatürk gibi olmak!" diye bir deyimin bulunduğunu ve Atatürk Çiçeği'nin adını; çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi Profesörlerinden Dr. Kirk Landın'ın koyduğunu bilmekte ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığına bakarak Atatürk’ümüze ne kadar büyük bir saygı beslendiğini görmekteyiz…
Atamızın etkileyici bir insan olduğunu yabancı gazetecilerin Atatürk'le yaptığı bir röportajdan da anlamaktayız. Atatürk’ümüze "Milletler Cemiyeti’ne üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorduklarında Atatürk ; "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz. Üye olmak için davet gelirse, düşünürüz" demiş ve bu sayede Milletler Cemiyeti yasası değiştirilerek, üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğu tarihe koca satırlarla yazılmıştır.
Atatürk’ün başarısı ve yeteneği sadece askeri strateji üzerinde değildi. O, bilgisini kitaplardan alıyordu. Kitaplara o kadar çok değer veriyordu ki bunu 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda, Mustafa Kemal’in çadırında eşyaları toplanıyorken yaşanan olaydan görmekteyiz:
Atatürk zafer kutlanırken çadırına girdiğinde masanın üstünde duran kitaplar hakkına askeri uyarır “Aman çocuğum kitapları unutma.” Asker “Efendim merak etmeyin. Hemen ilgileniyorum.” der. Atatürk bir süre sonra yine gelir; “Kitaplarım neden hala burada?” diye sorar. Asker “Efendim, sandık bekliyoruz. Sandık gelsin kitaplarınızı koyacağız.” der. Atatürk dışarı çıkar ve dışarıdaki sandıkları görür. “Bunlar ne o zaman?” diye askere sorar. Asker mermi sandığı olduğunu söyleyince Atatürk, alır sandığı eline, açar kapağını ve mermileri yere döker! Sonra da “Al” der askere, “Sana sandık! Asıl savaşımız şimdi başlıyor…”
Atatürk’ün okuduğu kitaplara gelecek olursak; 879 tarih, 535 edebiyat, 397 dilbilim, 261 askerlik ve 197 siyasal bilimler olmak üzere 3997 kitap okumuştur.
Mustafa Kemal;
1915’de Anafartalar Kahramanı
1919 yılı sonbaharında, Sivas’tan Ankara’ya çıkarken Heyet-i Temsiliye Reisi
1920 yılında Büyük Millet Meclisi Reisi
1921 yılında Başkomutan
Sakarya’dan sonra Mareşal Gazi Mustafa Kemal
Sonra herkesin soyadı aldığı günlerde Türk milletinin, ona verdiği, geçmişini ve geleceğini kucaklayan, bir ad… Atatürk!
Tüm bunlardan sonra Atamız 10 kasım sabahı hayata gözlerini yumdu.
Kutlu tini şâd, orunu uçmak olsun.
10 Kasım 1938’de İtalyan radyolarından bir ses duyulur:
“Ey Napolyon, Ey Sezar, Ey İskender! Ayağa kalkınız… Büyüğünüz geliyor.”
Esen kalmanız dileğiyle…