‘Yolsuzluğun başı Başbakan’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti gelince, dün bahsettiğim Türkçe meselesi yarına kaldı.
Kılıçdaroğlu, İstanbul’da gazetecileri ağırladı. CHP Genel Başkanı dakikti. Toplantı 13:00’te başlayacaktı. Tam saatinde toplantıya geçildi. İstanbul basın-yayın organlarından bildiğiniz 22 isim oradaydı. Görebildiğim kadarıyla, AKP’yi doğrudan destekleyen gazetenin birinden bir genel yayın müdürü gelmişti. Diğerleri ya muhalif gazetelerden veya hükûmetin hışmı yüzünden mecburen AKP’nin yanlışlarını seslendiremeyenlerdendi.
Genel Başkan bir giriş yaptı, anlattıkları yarım saati bulunca, gazeteci Kılıçdaroğlu’nun sözünü kesti: “Kemal Bey, soru-cevaba geçsek...” dedi. Gazeteciler, yazdıklarından daha açık konuşuyordu. Hedef Başbakan Recep T. Erdoğan’dı. Herkes biliyordu ki, “tek adam” vardı ve o da AKP Genel Başkanı idi. Gazeteciler arasında bir ’uzlaşma’oluştuğu görülüyordu. Birçok toplantıya katıldım, farklı renklerdeki gazetecilerin tek bir noktada birleştiklerini ilk defa gördüm!
Kılıçdaroğlu’nun konuşması da, sorular ve verilen cevaplar da yolsuzlukların merkezindeydi.
Bütün sorulardan ve cevaplardan anladığım, hükûmetin bu yolsuzluğun altından kalkamayacağı idi. Demokrasiyi katletse, her şeyi ve herkesi kendisine bağlasa, tek hüküm sahibi olsa, diktatörlüğünü ilân etse dahi dünya ile bağlantılı kuruluşlara Türkiye’nin üye oluşu, AKP yönetiminin her istediğini yapamayacağını gösteriyordu.
Toplantıda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP il başkanı Oğuz Kaan Salıcı, il başkan yardımcısı Canan Kaftanoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de yer aldı.
Kılıçdaroğlu, sık sık 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna vurgu yaptı. Bu operasyonun Başbakan’ı telaşlandırdığını söyledi:
“Başbakan darbeden, çeteden bahsediyor. Çete varsa, paralel devlet varsa, delilleri Başbakan toplayacak. Götürsün savcıya versin. Halbuki, ‘çete’ dediklerine, daha önce ‘Siz ne istediniz de vermedik’ demedin mi?! Buradan çete noktasına gelen bir Başbakan omurgasız değil de nedir?!”
Delillerin ciddî olduğunu belirten CHP Genel Başkanı: “Bu kadar ciddî deliller olmasaydı, savcılar olayın üzerine gidebilirler miydi? Bu mesele cemaati aşmıştır. Para akışı tek tek tespit edilmiş. Çantayla içeri giriyor ama içinde ne olduğu dahi görüntülenmiş” dedi.
Kılıçdaroğlu, HSYK’nın yapısının değiştirilmesi üzerinde de durdu:
“HSYK için kanun teklifi veriliyor, kanun tasarısı değil. Bakanlar Kurulu’nda bile görüşmüyorlar. Yolsuzlukla köşeye sıkışınca, bunu nasıl aşarız hesabı içine girdiler. Başbakan tepkiler üzerine RTÜK gibi, HSKY üyelerinin Meclis’çe seçilmesini teklif ediyor. O zaman partilere kontenjan verilecek. Savcıların ve hâkimlerin göğsünde parti rozeti olamaz, olmamalıdır. Hâkim, Türk milleti adına karar veriyor, parti adına değil. Maalesef güçler ayrılığı ilkesinin bir ayağı çökmüştür.”
Daha çok şey konuşuldu. Kılıçdaroğlu’na göre bu yolsuzlukların altında R. T. Erdoğan’ın olduğu idi: “Yolsuzluğun başı Başbakan’dır. Bütün telaşı bu yüzden.” dedi.