Yunanistan bunu hep yapıyor
Yunanistan, Türkiye'nin özellikle güvenlik alanında başka konularla meşgul olduğu zamanlarda mevcut durumdan istifadeyle gerginlik yaratmıştır. Avantaj sağlamaya ve oldubittilerle elde ettiği kazanımlarını pekiştirmeye çalışmıştır. Şimdi de aynı şekilde hareket etmektedir.
Geçmişte de yaptı
Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu zayıfladığında isyan çıkarmış, ayrılarak bağımsızlığını kazanmıştır. O tarihten itibaren Batı'nın da desteğiyle sürekli olarak doğuya doğru Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye aleyhinde topraklarını genişletmiştir.
Girit'in nasıl kaybedildiği hatırlardadır. Kıbrıs'ı da bir oyunla ilhak etmek isterken tersyüz olmuştur. Hâlâ onun acısını duymakta ve bir türlü mevcut durumu kabullenememektedir.
GKRY topraklarına S-300 yerleştirme planı, Türkiye'nin güç gösterisiyle bozulmuş, S-300'leri Girit'te konuşlandırmak mecburiyetinde kalmıştır. Kardak'ı işgal etmesine de, Türkiye'nin gösterdiği kararlılık ve operasyonla engel olunmuştur.
Ege'de karasuları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge ve hava sahası konularında oldubittiler peşindedir. Bu teşebbüslerini Türkiye'nin PKK terörüyle en çok meşgul olduğu zamanda yapmış olması dikkat çekicidir.
18 ada ve 1 kayalık göz göre göre gitti
Bu adaların ve kayalığın özellikle 2004-2009 yılları arasında işgal edildiği sürekli olarak gündeme getirilmesine rağmen ne yazıktır ki, yetkililerimiz açıklama yapmaktan kaçınmıştır. Yaptıkları açıklamalar da ya yeterli olmamış, ya da açıklama yerine konu başka yönlere çekilerek kamuoyunun dikkati dağıtılmaya çalışılmıştır. Bu adaların bizim bilmediğimiz bir şekilde mi verildiği veya işgale bilerek mi göz yumulduğu meçhuldür.
Yunanistan bu adalara gözümüzün içine baka baka yerleşmiştir. Göstere göstere şov yapmakta, adaların kendilerine ait olduğunu ve bizim bir şey yapamayacağımızı ispatlamaya çalışmaktadır. Bu durum bizi fazlasıyla üzmekte, daha doğrusu kanımıza dokunmaktadır.
Her ada ve adacığın karasuyu, kıta sahanlığı ve hava sahası olduğundan, adaların kaybedilmesinin yanında, ciddi ihtilaf konuları da ortaya çıkacaktır.
Tahrikler yine arttı
Yunanistan, özellikle Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi bir seri kumpas davalarıyla ve bu yöndeki yayınlarla TSK'nın itibarsızlaştırılması operasyonları esnasında artırdığı tahriklerini, 15 Temmuz hain darbe girişiminde TSK'nın zayıf düştüğü düşüncesiyle daha da tırmandırmıştır.
Yunanistan, TSK'nın son dönemde Suriye kriziyle ortaya çıkan PYD/YPG/PKK tehdidine karşı başarılı olarak icra ettiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonlarına, içeride de PKK terörüne karşı yürüttüğü mücadeleye angaje olmasını fırsat olarak görüp tahriklerine hız vermiştir.
Yunanistan Cumhurbaşkanı'nın "Türkiye bizi mecbur bırakırsa atalarımızın yaptığını yaparız", "ülkemizin ve dolayısıyla AB'nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini korumak için üzerime düşeni yapacağım" şeklindeki geçenlerde yaptığı açıklamalar da tehdit niteliğindedir. Bu şahsın tarihten ders almadığı anlaşılmaktadır. Türk yetkililerden gereken cevabı almıştır.
Yunanistan Savunma Bakanı'nın da aynı yönde açıklamaları ve "Türkiye'yle Yunanistan arasında ölümcül bir kazaya çok yakınız" sözleri dikkat çekicidir.
Yunanistan şimdi de Ege'de Türkiye'ye yakın dört farklı bölgede tatbikata hazırlanmaktadır. Türkiye de buna karşılık vereceğini açıklamıştır.
Teröristlerin iade edilmemesi konusundaki sorunlar ve sınırdaki tahrikler de devam etmektedir.
Yunanistan'a müsamaha gösterilmemeli
Türkiye'nin geçmişte, Suriye, Yunanistan ve PKK'yla aynı anda mücadele edecek şekilde 2,5 savaş doktrinine göre savaş planları yaptığı, şimdi de aynı anda birden fazla tehdide karşı koyabilme kabiliyetine ve gücüne sahip olduğu bilinmelidir.
Yunanistan ve GKRY'nin, Kıbrıs açıkları ve Doğu Akdeniz'deki tahrikleri, petrol ve gaz arama çalışmaları önlenmelidir. Kıbrıs için artık müzakere olamayacağı gerçeğinden hareketle KKTC'nin uluslararası tanınması için çalışılmalıdır.
Yunanistan'a girişimlerinin beyhude olduğu gösterilmeli, gereken yapılmalıdır.