"Kuvvetler Ayrılığı" kaldırılacağına göre durum değişiyor. Madem her şey "tek adam"a göre planlanıyor bunu fark edeceğiz. Üstüne üstlük bakanlar bile dışarıdan atanıyor. Artık milletvekili sayısını 600'e çıkarmanın gereği kalmadığını sanıyorum. Parlamentonun işlevi azaltılacağına göre aklıma eski Roma'daki "İhtiyarlar Meclisi" takılıyor. Bizdeki durum onlara da benzemeyecek. Özel odalara çek-yat konma hazırlığına hemen başlanmalı. İlle de milletvekili sayısı artırılacaksa sebebi belli; "parti içi rahatsızlıkları azaltmak için koltuk dağıtımı".
Devlet Bahçeli'nin alelacele Başbakan Yıldırım'la görüşmesinin sebebi de anlaşıldı. "Yedek milletvekilliği yapılacak işler listesinden çıkarıldı." Bu aslında iyi oldu. Hiç olmazsa kötü kalplilerin tezgahı önlendi. Düşünün adam ana listeye giremiyor. Başlıyor duaya -hayır için değil-; "Abuziddin ölsün de yerine ben geçeyim". "Kara büyü" yaptırmaya kadar çabalayanları bile görebilirdik. "Katil tutma"yı dahi olasılıklara dahil edebilirdik. Bunun sonu "aşiret savaşları"na kadar giderdi. Çok şükür büyük tehlike atlatılmış oldu.
...
Doğrudan Siyaset'teki katılımcılar üç aşağı beş yukarı benimle aynı fikirdeydi. Prof. Dr. Fuat Keyman "Parlamentonun etkinliğinin azaldığı döneme gireceksek, bu kadar milletvekiline ihtiyaç yok" dedi. Kezban Hatemi de onu destekledi. Tek fazlası "yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi" idi. "Sahibinin Sesi" markası olmayan ekran ve konuşmacıların ortak tavrı "anayasayı yamalama". Beslemeler "Ne olursa olsun, bir an önce Erdoğan başkan olsun" söylevlerini devam ettiriyorlar. Öyle veya böyle bu maçın galibi belli. Hakem Devlet Bahçeli olduğuna göre!
***
Vaziyet kötü
a Spor yayına başladığında ümitlenmiştim. Ekranı da ikiye ayırınca işin dengelenmesini bekledim. Oysa dökülmeler başladı. a-2'deki maçlar çok kötü. Hele havadan çekimlere geçilince herkesin gözü bozuldu. Arada da öyle yanlışlıklara tanık oluyoruz ki tamiri zor. Örneğin 24 Erzincan-Elazığ maçını izledik 3-2 bitti. Özetleri başladı; 4 gol. Yani 4-0. Kızcağız araya girip "Bu öbür maçtı. Biraz sonra yenisini vereceğiz" demek zorunda kaldı. Demek ki kamera arkasındakiler kış uykusunda. Bu arada Setenay Cankat öncelikli spiker kızların tamamı başarılı. Erkeklerden sadece birine, Ali H. Baransel'e tam not verebiliyorum.
***
Kıymet bilirlik
Mehmet Akif İnan, 60 yıllık ömrüne çok önemli görevler sığdırmış bir isim. Türk Ocakları Genel Merkezi'nde müdürlükten, millî sendikacılığa kadar çeşitli alanlarda faaliyetlerde bulundu. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Bilim, kültür ve şiir kitapları yazdı. "25. Yıl Mehmet Akif İnan/Vefa Albümü" aslında Üçleme. Kendi sesinden şiirleri, bestelenmiş dizeleri ve ezgileri ayrı ayrı CD'leştirildi. "Eğitim-Bir-Sen"in amacı değerli kişiliği ölümsüzleştirmek. Bunda da başarılı olduklarını dinleyince daha iyi anlıyorsunuz.
...
POWERTÜRK geleneğini bozmadı. "En İyiler 2016"yı vitrinlere çıkardı. İki CD'den oluşan albümde 22 Türkçe sözlü şarkı bulunuyor. İlyas Yalçıntaş'tan "İçimdeki Duman", Kalben'den "Saçlar" ve Ayşegül Aldinç ile Gökhan Türkmen ikilisinden "Durum Leyla" albümde yer alanlardan. POWERTÜRK ile birlikte GNL'i de başarılı organizasyondan dolayı kutluyorum.
***
Kitaplar
Nihat Sırdar'la uzun süre aynı grupta çalıştık. Bu yetenekli kardeşimin radyo sohbetleri ve sahne gösterilerini hep beğenmişimdir. Köşe yazarlığı da övgüye layıktır. "otuz beş'i beklerken-Kocamustafapaşa 35 C Taksim-" Nihat'ın öykülerinden oluşmakta. İstanbul gözlemlerinin güzelliğini, okuyunca daha iyi anlıyorsunuz. Bir yerde de Aydın Boysan büyüğümün tadını aldım. Semtleri aynı; Kocamustafapaşa. Boysan ve Sırdar aynı mahallenin yetiştirdikleri. Üslupları bile benzemekte. Tek farklılıkları, yaşları.
...
Gökhan Telkenar, medyanın önemli hastalığı "DİKSİYON"u kitaplaştırdı. Dilimizdeki ünlü ve ünsüzlerin uyumunu anlatıyor. Vurgulamadaki doğruları ezberletiyor. Aykut Açkalmaz'ın "Zihin Haritaları", Hüseyin Movit'le önemli bir söyleşi ve Tony Buzan'ın öğretileri ara sıcak gibi. Diksiyon, muhabirden spikere her gazetecinin el kitabı.
