Zekeriya Öz’e kim yol verdi?
Haklarında yakalama kararı verilen üç savcıdan ikisinin, müzekkerelerin yazılmasından birkaç saat önce Gürcistan kapısından yurt dışına çıkması, bir “kaçma” değildir!
“Sizi tutuklayacaklar” diye önceden bilgilendirilerek korkup kaçmaları için zemin hazırlamaktır.
Fakat bir savcı, maaşı da kesilmiş ise yurt dışında hangi para ile yaşar? Gürcistan’da, Ermenistan’da veya Ukrayna’da ne iş yapar, ne ile geçinir? Herhalde bir yerlerden geçim garantisi almışlardır. Yoksa sefil olurlar!
Özellikle Zekeriya Öz, mahkeme önünde bildiklerini anlatır da Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Odatv gibi davaların arka planında kimlerin bulunduğunu delilleriyle açıklasaydı ne olurdu?
Diğer iki savcı 17-25 Aralık dosyalarında, soruşturma dosyasına yansıtmadıklarını açıklasa ne olurdu?
Gerçi dört bakan istifa etmişti ama bu iş orada bitmiyordu.
* * *
Abdullah Gül’ün “Bir savcı bulun” talimatıyla seçilip Ergenekon soruşturmasını başlatan Zekeriya Öz, görevinden ayrılırken “Bu işleri tek başımıza yapmadık. Bu işin arkasında Emniyet güçlerinin de emekleri var. Bu kadar iş yapılıyor, askerler de kanunlara saygı duyarak bu işlerin yapılmasına müsaade ettiler” demişti.
Ali Fuat Yılmazer de Ergenekon ve Balyoz operasyonları için Fatih Altaylı’ya “En büyük desteği Genelkurmay’ın kendisinden aldık. Pek çok bilgiyi, belgeyi hiç çekinmeden bizimle paylaştılar. Geçmişte yapılanlardan veya yapılmak istenenlerden rahatsız olan pek çok üst rütbeli subay, bize talep ettiğimiz her türlü belgeyi, bilgiyi sağladı. O destek olmasaydı, biz bu soruşturmalarda bu kadar ileri gidemezdik” diye açıklamalarda bulunmuştu!
* * *
Gerçi bu iddialar da gerçeği tam olarak yansıtmıyordu. Kimya Yüksek Mühendisi Burhan Savaş, 2012 yılında yazdığı mektupta şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“TSK’nın esir subayları, kendilerine dijital operasyon yapanın cemaat olduğunu sanıyor.
Oysa onları ekarte eden, NATO’nun Türkiye’nin her noktasını dinleyen, izleyen sistemidir.
Amerika’nın elinde NATO ağları varken, CIA veya cemaate niye plâse etsin operasyonu?
Türkiye’deki bütün NATO iletişimi Echelon’dur ve özel uydulara bağlıdır. TSK, kesinlikle sistem dışıdır.
İhtilaller, NATO destekli olmadan asla başarılamaz.
NATO, en az TSK kadar Türkiye’nin teknik bakanlıklarına da gömülmüş teşkilatlanmıştır.
En mahrem ‘Dinleme ve Görüntü Kayıtları’nın tek kaynağı vardır.
O da ‘Türkiye’deki Gizlenmiş Devlet’ NATO’dur.
NATO, Türk vatanının en büyük ve kapsamlı Anayasa’yı ortadan kaldırma silahlı örgütüdür. Ön planda AKP veya cemaati gösteren, böylece kendisini sütre gerisinde görünmez yapan, NATO ejderhasıdır.”
* * *
Burhan Savaş’ın bu iddiası, zaman içinde doğrulandı. Dışişleri Bakanlığı’nda MİT Müsteşarı’nın da katıldığı Suriye ile ilgili görüşmeyi dinleyenin ABD olduğu ortaya çıktı. ABD, bu dinlemeleri NATO’nun sistemleriyle yapıyor.
Dolayısıyla, dinlemelerin bir kısmı İnternet üzerinden yayınlanmak suretiyle Türkiye’yi yönetenler hizaya getiriliyor. İncirlik Üssü’nün, IŞİD ile mücadele gerekçesiyle koalisyon uçaklarına açılması da böyle bir şantajın sonucu olabilir. Sadece iktidardakiler değil muhalefettekiler de aynı yöntemle çekip çevriliyor!
“IŞİD’e kaç, PYD’ye tut” diyen ABD’dir. IŞİD, İslam dinine ve Müslümanlara yönelik büyük bir operasyonun adıdır. Bu örgüte yol vererek, hem İslâm dinini öcüleştiriyor hem de radikal Müslüman gençleri Suriye’de toplayıp imha ediyorlar.
Zekeriya Öz, Ergenekon Davası’na başlarken Türkiye’nin direncini kendisi üzerinden kıran ve ülkeyi ABD politikalarına teslim eden gücün kimliğinden habersiz miydi?
Konuşmaması gerekiyordu! Öyle ya bakarsınız onu da birileri gizli tanık yapardı!