Yrd. Doç. Dr.'lere yeni tuzak
Ülkenin yoğun gündemine rağmen, Cumhurbaşkanı sözünü tuttu; "Yrd. Doç. Dr.'lerle ilgili sorun bu hafta halledilecek". Yeni tasarının YÖK tarafından hazırlanarak başbakanlığa teslim edildiğini biliyoruz. Son rötuşların tamamlanıp, Meclis'e sevki bekleniyor. En az 35 bin öğretim üyesinin gözü kulağı Ankara'da.
"İnşallah dağ fare doğurmaz". Derken ortaya şimdi de "yeni unvan ihdası" çıktı. Yılların mağdurları bunu duyunca şoka uğradılar. "Aylarca bunun için mi bekletildik. Bizler etik olmanın, hırsız olmamanın cezasına çekiyoruz. Bu yeni unvan da ne oluyor?" mesajları havada uçuşuyor.
Arzulanan yasanın çıkmaması için uğraş veren; "Cumhurbaşkanı ile görüştük, vaz geçirdik" diyenlerin işin peşini bırakmadığı anlaşılmakta. Yıllar yılı yanlış yolları kullanıp doçent veya profesör olanların niyeti belli.
Yapılması gerekenler
Cumhurbaşkanı, bu tezgâhı önlemelidir. Oyun kurucuların kulağını mutlaka çekmelidir. Özetle sıralarsak yapılacaklar çok basit:
1- Mevcut Yrd. Doç. Dr.'lere uydurma unvanlar yaratılmamalıdır.
2- Bir engel gibi kullanılan yabancı dil sınavı kalkmalıdır. Uyduruk sınavları aşıp; konuşamayan/yazamayan akademisyenler yerine konuşan/yazanlar yaratan sistem geliştirilmelidir.
3- Doçentliğe başvuru için en az 4 yıl hizmet şartı konulmalıdır. 1-2 senelik Yrd. Doç. Dr. ile 10 yıl ve üzeri görev yapanlara mutlaka farklılık uygulanmalıdır.
4- Mevcut 5-10 yıllık Yrd. Doç. Dr.'ler bağlı bulundukları üniversiteye başvurmaları halinde süratle doçent kadrosuna geçirilmelidir. 10 yıl ve üstünde hizmet vermiş olanlar ise profesör yapılmalıdır.
Özeti "etik olan", kul hakkının yenilmemesini bekleyen Yrd. Doç. Dr.'ler "uydurma unvanlarla" tekrar mağdur edilmemelidir.
Cumhurbaşkanını son kez uyarmayı görev biliyoruz. Böylece tezgahlanan engellemeyi yok etmesini umuyoruz.
...
ÖZEL NOT: Eğer gerekli değişiklikler yapılıp ezilmişlerin hakları verilirse bunlar bir kişiye daha minnet borçlu olacaktır; Yrd. Doç. Dr. Göktan Ay. Yıllardır yaptığı çalışmalar ve kamuoyunu oluşturma gayretleri için "insanüstü" yakıştırması dahi az.
***
İşimize geldiği gibi
Hemen her konuda, ideolojimize uygun laflar etmeye bayılırız. Sanki, vatandaşın kendi fikri yokmuş gibi. Bunu yaparken "kamuoyu oluşturmak" hedefimizdir. Hani tarihe geçmiş uygulamadaki gibi; "önce asıp, sonra yargılamak".
Şimdilerde bunun örnekleri yoğunlaştı. Öncelik beğenmediğin muhalife "Fetö'cü" yakıştırmasında. İkincisi, servis edenlere, araştırmadan, doğru mu yanlış mı bilmeden inanmak. Hele, hedefe oturtulan potansiyel koltuk adayı ise, yandı demektir. Onca çullanma arasında kendini zor kurtarır.
Örnekler
Olayın bir de "sosyal medya" tarafı var. Klavyenin başına geçen içinden geleni çalakalem yazar. Nereye gittiği umurunda değildir. Hayatımda bir kişiyi mahkemeye verdim. O zat futbol yorumum yüzünden tüm sülaleme -ölmüşlerim dahil- küfürler yağdırmıştı. Neticede mahkûm oldu. Bu defa uzlaşmacı devreye girdi ve beni davamdan vaz geçirdi.
Bugünlere bakıyorum Ertuğrul Özkök, Ekşi Sözlük'le savaşıyor. Belli ki canını epey yakmışlar. O site yıllar önce benim de aleyhime "karalama kürsüsü" açmıştı. Ne faşistliğim kaldı ne de demokrasi düşmanlığım. Ne yaptım biliyor musunuz? Hiç cevap vermedim. Okumaya gerek görmedim. Çünkü amaçlarının sadece polemik yaratmak olduğunu anladım.
Tekrarlamakta sakınca görmüyorum. Demirel, Çankaya'ya çıkana kadar oyum hep onundu. Beşiktaş'tan başka da takım tanımam. Sinop-Ayancık arasında bir traktör römorku arkasında okuduğum sloganı unutmam; "Kargalar sürüyle, Kartallar yalnız uçar".
Şimdi bunu niye yazdın derseniz, hakareti taraftarlık sayanlar arttı da ondan. Başta da söyledim ya, renk aşkını küfür kâfirle karıştıranlar hayli çoğaldı.
***
Kamp bitti
Erdoğan Arıkan'ın yorumuyla Ömer Üründül'ün iki haftalık Amerika kampı sona erdi. Üründül, Türkiye'de spor yorumcusu denince ilk isimdir. Tabii ki gönlünde bir takım var. Ancak eleştirilerine bakınca "başka objektif isim" göremiyoruz.
TRT Spor'daki Yüz Yüze Futbol onsuz tat vermiyor. Erdoğan Arıkan "ara transfer başladı" diyor Üründül'ün cevabı "ama kulüplerde para yok" oluyor. Böylece Fenerbahçe'nin neden transfer yapamadığına geliyor. Yine Arıkan'ın "Futbol güzel"ine "Bizim için daha güzel" karşılığını duyuyorsunuz.
Bundan sonrası
Üründül'ün ikinci yarıya yaptığı öngörüler ilginçti. Şampiyonluk için favorileri Başakşehir ile her şeye rağmen Beşiktaş. Program anketini beğenmemesi de normaldi. "İkinci devrede hangi teknik adamlar başarılı olur"u ben de çözemedim. Ele alınan futbol mu, yoksa çiftler tenisi mi? Üründül de "Ben buna cevap vermeyeyim" diyerek yakışanı yaptı.
Bu hafta Yüz Yüze Futbol'un güzel yanlarından biri hazırlanan müthiş kliplerdi. Çok beğendim.