Yeni parti neden istenmiyor?
Siyasette mevcut kapıların kapatılmasına çalışanlar var. İsteniyor ki statüko bozulmasın ve AKP, Türkiye'nin tek partisi olsun ve sağ seçmenin alternatifi olarak kalsın.
Bu sebeple kurulacak yeni partinin önü kesilmek isteniyor. Daha şimdiden sahte belge dağıtmaya başladılar bile. Neymiş efendim FETÖ'cüymüş.
Yetmedi.
PKK ile ortaklığa ve yeni çözüme hazırlık yapıyorlarmış. Bunun için ön açıklama yapılmış.
Kim yapmış?
Belli değil.
Daha parti kurulmamış.
Tüzük çalışmaları sona erdirilmemiş.
Son şekli verilmemiş.
Partinin adı bile konulmamış ama birileri tüzüğü açıklıyor. İlginç bir toplumuz.
Klasik şark oyunlarının haddi hesabı yok. Entrika sürüyor. Tarihte de böyle idi. Nice vezirlerin kafası bu yüzden gitti. İftiralarla alınan kelle sayısını bilen var mı?
Yok..
Bütün mesele nedir biliyor musunuz.
Kurulu düzen bozulmasın.
Bir CHP olsun, bir de AKP. Sağın ikinci alternatifleri ikinci dereceden siyasi ve ideolojik partilerden oluşsun. Çünkü ideoloji partileri, kitle partileri gibi olmaz. %51'i bulup iktidar olmaları zor. İdeoloji partileri, kendi şablonunda, az veya çok fikri temsil boyutunda siyaset yaparlar ve öyle kalırlar.
Kitle partileri ise, iktidarı bazen sağdan, bazen soldan paylaşır. Bu durum halkın ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomi ile yakından ilgili olur.
Son referandum ile birlikte partili Cumhurbaşkanlığı, yönetim sistemini oldukça etkiledi. İktidar olmanın biçimi ve toplumsal karşılığı değişti. Her kim iktidar olacaksa seçmen kitlesinin en az %51'inin oyunu almak zorunda. Bu da demektir ki, işler eskisi gibi olmayacak, farklı hesaplar lazım.
Türkiye'de ideoloji partilerinin dışında seçmen kitlesin hitap eden iki önemli alternatif var. Biri sağın oylarına talip AKP ve diğeri de solu kucaklayan CHP..
Siyaset kurnazları, mevcut tabloya baktıklarında sağda ortaya çıkacak ikinci bir alternatifin, AKP'nin önünü keseceğini, CHP'ye oy vermek istemeyen muhafazakâr seçmenin AKP'ye küstüğünde yer değiştireceğini düşünüyor. Dolayısı ile sağın alternatifsiz kalması için ellerinden geleni yapmaktan çekinmiyorlar.
İşte Akşener ve ekibine saldırının nedeni budur.
Burada bir husus daha var: Akşener ve ekibi, vatansever, millî damarı temsil edecek, güçlü bir merkez söylemiyle siyasete girmeye hazırlanıyor. Verdiği mesajın karşılığı dar ideolojik kitleleri aşıyor. Farklı kesimlerden insanlara yönelerek, geniş alana açılıyor. Başka bir ifade ile toplumsal karşılığı büyümüş oluyor. Hâl böyle olunca, AKP'den daha büyük kitleye cazip gelecek şeyler söyleyecek olduğu belli oluyor.. İşte bu durum, hem AKP'nin merkezini ve hem de AKP ile birlikte var olmak isteyen dar alana sıkışmış partileri rahatsız ediyor. Önce onların çırpınıyor olması bundandır.
Önce onların FETÖ'cülükle suçlamalarının nedeni de budur.
Hatta NATO'cu ve ABD'ci olarak suçlamalarının da nedeni budur.
Çünkü bu iki jargonu temsil eden partiler, hali hazırda AKP'nin merkezde olduğu siyaset üzerinden kendilerine varoluşsal bir zemin kuruyorlar.
Çünkü herkes biliyor ki ne Ümit Özdağ, ne Halaçoğlu, ne de kamuoyunun yıllarca tanıdığı saygın isimler NATO'cudur.
FETÖ'cü zaten olamazlar.
PKK ile ilişkilendirmek iste akla ziyandır.