"Türkiye'ye haciz konuluyor haciz" başlıklı yazımın altına mesaj gönderen okurumuz Serdar Güler, "Sayın Bulut, biraz da sinemadan, sanattan bahsedin, hep can sıkıcı konuları ele alıyorsunuz..." demiş.
Doğrusu ben de stratejik analizleri bir kenara bırakarak, kültür-sanattan hatta spordan bahsetmek isterim. Fakat gazeteciliğin de hakkını vermek şart.
Yaz aylarını Trabzon'un Maçka ilçesinde geçirdim. Ufak çapta da olsa toprakla, bahçeyle meşgul oldum. Aslında Maçka veya genelde Doğu Karadeniz'in dağları, ormanları, yaylaları, çiçekleri, böcekleri, akarsuları, doğal sanat eseridir. Eh, böyle bir ortamda doğanlar arasından güçlü şairler, yazarlar ve ressamlar çıkması da normal. Çünkü doğada nereye baksan farklı bir şiir okuyorsun zaten. Şimdi o şiirleri, yol yapımı, yüksek gerilim hattı döşemek gibi gerekçelerle yok ediyorlar.
***
Bir Çarşamba günü eşimle birlikte Maçka'ya indiğimizde, Maçkalı sanatçı Osman Öztürk'ün Maçka Kültür-Sanat Evi'ne çevirdiği bürosuna uğradık. Girişte kitap sergisi vardı ve "Vatan, Saklı Maçka" adlı roman gözüme ilişti. Hemen satın aldım ve içeri girdim. Meğer Maçkalı yazarlar için bir imza günü düzenlenmiş. Trabzon'da yaşayan Maçkalı şairler, yazarlar da oradaydı. Hemen hepsi birer kitabını hediye etti. Kaymakam da varlığı ile organizasyonu destekliyordu. Turhan Eyüboğlu, kitabını elimde görünce, "Arslan Bey, o ikinci kitap, birinciyi de ben size hediye edeyim" dedi. Birinci kitap "Bir Aşk İki Kıyı" adını taşıyordu.
Turhan Eyüboğlu, bu iki eserinde dedesi Mehmet Bey'in kaydedilmiş anlatımlarını esas alarak 20'nci yüzyılın başındaki Maçka'nın tarihçesini yazmış. Trabzon'un ve Maçka'nın işgali sırasında, Rus ordusunu durdurmak üzere 28. Alaya da komuta eden Yarbay Halit Bey'in örgütlemesiyle direniş grupları oluşturan Türklerin mücadelesi bu kitaplarla tarihe geçmiş oldu. Kitapta benim "kurt dede"mden de göğsümü kabartan bahisler var. Meğer kayıtlarda çok daha fazla bilgi varmış... Turhan Bey, kitaptaki duygu yükü çok derin diyalogları keman dinleyerek yazmış. Kurgu da çok iyi... Maçka, güçlü bir yazarı 50'li yaşlarına kadar özenle bağrında saklamış meğer...
***
Turhan Bey, bir makalesinde "Maçka'nın yetiştirdiği en parlak yıldızlar, Trabzon'un, Türkiye'nin hatta dünyanın görülür en parlak yıldızları oldular. Fakat sanki Maçka'nın kaderi, gökyüzünde en parlak halini aldıktan sonra ölen yıldızların kaderi gibi oldu!" diyor.
Gerçekten de meselâ Bedri Rahmi Eyüboğlu, Maçka'nın ruhunu temsil eder. Nihat Genç, Coşandere'ye benzer, Volkan Konak, Hasan Tunç'tan yıllar sonra Kulin dağındaki asırlık gürgen ağaçlarının dalları arasından bin yılların türküsünü söyler gibidir. Fakat Maçka, yeni yolla güzergâh dışına atılırken, ağacıyla, ormanıyla neredeyse talan ediliyor! Hem de devletin bütün güçleri kullanılarak...
Turhan Eyüboğlu, şu önerilerde bulunuyor:
* Rus savaşında bizi ve topraklarımızı korumak uğruna canlarını vererek sönen yıldızlarımızın; "28. Alay Şehitleri"nin yerlerini tespit etmek, isimlerini ve o günkü olayları yazmak ve burayı küçük bir Çanakkale şehitliği gibi düzenlemek çok mu zor olur?
* İzmir'de 9 Eylül'de Yunan'ı denize döktükten sonra hükümet konağındaki Yunan bayrağını indirip yerine Türk bayrağını diken Maçkalı Şerafettin Yüzbaşı'yı buradaki akrabaları ve tüm Maçkalılar olarak bir şölenle anmak çok mu zor olur?
* Bedri Rahmi Eyüboğlu adına yılda bir defa baskı sergisini açsak, söyleşiler yapsak, Türkiye'nin ressamlarını Maçka'da toplasak güzel olmaz mı?
* Yüz iki kitabı ile Türk kültür tarihini aydınlatan İsmet Zeki Eyüboğlu için yılda bir toplantı yapmak çok mu zor olur?
* "Kara Afrika'ya hayat veren Türk" olarak dünyanın tanıdığı, Türk bayrağını Afrikalılara sevdiren Türk doktoru Celalettin Algan'ı yılda bir defa anmak çok mu zor olur?
* Sümela'yı ziyarete gelen binlerce insanı Maçka merkezde de tutmak için Halk Eğitimi Merkezi binasını Maçka Müzesi yapmak çok mu zor olur?
***
Aslında sadece Maçka'da değil, bütün Türkiye'de, bugünkü nesiller, dedelerine layık olmak için çabalasa dünya yeni bir Türk mucizesine tanık olacak ama bunun için önce onları ve saklı tarihlerini bilmek gerekiyor!
