10 gün içinde vatan için ne yaptınız?
Ne diyordu Orhan Veli:
“Neler yapmadık bu vatan için/Kimimiz öldük/Kimimiz nutuk söyledik!”
Vakıflar Yasası’nın Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü girmesinden sonraki süreçte, vatan için ölenleri de, vatan için nutuk söylemekten başka bir şey yapmayanları da bir kez daha gördük.
Tamam AKP, Avrupa ve Amerika ne isterse onu yapıyor, bunu anladık. Peki Meclis çatısı altında 98 milletvekili olan CHP, 70 milletvekili bulunan MHP, 13 milletvekili ile temsil edilen DSP, hatta bağımsız 5 milletvekili ile BBP ne yapıyor, ne yaptı!
Hani AKP’nin Meclis’ten geçirdiği vakıflar yasası, “Lozan’ı deliyordu” ey CHP ve siz kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürmek için değerlendirmelerde bulunuyordunuz! Ve siz değil miydiniz bu yasa için, “Lozan Antlaşması devletimizin temelidir. Lozan’da en küçük değişiklik yapılması, devletimiz temellerinde ciddi sıkıntılar yaratır” diye feryat figan ediyordunuz. Sonra ne oldu da yasa Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğü girdikten sonra ortalıkta gözükmediniz? Anayasa Mahkemesi’ne gitmek için 10 gününüz vardı, bu süreçte ortalıkta hiç gözükmediniz ve Orhan Veli’nin söylediği gibi, durduğunuz yerin, bu vatan için “nutuk atanlar” dan olduğunu gösterdiniz.
Sakın ola ki:
“- Yeterli sayımız yoktu. Biz 98 kişiyiz, oysa itiraz edebilmemiz için 110 milletvekiline ihtiyacımız vardı” demeyiniz. Hani bir başörtüsü meselesi vardı, o konuda, yasa değişikliği daha yürürlüğe girdiği gün Anayasa Mahkemesi’ne bir güzel gittiniz ya.. Başörtüsü meselesinde başardığınızı, “Lozan’ın delinmesi olarak” değerlendirdiğiniz Vakıflar Yasası için niye yapmadınız?
Gelelim MHP’ye!
Siz değil miydiniz “Vakıflar Yasası bir ihanet yasasıdır” diye nutuk atan!
Bu yasa madem bir “ihanet yasasıydı” ve madem altını çizdiğiniz gibi bu yasa, “Türkiye’de misyoner dernekler yabancı fonların yönlendirmesiyle vakıf adı altında örgütlenerek denetimsiz bir biçimde faaliyetlerde bulunmasına yol açacak” bir tuzaklar silsilesiydi, niye, kanuni süresi içerisinde bir itiraz dilekçesi yazarak CHP’sinden DSP’sine, bağımsızlarından BBP’sine kapı kapı dolaşmadınız? “98 milletvekili olan CHP’nin başaramadığını 70 milletvekili olan MHP’den nasıl beklersiniz!” diyebilirsiniz. Siz elinizde dilekçe ile CHP’lilere, DSP’lilere, BBP ve bağımsızlara gideydiniz ve imzalarını isteyip imza verene teşekkür edeydiniz, vermeyeni de, “Bunlar Genel Kurul’da savunduklarının arkasında durmuyor!” diye isim isim millete şikâyet edeydiniz, iyi olmaz mıydı? Belki de netice alınırdı. Elinizi tutan, ayağınıza çelme vuran mı oldu!
Aynı kanun için DSP, “Türkiye’nin altına konan dinamit” yorumunu yapıyordu. İşte dinamit orada öylece duruyor ve DSP attığı nutukla kalıyor. Aynı şeyi BBP için de söylüyoruz, o çatı altında bir kişi bile, sorumluluğunu “nutuk atma” safhasından “icraata geçme” aşamasına taşıyarak 10 günlük itiraz süresi içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yolunu izleseydi, yani 110 imzayı toplayabilmek için isim isim, kapı kapı dolaşsaydı, işte ancak o zaman “vatan için bir şey yapmış” olurdu; yapmadılar, herkes topu başkasına attı, bu da bize, bir kez daha Osmanlı Bankası reklamını hatırlattı.
Kızsanız da böyle..
Üzülseniz de böyle..
İşte o “ihanet yasası” dediğiniz ve gerçekten de bir, “Vatandan vazgeçme” metni olan Vakıflar Yasası, Anayasa Mahkemesi fırsatı değerlendirilemediği için yürürlüğe girmiş bulunuyor. Ha, Mahkemeye gidilir, bir netice alınır veya alınmazdı, o başka. Zâten yapılacak çok şey varken ’nutuk atmanın’ dışında neredeyse hiçbir şeyin yapılmadığı bir süreçten geçiyoruz ve vatan ayaklarımızın altından bir kilim gibi çekiliyor, bunu görüyor, çok üzülüyor, çok acı çekiyoruz.
Gelinen noktada manzara özetle şudur.
Türkiye’de çok şiddetli bir deprem oldu.
Deniz metrelerce geri çekildi.
Halk suların çekilmesiyle oluşan alanı talana yönlendiriliyor.
Bizler de, “Ufukta tusunami var!” dediği için adı “Felâket tellalcısı” na çıkanlardanız.