Yeni “dinleme taşları” düşebilir!

Tayyip Erdoğan, Meclis’te AKP’li dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylamaları ile ilgili olarak gazetecilere, “Sizden şunu beklerdim. Acaba 276 niye çıkmadı? Bu soruyu sormalıydınız veyahut 276 oyu bulamayanlara bu soruyu sormanız gerekir. Çünkü Yüce Divan’a sevk noktasında onların gayreti, onların çabası var, yani muhalefeti kast ediyorum” dedi.
Bilindiği gibi 276 sayısını muhalefet bulamadığı gibi üç oylamada, iktidar da bulamadı! Muhalefetin 276’yı bulamaması normaldir, çünkü sayısı buna yeterli değildir. İktidarın 276’yı bulamaması ise Devlet Bahçeli’nin isabetle söylediği gibi güvenoyu alamamak anlamına gelir. Şayet dört bakan görevlerinden istifa etmemiş olsaydı da böyle bir sonuç çıksaydı, üç bakanla birlikte hükümetin de istifası gerekirdi. Bugün için konuşulan, iktidarın 276’yı bulamamasında vicdan muhasebesinin, ahlâkın veya erdemin değil Abdullah Gül’ün etkili olduğudur.
Ayrıca, operasyonu planlayan polisler “para sıfırlama” olayına suçüstü yapmış olsalardı Tayyip Erdoğan da istifa etmiş olacak, dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimine giremeyecekti.
***
Tayyip Erdoğan, kendisinin Başbakanlığı döneminde emniyet ve yargıya hakim olan “paralel yapı”nın, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nın kriptolu telefonlarını dinlemesi ile ilgili olarak da “Sadece Başbakanlığın değil, Cumhurbaşkanlığı’nın da dinlendiğini söyledim ama biz söylerken bunlara ne yazık ki Türkiye’nin yazılı ve görsel medyası inanmadı” dedi Erdoğan, soruşturmayı kastederek, “Gölbaşı’ndaki süreç, inanıyorum ki birçok şeyleri ortaya çıkaracaktır. Bu eteklerden çok taş dökülecek” diye konuştu.
Bu eteklerden çok taş döküleceği doğru da “dinleme taşları” iri olduğu için düşerken önüne geleni de ezebilir...

“Fuat Avni’yi boşuna arıyorlar”
“Fuat Avni’nin inine girebildiniz mi?” diye sormuştum. Cevap yok ama konuyla ilgili olarak kimya yüksek mühendisi Burhan Savaş, şu bilgileri verdi:
“Arslan Bey, Fuat Avni’yi yakalayamazlar çünkü ISP üzerinden bilgi erişimi sadece göstermelik. Artık kum tanesine sığacak beyinle, 14 milyar yaşındaki evrende mevcut tüm parçaları, bu arada vücudumuzdaki 48 trilyon hücre faaliyetini işleyebilen programlar geliyor
17 Ağustos 1999 depreminde, Cumhurbaşkanı dahil herkes kör-sağır kalmışken amatör telsizciler iletişimi sağladı. Bir akü, bir alıcı bir verici FM bandı kullanan telsiz cihazı olan herkes birbiri ile haberleşti.
Şu anda özellikle Almanların ürettiği ileri teknoloji ürünü telsizler ile İnternet haberleşmesi de mümkün. Telsiz makinesinin yeri ise belirlenemez. FM dalgaları stratosferden yansır, yerden zıplar, tekrar stratosferden yansır.
Futbol topu gibi kıtalar, ülkeler arasında dolaşır.
İletişim için yer dalgaları da zaten çoktandır kullanılıyor.
Almanların toprakla temasta kaldıkça çalışan pilsiz saatleri var.
Yer katmanları ışık hızına yakın bir hızda iletir elektromanyetik dalgayı.
Yani sadece havadan v.s değil yerden de iletişim mümkün. Bu itibarla
Fuat Avni’yi boşuna arıyorlar!”

İlker Başbuğ’dan Yurttaşlık Bilgisi dersleri
Kaynak Yayınları, İlker Başbuğ’un “Nasıl bir Türkiye?” adlı imzalı kitabını, basında çok yer aldıktan sonra gönderdi. Elbette, yazmak isteyen için kitapta çok konu var... Fakat Kırmızı Kedi Yayınları da Sabri Uzun’un “İn” kitabını, basında belirli yazarlar tarafından bütün yönleriyle ele alındıktan sonra göndermişti. Bu kişilere özel zamanlama, bir pazarlama-reklam yöntemi herhalde...
Her neyse, İlker Başbuğ’un kitabı, eskiden okullarımızda okutulan “Yurttaşlık Bilgisi” derslerinin, günümüzdeki olayları da kapsayacak şekilde ve tabii ki üst düzeyde geliştirilmiş hali gibi. Çözüm arayan her vatandaşın okuması gereken bir kitap...

Yazarın Diğer Yazıları