TELE1 ekranlarında yayınlanan 4 soru 4 cevap programında konuşan Merdan Yanardağ, hayatını kaybeden İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 12 Eylül döneminde Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal’ın öldürülmesi davasında yargılandığını anlattı. Yanardağ, cinayetin işlendiği dönemde Diyanet’in tarikatlarla mücadele ettiği, aydın ve cumhuriyetçi din adamları yetiştirmek amacı taşıdığını söyledi.
“BERAAT ETTİ”
Yanardağ, öldürülen Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal’ın camilerde şalvar giyilip, sarık sarılmaması gerektiğini söylediğini açıkladı. Yanardağ ayrıca camilerde imamların ve vaizlerin pantolon, gömlek ve mümkünse kravat takması gerektiğini söylediği için Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal''ın İsmailağa cemaati tarafından hedef alındığını söyledi.
Yanardağ cinayeti işleyenlerin tutuklandığını ancak azmettirici olarak yargılanan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun serbest bırakıldığını söyledi. Yanardağ, Hasan Ali Ünal cinayeti ve dava süreciyle ilgili, “Mahmut Ustaosmanoğlu bu cinayette, azmettirici olarak yargılanıyor. Sonra bir rapor geliyor, kendisini bu cemaatin devletle bir takım asil ilişkileri olduğu öne sürülüyor. Bu rapordan sonra ateş ettiği belirtilen kişiler mahkum oluyor ancak azmettirdiği fetva verdiği iddiasıyla yargılanan Mahmut Ustaosmanoğlu beraat ediyor" dedi.
Yanardağ dava ile ilgili soruşturmada AKP’li Metin Külün’ün de adının geçtiğini söyledi.
MÜFTÜNÜN ÖLDÜRÜLMESİ
Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal''ın 1982''de cansız bedeni, Üsküdar Namazgah Camii yakınlarındaki bir inşaatta bulunduğunda, ilk akla gelen isim, İsmailağa’nın lideri Mahmut Ustaosmanoğlu olmuş. Çünkü kafasına 5 kurşun sıkılan Ünal, tarikat üyelerinin Üsküdar’a girmesine izin vermiyordu. Hiçbir faaliyetlerine göz yummuyordu. Bu yüzden, hakkında "Dövülmesi caizdir" diye fetva çıkmıştı.
Savcı, Mahmut Hoca için idam istemişti. Hasan Ali Ünal, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın "Şehitlerimiz Albümü"ne geçecek kadar önemli bir din adamıydı. Öldürüldüğünde, 4 yıldır Üsküdar Müftülüğü görevinde bulunuyordu. Tarikatları "din sömürüsü" olarak gören Ünal’ın kimseye minneti yoktu. Tarikat örgütlenmelerine yönelik eleştirilerini her ortamda çekinmeden dile getiriyordu. Eleştirilerinin en önemli muhatabı ise İsmailağa Cemaati’ydi. Cemaatin Üsküdar ve çevresindeki hákimiyetini kırmak için büyük bir çaba harcıyordu.
