YÖK’ten gelen açıklama
YÖK, disiplin yönetmeliğini değiştirmişti. Bahsettim... Öyle bir madde ki, istediğin yere çekebilirsin.
Madde şöyle: “Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek,” [“Kınama” ile cezalandırılır.]
Ne anlarsınız bu cümleden? Öğretim üyesi, ilmî çalışmasının dışında konuşamaz! Resmî konulara girerse “kınama” cezası alır!
Ben de herkesin anladığını anladım. Günün şartları da öyle anlamamıza kapı aralıyor. “Resmî” olan ne? Hükûmeti tenkit etsen yandın! Böyle düşünüyoruz ister istemez...
Yazım üzerine, Yükseköğretim Kurulu Basın Müşaviri V. Öznur Yüksek, daha önce başkalarına da gönderdiği basın açıklamasını bana da gönderdi.
YÖK’e göre mesele şuymuş:
Yukarıdaki ifadeler 21.08.1982 tarih ve 17789 sayılı Resmî Gazete’de yukarıda verdiğim madde, 9. maddenin (g) bendi olarak mevcutmuş ve orada bu eyleme karşılık olarak kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının tayin olunmuş, değişiklikle ceza hafifleştirilerek “kınama”ya dönüştürülmüş.
“Resmî konularda açıklama” meselesinde de şöyle bir izah getiriliyor:
“... söz konusu fıkra ile getirilen yasak, akademik ve bilimsel araştırma veya tartışmaların yasaklanması, ya da öğretim elemanlarının güncel konulara ilişkin medyadaki tartışmalara katılmasının yasaklanması değil, yetkili olmadığı halde ilgili üniversite adına o üniversiteyle ilgili resmi konulara ilişkin beyan ve demeç vermeyi engelleme amacı taşımaktadır. Fıkrada yer alan ’resmi konularda’ifadesi buna işaret eden bir kavramdır. Bununla amaçlanan resmen yetkili olmadığı halde bir yükseköğretim kurumu adına demeç veya açıklama yapmaktır.”
Tabiî bu da absürd! İnsan niye üniversitenin iyi veya aksayan taraflarını söylemesin?! Her şeyden önce söz söyleme hürriyeti yok mu?
YÖK yönetimi bunun farkında... Ona da verecek cevabı var:
“1982 yılında yapılmış bir düzenlemenin devamında niçin yarar görüldüğü sorusu akla gelebilir. Buradaki etken, düzenlemede herhangi bir yarar görülmesi yahut bu yasağın haklı bulunması değil, 657 sayılı devlet memurları kanununun amir hükümlerine uymak zorunluluğudur. (...) Bu tür eylemleri yasaklayan bir kanun hükmü içerdiğinden (bkz. 657 sayılı kanun, m.125), böyle bir düzenleme zaruri görülmüştür.”
Yani şu denilmek isteniyor: Biz cezayı en aza indirdik... Bize teşekkür etmeniz gerekirken, niye tenkit ediyorsunuz?!
Yine de akla takılıyor: “Resmî” kavramı maddede açıklanmadığı için, kim bilir kimler, işlerine gelmediği zaman nasıl kullanırlar?!
Değiştirilen diğer maddelere baktım. Sonra Niğde Üniversitesi’ndeki uygulama aklıma geldi. Dört yazı yazmıştım ve rektör noter kanalıyla açıklama göndermiş, PKK’yı meşrulaştırmak isteyenlere değil, protesto edenlere (tabiî bana da) söylemediğini bırakmamıştı.
YÖK, rektöre, “Neden öğretim üyeleri üzerine yönetmeliğin 11. maddesine aykırı baskı kuruyorsun?!” diye sordu mu?
Mahkeme safhası var. O belgeler bana gelecek... Okuduğunuzda küçük dilinizi yutacaksınız. En iyisi YÖK yönetimi soruşturma ve cezalandırma belgelerini istesin, mantık dışılığı görsün!