Yürüyüşün asıl hedefi netleşti!

Kemal Kılıçdaroğlu, güçlü bir irade ile birlikte, kararlılık, dayanıklılık isteyen 450 kilometrelik yürüyüşü, başarıyla tamamladı ve Maltepe mitingi ile tüm Türkiye'ye ve dünyaya seslenerek "herkes için adalet" istedi.

Birileri diyor ki, "Kılıçdaroğlu, FETÖ'cülere ve PKK'lılara da adalet istiyor!"

Peki ne yapılmalı? Bugünkü gibi FETÖ'cülerle, FETÖ yöntemleri kullanarak hatta daha kötü yollara başvurarak mı mücadele edilmeli?

Kılıçdaroğlu'nun da belirttiği gibi FETÖ'cüler delil uyduruyordu, şimdikiler ise delile bile ihtiyaç duymadan tutukluyor, hatta mahkûm ediyor!

Veya devlet, PKK ile mücadele ederken, PKK yöntemleri uygulayabilir mi? Meselâ bebek öldürebilir mi?

Vicdanında adaletin kırıntısı olanlar bile bunu tavsiye edemez!

***

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında dört önemli mesaj vardı.

* Birincisi, Anayasa değişikliği referandumunun "gayrimeşru" ilan edilmesi ve buna bağlı olarak "Türkiye gayrimeşru bir anayasayla yönetilemez" denilmesidir.

* İkincisi, Türkiye'nin hukuka aykırı Olağanüstü Hal Kararnameleri ile yönetilen bir ülke konumundan çıkarılması talebidir.

* Üçüncüsü, "Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür." ifadesiyle "Yeni bir Anayasa" istenmiş olmasıdır. (Gazeteci Murat Çulcu da telefonla, yürüyüşün asıl hedefinin Yeni Anayasa olduğunu söyledi.)

* Dördüncüsü, "Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir" sözleriyle Batı dünyasının işaret edilmesidir! Yani Avrasya'nın değil!

***

Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs 2017 günü Bursa'da, "CHP olarak asıl öncelikli hedefimiz, 12 Eylül mevzuatından arınık bir anayasa oluşturmak, 16 Nisan günü 'evet' diyen toplumsal kesimleri de kucaklayacak bir toplumsal sözleşme metnini ortaya koymaktır. Hazırladığımız anayasa taslağını bu süreçte olgunlaştıracağız." demişti.

Doğrusunu söylemek gerekirse, 1982 Anayasası, yapılan değişikliklerle bir ucubeye dönüştürülmüş, birbirine aykırı maddeler aynı metinde buluşturulmuştur. Meselâ, aynı Anayasa'da "Cumhurbaşkanı tarafsızdır" denilmekte, hem de yürürlüğe giren ve uygulanan yeni madde partili cumhurbaşkanlığına izin vermektedir.

Bunlara itiraza bir sözüm yok ama Kılıçdaroğlu'nun, "Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara, eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir" sözlerini nasıl yorumlamalıyız?

***

Bugünkü iktidarın, ideolojik bağnazlıktan ve partizanlıktan kaynaklanan uygulamaları, Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki "Kanun önünde eşitlik" ilkesini fiilen ortadan kaldırmıştır.

Maddede, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" deniliyor ama devlet, önce imtiyazlı bir sınıf olarak FETÖ'ye sonra da onlar tasfiye edilirken, yasama, yürütme ve yargı yetkileriyle birlikte tek bir kişiye teslim edilmiştir. O da bu yetkileri, eşitliğe göre değil ideolojik hedeflerine uygun olarak kullanmaktadır!

***

Kılıçdaroğlu'nun kullandığı kavram ise "kanun önünde eşitlik" değil Abdullah Öcalan'ın yazdığı Dolmabahçe mutabakatındaki "eşit yurttaşlık"tır.

Geçen Nevruz'da yani 21 Mart 2017'de İstanbul'da konuşan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, "Dolmabahçe mutabakatı tüm halklara eşit yurttaşlık temelinde nasıl anayasa yapabiliriz formülüydü. Eşit yurttaşlık temelinde anayasa istiyor ve bu yüzden hayır diyoruz." demişti!..

Dolmabahçe mutabakatı metninde "eşit yurttaşlık temelinde Yeni Anayasa" ve "ortak vatan" isteniyordu!

"Maltepe çağrısı"nı kim yazmışsa, "eşit yurttaşlık temelinde"yi, bilinçli kullandığı belli...

Yürüyüşe HDP'nin katılmasının sebebi de bu muydu?

Yanılmış olmayı dilerim!

Yazarın Diğer Yazıları