Yeni Osmanlıcılık ya da Büyük İsrail!
ABD Başkanı Bush’un “Büyük Ortadoğu Projesi” diye 2004 yılında Tayyip Erdoğan’a tebliği ettiği ve eş başkanlığını kabul ettirdiği proje, İngiltere tarafından 20. Yüzyıl’ın başında hazırlanmış, ancak Çanakkale’de Atatürk’ün dehasına çarparak 100 yıla yakın bir süre rafta beklemişti.
Bu modele göre, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya diye dört adet federasyon kurulacak, bunlar “Ilımlı bir halife” şemsiyesinde birleştirilerek bir konfederasyonla yönetilecekti. Büyük Orta Doğu, “Büyük İsrail” demektir!
***
Tevrat’taki Büyük İsrail’in içinde bugünkü İsrail, Lübnan, Ürdün, Suriye’nin Fırat’ın altında kalan bölümü, Irak’ın Fırat’a kadar olan bölümü ve Suudi Arabistan’ın kuzey kısımları bulunuyor. İsrail, Tevrat’taki bu hedefi genişleterek Türkiye’nin Fırat’ına kadar uzatıyor ve Kuzey Irak’ta Fırat’ın doğusunda yer alan Türkmen-Kürt bölgesini de hayal ettiği ülkenin toprakları arasında sayıyor. Barzani ve Talabani de örgütlendikleri günden beri İsrail’in askeri eğitim ve mali yardımlarından bu hayal uğruna faydalandı.
Büyük İsrail projesinin gerçekleşebilmesi için önce Türkiye’nin yönetim yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Atatürk’e bu sebeple saldırıyorlar.
Bununla birlikte, Türk kamuoyunun önüne İslamcı, Turancı veya Osmanlıcı perspektifler getirmeleri de lâzım ki Türk halkından destek bulunabilsin ve Ortadoğu Birleşik Devletleri Projesi uygulanabilsin.
Büyük Orta Doğu, yani Büyük İsrail projesini, Özal döneminde Türkiye’nin büyümesi gibi göstererek, uygulamaya çalıştılar. “Federasyonu tartışalım” lafının altında yatan Türk-Kürt federasyonu idi. Böylece “Büyük Kürdistan” , yani “Orta İsrail” kurulmuş olacaktı!
***
Aslında bu plan, 1996 yılında Bernard Lewis’in İstanbul’da verdiği “Orta Doğu’nun çok yönlü kimliği üzerine” konferansından önce, 1991 yılında yine İstanbul’da, Sosyalist Enternasyonal toplantısında dönemin İsrail Dışişleri Bakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Şimon Perez tarafından da kısmen açıklanmıştı. Perez, o zaman, 21’inci yüzyılın su savaşları ile başlayabileceğini söylemiş ve çözüm olarak da “Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Konferansı” toplanmasını, hatta Türkiye’nin önderliğinde bir “Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı” kurulmasını önermişti...
Bu öneriyi, daha sonra MHP’nin 2002 seçim bildirgesinde İsrail’in de dahil edildiği “Doğu Akdeniz Birliği” olarak gördüğüm zaman, kimin hangi makama ne amaç için yerleştirildiği sorusunu sormaya başladım ister istemez!
***
03 Mart 2004 günü Ankara’da Ticaret Odası’nda Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği ve kuvvet komutanlarının eşleriyle birlikte katıldığı olağanüstü bir toplantıda Prof. Dr. Anıl Çeçen, ABD Başkanı Bush’un Endonezya’da söylediği “Hıristiyan alemi ile bir meselemiz olduğunda Vatikan ile görüşüp hallediyoruz, Ama İslam aleminin böyle bir otoritesi yok, mesele ortada kalıyor” tarzındaki sözlerini hatırlatmıştı. .
Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılı başında ABD’de “Son Osmanlı” Osman Ertuğrul ile görüşmesi ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Neslişah Sultan ile birlikte sergi açması da önemli işaretlerdi.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını niçin bu kadar istiyorlar anlaşılmıyor mu?