Yeni "kurucu irade" Hürriyet'e el koydu!

Başta Hürriyet gazetesi olmak üzere Doğan Medya kuruluşlarının, olduğu gibi iktidarın tasarrufuna devredilmesi, "yeni kurucu irade"nin, Türkiye'yi dönüştürme çabalarının son hamleleridir. Şeker fabrikalarını satmak da dönüşümün ekonomik ayağıdır!

***

Nereden mi çıktı "yeni kurucu irade?"

Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki, "MHP baraj sorununu aşmak için Cumhurbaşkanlığı sisteminin önünü açarak AKP'ye destek verdi!"

Hayır, 2002'deki erken seçim talebi ile başlayan, önce Abdullah Gül'ün sonra Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi ve 7 Haziran seçimlerini, hükümsüz bırakarak 1 Kasım erken seçimiyle AKP'nin yeniden iktidar olmasını sağlayan siyasi ataklar hep Devlet Bahçeli'nin eseridir.

Zaten MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da "Cumhur ittifakı iki partinin yürüttüğü bir süreçtir. Cumhuriyet tarihinde 3'üncü dönemi iki parti inşa ediyor. 1920-1946 arası ilk dönem. 1946-2019 arası çok partili dönem. 2019 sonrasında da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile üçüncü dönem. Bu süreci iki parti inşa ediyor. Kurucu irade iki partiden oluşmaktadır" dedi.

Yani devleti yeniden kuran bir irade var; ifade bu!

***

Peki devletin dönüşmesine veya yeniden kurulmasına bu partiler mi karar verdi?

Kimin karar verdiği pek net değil! 2007 yılı başında, MİT Müsteşarı Emre Taner, 80'inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınlamıştı. Askerler tarafından olumlu karşılanan, hükümetten de olumsuz bir tepki verilmeyen mesaj, sadece MİT'in tasarrufu değildi.

Taner, "Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir." diyor ve tehditleri doğru analiz etmek gerektiğini belirtiyordu.

MİT açıklamasını siyasiler de genelde olumlu değerlendirmişti. MHP adına Mehmet Şandır, "Müsteşarın açıklaması, Bahçeli'nin 2004'te askerlere darbe çağrısı diye haksızca eleştirilen mektubundaki görüşlerdir" demişti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise MİT Müsteşarının "ulus devletlerin sonu geldi" açıklamasını eleştirmişti

Baykal, ''Son zamanlarda yeni bir söylem geliştiriliyor; 'Artık globalleşme çağındayız, böyle bir ortamda artık millî, ulusal devlet dönemi geçmiştir, millî devletin modası geçmiştir' anlayışı, Türkiye'de bir süreden beri bilinçli, planlı olarak yaygınlaştırılmak isteniyor. Bu, Türkiye'yi de Ortadoğululaştırmak sürecinin bir parçasıdır. Türkiye, bu coğrafyada ancak bir millî devlet olarak ayakta durur." demişti.

Baykal, kaset kumpası ile tasfiye edildi! 2009'da da PKK ile gizlice masaya oturuldu, açılım süreci daha sonra başlatıldı!

***

Baykal'ın Ortadoğululaştırmak dediği süreç bugünlerde bakın nasıl işliyor?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Afrin, Afrinlilerindir. Dolayısıyla bölgeyi onların yönetmesi gerekiyor. ABD ile yol haritasında anlaşırsak, Menbiç ve diğer şehirlerde de Fırat Kalkanı'ndaki gibi yönetim modelleri olacak. Bir şehrin yüzde 90'ı Arap ise, yüzde 90 Arap yönetim olacak. O zaman yerel sahiplenme olur. Yerel sahiplenmenin olmadığı hiçbir yerde huzur olmaz." dedi!

Yani, konfederasyon modeli!

Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi'nde, ne öngörülüyor peki? Orada da aynısı söyleniyor!

Çavuşoğlu, "El Bab, Afrin ve Menbiç'teki yönetim modelini Türkiye'de de uygulayacak mısınız? Meselâ Diyarbakır'ı, Mardin'i kim yönetecek?" sorusuna ne cevap verecek peki?

"Kurucu irade" böyle mi uygun gördü?

Milletin bu dayatma iradeden haberi var mı?

Yazarın Diğer Yazıları