Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Yolsuzluk denizinde bölücülük yılanına sarılmak

Vatandaşı etkilemek için her kılığa giren, oy almak için herkesle her şey olan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. Yapılmış olan yolsuzlukları seçimde alınacak sonuçlara indirgeyen AKP, oy için her şeyi yapabileceğini bir kez daha ortaya koymuş bulunmaktadır.
Türkiye’de yaşananları “İstiklal Savaşı” olarak niteleyen Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa’da “Siyasi Kürtçülüğe oy vermeyin, Hizmet Kürtçülüğüne oy verin” demiştir. İşin bölücülük yanını bir tarafa koyarak oy için “Hizmet Kürtçülüğü” dahil her şeyi mubah gören bu zihniyetin dayandığı kaynakları irdelemekte yarar vardır.
Bir defa sonuç almak için herkesle her şey olmak İslami ya da Kurani değildir. Amaç uğruna “herkesle her şey olmak” havari stratejisidir.
Havari Pavlus, kutsal amaç uğruna herkesle her şey olunması gerektiğini söyler. O şöyle der; “Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım... Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum. Bunların hepsini, Müjde’de payım olsun diye Müjde’nin uğruna yapıyorum” (İncil,1.Korintliler 6, 1991; 9/19).
Fransız generali Napolyon da zafer için herkese bir başka kılıkta görünmeyi siyasi strateji olarak benimsemişti. O şöyle demişti; “Ben Katolik geçinerek Vendee savaşını kazandım; Müslüman geçinerek Mısır’a yerleştim; Papacı geçinerek İtalya’da yürekleri kazandım. Bir Yahudi halkını yönetecek olsam, Süleyman’ın tapınağını yeniden kurardım.”
Sun Tzu, hem Pavlus’tan hem de Napolyon’dan yüzlerce yıl önce düşmanı şaşırtmak ve zafer kazanmak için aldatıcı görüntü ve sahte davranış sergilemek gerektiğini söyler. Onun bu konudaki tespiti şudur: “Savaş için en güçlü olduğunuzda, kendinizi güçsüz göstermeli; kuvvetlerinizi harekete geçirirken, hareketsizmiş gibi durmalı; düşmana yaklaştığınızda, uzakta olduğunuz izlenimi vermeli; uzakta olduğunuzda ise düşmanın burnunun dibinde olduğunuza düşmanı inandırmalısınız.” Kuşkusuz Sun Tzu bir savaş halinde zafer için gerçek ile görüntü arasındaki mesafe konusunda rakipleri yanıltmanın esas olduğunu önermiş oluyor.
Sürecin diğer bir boyutunu da Makyavelli temsil eder; Ona göre insan, siyaset için bir araçtır. Siyasi liderler, gerçekte öyle olmasalar bile yönettikleri kitlelere kendilerini dini bütün, dürüst, güvenilir, iyi yürekli, adil ve yansız olduğuna inandırmalıdır. Siyasi liderin amacına ulaşması için uygulayabileceği her yöntem ve her türlü davranış yasaldır. Asıl olan başarıdır. Başarı yöntemlerin ve eylemlerin meşru ve ahlaki olup olmadığını tartışılır olmaktan çıkarır. Başarıya ulaştığında kralın ya da liderin uyguladığı yöntem ve eylemler tartışılamaz, onlar yasa sayılır.
Pavlus, Sun Tzu, Makyavelli yüzyıllardır insanların inançlarını ve zihnî iklimini şekillendirmek uğruna her türlü yanıltıcı görüntüyü kullanmaktan çekinmemişlerdir. Hitler, Stalin ya da Napolyon gibiler de onların yollarını izleyerek cesetler üzerinden devletlerini kurmuşlardır.
Günümüzün siyasi oligarkları düzenlerini sahte ve sanal bir fikri yapının üzerine bina ederek, her türlü yanıltıcı görüntüyü kullanarak siyasi güç elde etmeye çalışmışlardır.
Bu zihniyet her zaman sonuç almayı “olmak ya da olmamak” sorunu olarak ele almıştır. Siyasi amaç için her türlü ilke, inanç ve değeri kullanmayı meşru görmüştür. Bu zihniyet kendisine siyasi sonuç sağlayan ‘papaz kıyafetini’ de giymekte, “Hizmet Kürtçülüğünü” de yapmakta ve “BOP Eşbaşkanı” da olmaktadır.
AKP’nin Şanlıurfa’da “Hizmet Kürtçülüğü” adı altında bölücü bir jargona sarılması, esasında içine düştüğü çıkmazı göstermektedir. AKP iktidarı yolsuzluk, rüşvet ve yozlaşma denizinde bocalamaktadır. Meşhur söylemle AKP, yolsuzluk denizinde bölücülük yılanına sarılmaktadır. Olgu budur...

Yazarın Diğer Yazıları