Yeni dönemde Kıbrıs!
Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeniden Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yapması bekleniyordu. Bu ziyaret anlamlıdır; tarihidir ve dahası Kıbrıs Türklerini onurlandırmaktadır. Bu ziyaretin öneminin bilincinde olmayan bazı hadsiz, kendini bilmez, utanmaz marjinal grupların Erdoğan'ın ziyaretini Rumlar gibi protesto etmeye kalkışmaları tüm KKTC vatandaşları arasında infiale sebep olmuştur. Yaptıkları protesto gösterisinde açtıkları bilinen iğrenç söylemlerle dolu paçavra pankartlar ibretliktir. Bunların fikir özgürlüğü ile alakası yoktur. Bu tür girişimlerde bulunanlar artık hukuk önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli ve hassas bir dönemde KKTC'yi ziyaret etmektedir. Emperyalist Batı, kapalı kapılar arkasında hazırladıkları ve Kıbrıs Türkünün sonunu getirecek bir planı devreye koyma hazırlığındadır. Ana hedef Türkiye'nin adadan çıkarılmasıdır; ondan sonrası kolaydır. İşin ilginç ve üzücü tarafı Türkiye'nin adadan çıkarılmasını öngören Guterres Çerçevesi, bizzat KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı tarafından, başlaması muhtemel olan müzakerelerde stratejik bir paket anlaşma olarak sunulmuştur.
Guterres Çerçevesi, birçok olumsuzluğu yanında, Türkiye'nin garantörlüğünü, tek yanlı müdahale hakkını ve askeri varlığını sonlandırmayı hedeflemektedir. Kıbrıs ile ilişkisi kesilmek istenen Türkiye, stratejik önemi bulunan Doğu Akdeniz'den uzaklaştırılmak istenirken, AB ve ABD ise kaynaklarını da kullanabileceği şekilde bölgemize yerleşmeye çalışmaktadır. Pentagon, uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı Kıbrıs Planı'nı AB'ye de onaylattıktan sonra devreye koymuştur. Plana Rum-Yunan ikilisi de yeşil ışık yakmıştır.
Tezgah kuruldu
Kıbrıs Türklerini azınlık statüsüne düşürecek, güvenlik ve garantilerden mahrum bırakacak, siyasi eşitliğin olmadığı bir AB-ABD Planı'nın bir kez daha devreye sokulduğu açıktır. Yukarıda da vurguladığım üzere bu Plan, Türkiye'yi Kıbrıs ve Doğu Akdeniz enerji kaynaklarından uzaklaştırırken, Kıbrıs Türkleri ile olan bağını da zayıflatmaya yöneliktir.
Plan'ın ilk adımı olan özel temsilci atanması gerçekleşmiştir.
İkinci aşamada özel temsilciliğe atanan Lute, taraflarla yapacağı görüşmelerde Türkiye'nin garantörlüğünün ve tek yanlı müdahale hakkının sonlandırılacağı, Türk askeri varlığının 1960 anlaşmaları seviyesine indirileceğini teminat altına alan ve CB Akıncı tarafından da önerilen Guterres Belgesi'nin müzakerelerde ön anlaşma olarak kabul edilmesini sağlamaya çalışacaktır. Bu aşamada AB ve ABD'nin; Türkiye'yi ikna için çeşitli baskı mekanizmalarını devreye koymaya hazırlandığı bildirilmektedir. Üçüncü aşamada liderlerin Pentagon ve AB tarafından hazırlanan planı onaylamaları istenecek ve son aşamada ise Plan'ın referanduma sunulması sağlanacaktır.
KKTC Meclisi ve Anavatan Türkiye kurulan bu tezgahı bozmalıdır. Bizzat eski CIA Direktörü, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) Avrupa ve NATO'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Thomas Goffus ile ABD'nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı A. Wess Mitchell'in, Plan üzerinde çalıştıkları ve son halini tamamladıkları bildirilmektedir.
Türkiye'nin bu durum karşısında gerekli tüm tedbirleri alması ve ABD-AB tezgahını bozması gerekmektedir. Bölgemizdeki dengeler ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarları, uluslararası anlaşmalardan doğan haklar ve Kıbrıs Türklerine karşı sorumlulukları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu Plan'a karşı çalışmalar başlatması hayati önemdedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti sırasında KKTC Cumhurbaşkanı ile bir durum değerlendirmesi yapması ve önümüzdeki süreçte izlenecek yolun saptanması beklenmektedir. Federasyon çözüm sürecinde direten Akıncı'nın, Türkiye'nin yeni Kıbrıs politikasına sıcak bakmadığı ve görevden ayrılmasının olası olduğu da gelen haberler arasındadır.
KKTC Meclisi'nin daha önce oy birliğiyle aldığı "garantörlük pazarlık konusu değildir ve sulandırılamaz" şeklindeki kararı gereğince devreye girmesi ve CB Akıncı'nın masada garantörlüğün iptalini veya sulandırılmasını içerecek bir görüşme yapma yetkisi olmadığına ilişkin yeni bir karar alması şarttır. CB Akıncı, KKTC Meclisi'nin oy birliğiyle aldığı garantörlük pazarlık konusu değildir şeklindeki karara saygı duymak zorundadır. Bunu yapmaması halinde yapacağı görüşmenin hiçbir meşruiyeti, bağlayıcılığı ve geçerliliği olmayacaktır.