Yolsuzluk da öğretir!
Türkçede çok dar bir alanda kullanılan “bide” kelimesi, R. T. Erdoğan’ın Urla’da kendisine ait olduğu söylenen villalarının dekorasyonu sırasında yapılan telefon görüşmelerinde geçmiş, R. T. Erdoğan, yakın dostu “misafirperver” iş adamının: “Villanıza ‘bide’ ister misiniz?” sorusu üzerine, “Bide ne?” diye soruya karşılık sormuştu. “Misafirperver” iş adamımızın “Alafranga taharet musluğu...” cevabıyla kelimenin ne olduğunu Başbakan’la birlikte hepimiz öğrendik. Dün yazdım bunları...
Telefon kayıtlarının faydasını görüyor musunuz! Sadece yolsuzlukları ortaya çıkarmıyor, kelime dağarcığımızı da zenginleştiriyor!
Bizim sözlüklerde var mı, diye baktım. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde varmış:
“Bide: İsim Fransızca bidet. Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.”
R. T. Erdoğan’a “Cemaat” karşısında destek bildirisi yayınlayan Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan (“D.” ismin kendisinden değil; diğer Mehmet Doğan’lardan ayırmak için koymuştur.) büyük emekle ortaya çıkardığı sözlüğüne acaba “bide”yi almış mıydı? (Elimin altında olmadığı için bakamadım. Kendisine de sorma fırsatım olmadı!) Almadıysa bundan sonra alacaktır.
Gerek Başbakanımızı villalarında ağırlamaktan büyük “onur ve gurur” duyan “misafirperver” iş adamımız, gerek Başbakan, gerek TDK’nın sözlük kolu, gerekse D. Mehmet Doğan ve tabiî biz de cehaletimizi aşağıdaki yeni tarifle kapatacağız!
Bana gelen e-postayı aynen veriyorum:
“Aziz Hemşerim Aslan Bey, / Bu gün ki yazınızı okudum. / Maalesef “bide”yi öğrenememişiniz:) / Avrupa ve Amerika da klozetlerde taharet musluğu yoktur. Musluk bizim icadımızdır. Onun yerine evlerinde “bide” tabir edilen daha çok kadınların avret yerini yıkadıkları tuvalet vitrifiyesini kullanırlar.” / Hayrullah YILMAZ (Mak. Müh.)
Hayrullah Bey hem bizi aydınlatmış oluyor, hem de sözlük hazırlayanlar için tarif getiriyor. Yukarıda zikredilenler ve kendi adıma teşekkür boynumuzun borcu!
Telefon kayıtlarından Türkçenin bir başka zenginliğini öğrendik. “Koymak” fiili, zenginin dilinde çok fonksiyonlu bir anlam kazanıyor.
TDK’nın sözlüğünde bu fiil, dokuz maddeyle açıklanmış ama ihaleci zenginimizin “havuz”a para koyarlarken daha nelere ne koyduğunu yazmamış.
“Havuz” dedik... “Resmî sözlüğümüz”de “havuz” dört maddeyle izah edilmiş. Dördüncü sırada pek az bildiğiniz tarifi vermiş TDK:
“Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer.”
Tam da Başbakanımızın “havuz”unu açıklıyor!
(Bu tarifin sözlükten çıkarılması “yukarı” dan istenebilir! Diren Mustafa kardeşim! Taviz verme! Arkandayız!)
“Havuz” varsa “hortum” da olmalı! “Hortum”un tarifi için TDK sözlüğüne baktım ama “havuz”un yukarıdaki tarifiyle bağlantılı bir açıklama konulmamış. (Konması gerek!)
Başbakanımız ve büyük ihaleci zenginlerimiz sayesinde birçok kelime yeniden tarif ediliyor, birçok kelime günlük hayatımıza giriyor. Hepsine ne kadar teşekkür etsek azdır!