Yerel seçimlerin önemi
Varsa yoksa "Tek Adam seçimi". Herkes bunu konuşuyor, bunu tartışıyor. Bu işlere ilgisiz kalmış bireylerden biri olsanız dahi, arada ekrana göz atmak zorunda kalıyorsunuz. Bir çıkış, bir bağırtı dikkatinizi çekebiliyor. İster istemez konunun içine giriyorsunuz. Mahalli seçimleri aklına getiren var mı? Arada bir-iki cılız ses duyuyorsunuz. İşte burada önemli bir hatırlatma gereği hissediyorum. Avrupa'nın pek çok ülkesinde "yerel sandıklar" her zaman parlamento için kamuoyu yoklamasıdır. Sıra bize gelince; 12 Eylül Darbesi'nden sonra ilk sivil hükümeti kuran Turgut Özal'ın yıkılışının ANAP'ın küçülüşünün başlangıcı "mahalli seçimler" oldu. Bir dönemin efsane ismi Bedrettin Dalan bile kaybetti. Kendi adıma, yerel seçimleri çok önemseyen biri olduğumu ifade etmeliyim. İstanbul başta, büyükşehirlerde yıkılmış bir Ak Parti'nin Cumhurbaşkanlığını kazanması mümkün değildir.
Uzağı gören, geleceği planlayan siyasi oluşumlar aynı anda iki-üç önemli konuyu bir arada götürmek zorunda. Onlar ise birbirlerini yemeyi tercih ediyorlar. Bu kafayı değiştirmezlerse ufalanıp giderler. Unutmasınlar ki yerelde yenilen genelde de mağlup olur. Bilindik benzetmeyle "çorap söküğü" gibi çözülürler. Sonunda sıra kendini lider zannedenlere gelir!
Bir başka isim
NTV'de Basın Odası ile başladım. Çünkü CNNTÜRK'tekini kaçırmıyorum. Nasılsa geç saatte mutlaka tekrarlanıyor. Oğuz Haksever tane tane konuşmasıyla -Nevşin Mengü gibiler ders almalı- yine iyiydi. İsmet Berkan, Baykal'ı savundu. Oral Çalışlar tam karşıttı. Hatta sırf destek verdi diye Berkan'a bindirdi. "79 yaşında" diyerek iğnelemeyi unutmadı. İşte bu konuda Çalışlar'a katılmıyorum. Deniz Baykal hâlâ "bazı özelliklerini kaybetmediğini" pek ala ispatlamakta. Ortaya dökülen belgeler bunun kanıtı. Nagehan Alçı ise şaşırtmaya devam ediyor. Bakalım Ak Parti yönetimine başlattığı eleştirileri ne kadar devam ettirecek? Erdoğan'ı dışarıda tutmaya ise özen gösteriyor.
Yeni bir yüz
Türkiye'nin Gündemi'nde ilk defa yeni bir katılımcı gördüm. Dr. Ruşen Gültekin'in eski savcı olduğu yazıldı. HSK atamaları üzerinde aklı başında laflar etti. "Bu sistem ve uygulamalar ileride insan hakları ihlallerine yol açacaktır" diye kayıt düştü.
Hükümet sözcülerinden Av. Mehmet Sarı, "CHP'nin gerçek oy oranı yüzde 27-30 bandındadır" şeklinde konuştu. Sarı'yı da kutlayalım. Artık Dr. unvanına sahip. Ekranlarda konuşmaktan vakit bulup ne zaman yüksek lisansını tamamladı merak ediyorum.
Hani bir reklam vardır "Çok oluyor". Galiba beni en iyi anlatan bu laf. Ufuk Uras'ı ne zaman görsem tüylerim diken diken oluyor. Bu defa da bir sürü gereksiz laf etti. Hele "Dersim katliamı" diye konuşmasının sebebini çözemedim. Eğer kazara kanal yöneticisi olsam Uras benim ekranımda gözükemez.
***
Dövüşçü Bıdık
Orhan Ayhan'la'da, 2004'teki Atina Olimpiyatları'na gittik. O zaman 17 yaşında olan Atagün Yalçınkaya stüdyoda idi. Eşi Aysel Yalçınkaya ile birlikte konuk oldular. Bilmeyenler için hatırlatma yapayım, Türk boks tarihinin ikinci Olimpiyat Gümüş'ünü Yalçınkaya kazanmıştır. Avrupa ve Akdeniz Oyunları şampiyonlukları diğer başarılarından. Akşam maçlarına alışkın "Dövüşçü Bıdık"ın -Orhan Ayhan'ın taktığı lakap- maçının öğlen saatine alınışı onu altından etti. İzmir'deki ortak kampta devamlı olarak yendiği Kübalıya bu defa kaybetti. Hem de çok az puan farkıyla.
Atagün halen 30 yaşında ve Fenerbahçe boks takımının antrenörü. Artık amacı, olimpiyat şampiyonları yetiştirmek. Eşi de bir boks tutkunu. Bu da avantaj. Orhan Ayhan'la benim için de hoş bir anı oldu. Tam 13 yıl önceki "Ekran Polisi" görüntüye getirildi.
***
TATSIZ BİR OYUN: Avrupa'daki futbol yarı finalleri içinde en kötüsü Celta Vigo-M. United maçıydı. Sonuçta İngiliz ekibi ilk ayağı kazandı. İzlemekte epey zorlandım. Bereket açık ekran TRT'de yayınlandı ve ratingi fazla düşmedi.
Bu arada TRT'ye bir eleştirim olacak. Manisa-Altınordu'yu anlatımda görevli Güven Göktaş'ı bu kadar formsuz görmedim -dinlemedim-. İsimleri karıştırdı -örneğin Erman'ı Emrah yaptı-, pozisyonları kaçırdı. Göktaş'a, maç kasetini tekrara gözden geçirmesini öneriyorum.
...
TRT AVAZ'ın programı Azerin'le Tek Yürek ilgi alanım. Azerbaycanlı şarkıcı "ülküsü Turan" olan bir Türk sanatçısı. Dinledikçe göğsüm kabarıyor.
...
SİNAN ÇETİN çay reklamlarıyla figüranlığa başladı. Ardından Ali Ağaoğlu'nun pişekârlığına soyundu. Uzun aradan sonra şimdi de gömlek satmaya çalışıyor. Ön yargısız eleştireceğim; "Sıradan bir kurgu. Sanki budanmış havasında. Ne başı ne sonu belli".