Yeniçağ'a saldırıyı kim örgütledi?
TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 1993 yılında siyasi parti liderlerini Anayasa değişiklikleri konusunda toplantıya davet etti. Davete o günün liderleri Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Necmettin Erbakan, Deniz Baykal, Bülent Ecevit, Ahmet Türk, Alparslan Türkeş adına Mehmet Faruk Demirtola, Muhsin Yazıcıoğlu ve Aykut Edibali katıldılar.
Yıllar sonra Cindoruk, üç toplantıda yapılan konuşmalar ve gündeme getirilen önerilerin tutanaklarını, bir önsöz yazarak kitap haline getirdi.
***
Kitaptan bahsetmemin sebebi son yıllarda Millî Anayasa Hareketi olarak başlayıp, Millî Merkez olarak devam eden düşünce grubunun başkanı olan Hüsamettin Cindoruk'un bu kitabı ayrı ayrı MHP'nin 40 milletvekiline göndermiş olması.
Liderlerin, o toplantılarda yaptıkları konuşmalarda Anayasa değişikliklerinin veya yeni bir Anayasa'nın mümkün olan en geniş uzlaşmayla yapılmasının şart olduğunda hemfikir oldukları görülüyor.
Bugün Türkiye'yi rejim değişikliğine doğru sürükleyen, parlamenter sistemi ortadan kaldırarak yerine adı başkanlık ama gerçekte seçilmiş diktatörlük olan bir sistem getiren Anayasa değişiklikleri, AKP'den ve MHP'den birer milletvekilinin çalışmasıyla hazırlandı! AKP'li milletvekilleri değişiklik metni henüz yayınlanmadan, Türkiye'nin rejimini değiştirecek böyle bir girişime gözü kapalı imza verdiler!
***
Peki rejim değişir mi? Cindoruk'un bu konudaki asıl mesajı kitaba yazdığı önsözde:
"Şimdi rejim veya sistem değişikliği dayatılıyor. Bu girişim, 1921 ve 1924 Anayasalarını ve kurucu iktidar iradesini temelden değiştirmeyi amaçlıyor. Köklü bir yeniden yapılanma isteği, devleti yeniden kurma iddiası söz konusu.
Bu talep ve dayatma, bizzat tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı'ndan geliyor. Fakat, 1921 ve 1924 anayasalarını içiren yazılı belgeler, kongreler ve İstiklâl Savaşı tarihi bilinmeden, TBMM'nin değeri, tartışmasız kurucu niteliği anlaşılamaz. Rahmetli Prof. Bülent Tanör bu sürece 'Kongreler İktidarı' diyor.
1919-1920 arası toplanan, Millî Mücadeleye ilişkin kararlar alan kongrelerin geniş bir coğrafyaya dağılıyor olması TBMM'nin gücünü ortaya koymakla kalmaz, onun dayanaklarını ve halk hareketi niteliğini de sergiler.
TBMM, kongreler iktidarının veya başkaldırısının sonucudur; kudretidir. Cumhuriyet'in kurucusudur. Bir yandan Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiş, bir yandan 1921 Anayasası'nı ardından 1924 Anayasası'nı ve Cumhuriyet'i ilan etmiştir. Devlet kurmuştur, rejimi, sistemi ve kuralları kesinlikle yerleştirmiştir.
Cumhuriyet 95 yıldır ayakta. Toprak kaybetmedi, Hatay'la genişledi. (Gerçi AKP iktidarı, Yunanistan'ın 18 adayı işgal etmesine seyirci kaldı ve Kıbrıs'ta toprak vermek üzere...)
Ne var ki Cumhuriyet'i 'fetret devri' diye niteleyen bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na itirazımız var.
İnanıyoruz ki TBMM, 'bekleme odası'na sığmayacaktır. Darbe dönemlerinde bile sığmadı ki. Çünkü demokrat bir Meclis itidali temsil eder. Bizim Meclisimiz, üstelik tam bir halk hareketi ile bir Cumhuriyet inşa etmeye devam ediyor.
Anayasa'nın başlangıç bölümündeki tarihi gerçeklik ve nitelik, 'TBMM'ye dayalı bir Cumhuriyet'tir. Bu Cumhuriyet'in simgeleri 'Bayrak, İstiklâl Marşı, Başkent Ankara' dahi değiştirilemeyecek maddeler kapsamındadır. Simgelerin değişimini durduran bir anayasanın, esası, kökü değiştirmeye izin verdiğini düşünmek anayasa kuruculuğuna da sığmaz, bilime de. Bu Anayasa kökten değişmedikçe, Başkanlık Sistemine geçiş Anayasa Mahkemesi'nce iptale mahkûmdur.
Yeni Türkiye 23 Nisan 1920'de kurulmuştur ve sürüp gidecektir."
***
Şimdi diyeceksiniz ki "Peki Yeniçağ Gazetesi'ne saldırıyı kim örgütledi?"
İşte 23 Nisan 1920'de kurulan Türk devletini kimler yıkmak istiyorsa onlar örgütledi!
Başka bir düşmanımız yok!