Zoru tercih edenler zor yetişirler
Hayat tercihten ibarettir. Ömür boyunca insanlar "iyi ile kötü", "kahramanlık ile korkaklık", "doğru ile yanlış", "haram ile helal" arasında önceden edindiği deneyim ve birikimlere dayalı olarak tercih yaparlar. Ancak insanın önüne her zaman olgular çok açık ve belirli olarak çıkmaz ve değer yargılarındaki subjektiflik insanın isabetli tercih yapmasını çoğu zaman engelleyebilir. Doğaldır ki "kötü ile daha az kötü", "zararlı ile daha az zararlı" arasında tercih de her zaman insanın çözmesi gereken bir sorundur.
Doğru ile yanlışı ayırabilmek!
Tercih yapabilmek için doğu felsefesinin temellerinden birini oluşturan "tefrik etme sanatını" çok iyi kavramak gereklidir. Yüzlerce alternatif arasından işe yarayanı bulup çıkarmak başlı başına bir sanattır. Bu noktada, ihtiyaçlar, öncelikler ve elde edilebilirlikler önem kazanır.
Örs ile çekiç, onur ile konfor, ekmek ile erdem arasında isabetli tercih yapabilmek için kavramların doğru tanımlanması gerekir. Aksi takdirde tuzun şekerle, zehrin panzehirle karıştırılması facialara neden olabilir. Bu noktada birey ya da toplumların kendi aleyhlerine sonuçlanacak süreçleri tercih etmemeleri kendi feraset, basiret ve birikimlerine bağlıdır. Nihayetinde bütün tercihler "ya yar ya ser", "ya sakal ya bıyık" türünden ortaya çıkmaz.
Fenalardan, zararlılardan ya da belalardan en hafifini tercih etme gerçeği iki negatif duyguyu karşı karşıya getirir. Bu durumda daha az acı, daha az zarar, daha kısa vadeli çile akli bir tercihtir.
Ya herro ya merro, ya hep ya hiç, ya benim ya hiç kimsenin türünden bir tavır akli olmaktan çok duygusal içerik yüklüdür. Tercihin güç olanı "iki arada bir derede kalmak" değil; kararsız kalmaktır. Kararsız kalmak fizikte ve zihinde eylemsiz kalmak anlamını taşır. Bu durum sıfır noktası demektir. Halbuki "bir" her zaman "sıfır"dan daha iyidir.
Maksatsız hayat olmaz!
Birey ilk önce hayat felsefesini belirlemelidir. Maksatsız hayat olmaz. Bireyin ruh ve düşünce yüceliği maksadında saklıdır. Herkes maksadı kadar büyür ya da küçülür. Büyük adamlar küçük maksatlar için ömür tüketmezler. Küçük maksatlar peşinde koşan adamlardan da büyük adam olmaz. Bu noktada tercih yapmak zorlaşır. Büyük davaların büyük belaları, sıkıntıları ve cefaları vardır. Karınca adam kimliğindeki bireyler büyük davaları üstlenecek omuz, onur ve gücü çoğu zaman kendilerinde bulamazlar. Ucuz kahramanlık peşinde olanlar da bu tipler arasından çıkar. Onurun en büyüğünü riskin en küçüğünü tercihe yeltenirler.
Maksadı ile eylemi arasında tutarlı olmak kaydıyla, maksadına kendisini adamış idealistler için olmaz diye bir dava yoktur. Çernişevski'nin "Ne Yapmalı" adlı ünlü romanındaki kahraman Rahmetov "kendini katılaştırmak için pişmemiş ekmek yer ve çivili yatakta uyur. Kişisel bir yaşamı, karısı, dostları, onu amacından uzaklaştırabilecek aile bağları bile yoktur".
Zoru tercih edenler zor yetişirler. Onların çocukları da çocuklukları da zor bir hayat sürecinden geçer. Hayat da ancak böyle durumlarda bir anlam kazanabilir. Sıcak odalar, yumuşak yataklar ve sonsuz imkânlar başarı için yeterli değildir. İnsanı yetiştiren çoğu zaman güçlükler, zorluklar ve imkânsızlıklardır.
Zor şartlarda yetişenler ancak hayatın, gerçeklerin ve yaşamanın tadına doya doya varabilirler. Dününü yiyerek hayatını sürdüren mirasyedi nesiller, başlarına gelecek en küçük sıkıntılarda dahi paniğe kapılırlar. Babaları bekleyen zor tercih, evlatlarını bugün için değil gelecek için yetiştirmektir. Gelecek ise yorulmak ister, çalışmak ister, uykusuz kalmak ister. Tercih de sizin hayat da, ister kolayını ister zorunu seçin!