Yazmaya utanıyorum

Her tarafta cinsel taciz ve tecavüz olayları. Doğrusu bu iğrenç konuyu ele almaktan hicap duyuyorum. Ancak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu bile canlı yayında 58 yaşındaki öğretmenin 8 yaşındaki öğrencisine tacizinden söz etmek zorunda kalabiliyor. Bu eğitimli sapığa "iyi hal indirimi" uygulanmasına feryat ediyor. Geldiğimiz noktayı anlamak için sanırım bu örnek yeterli. Geçtiğimiz yıl bu tip vakaların adliyeye intikal edenlerinin sayısı 16 bin 388. Saklananlar, üstü örtülenler en az bir bu kadardır. Geçenlerde öğrendiğim bir olayı buraya almaktan sıkılıyorum. Babası, 14 yaşındaki oğluna "Geç arabanın arkasına" diyor. Daha fazlasına yazacak gücüm yok.

Milattan Önce 1200'den beri bu tip ahlaksızlıkların kayıtlarının tutulduğunu biliyoruz. Hatta Roma İmparatoru Caligula'nın kız kardeşinden çocuk peydahlaması en rezil örneklerden biri. Hani, şimdi birileri kızacak olsa da, Osmanlı'da da bir takım sapkınlıklar vardı. Şehzadelere, cariye yerine -çocuk doğuruyorlar diye- birtakım erkek uşakların verilmesi gibi. İçoğlanları ve zülüflülerin bir kısmını sakıncalı listeye ekleyebiliriz. O zamanlarda da böylesi olaylar geçiştirilirdi. Bugünlerde de aynı bakışlarla bakıp duruyoruz.

Karaman'daki Ensar yurdunda meydana gelen tacizlerle gözlerin açıldığına inanıyorum. Bir kısım uzman geçinenlerin bunlara karşı önerilerine bakın:

* Çizgi filmlerle eğitelim.

* Anaokulu ve rehber öğretmenleri özel eğitmeli.

* Sapıklar, -sanki alınlarında damga var- çocuklara yakın mesleklerden men edilmeli...

Daha neler, neler. Hani güleriz ağlanacak halimize. Yahu herif kediye tecavüz ediyor!

Kişisel kanaatimi dile getireceğim. Türk Ceza Kanunu'nda -hadım edilme dışında- yeterli müeyyide mevcut. Eksik olan "iyi hal indirimleri"nin kaldırılıp atılması. Aslında burada da görev yargı mensuplarına düşüyor...

***

Spor anlatımında 56 yıl

Bu haftaki Orhan Ayhan'la pek çoğumuza nostalji yaptırdı. Daha gençlerimize ise bilgilendirme turu attırdı. Ekrana gelen fotoğraf ve görüntülerin değerine paha biçilebileceğini sanmıyorum. Bazı ünlü müzayede kuruluşlarının açık arttırmalarına sunulsa spor müzeleri kapışacaktır.

Madrid fatihi kaleci Varol Ürkmez'in öyle bir fotoğrafı gösterildi ki, çamurdan heykel. Vefa Stadı'nda çekilmiş resimdeki kramponlar için "bu nedir?" diye sorsanız bilen çıkmaz. Hatta bunlardan birkaçını Selçuk Yöntem'in sunduğu Milyonluk Resim'e malzeme yapmak mümkün.

Orhan Ayhan'ın o kısacık süreye sığdırdığı anılarını günümüze uyarlayışı ustalık işiydi. Önce Beşiktaş'a geçmiş olsun deyip, ardından Galatasaray'ın yıllar önce Bayern Münih'ten aldığı ağır yenilgiyi hatırlattı.

Beşiktaş-İnönü Stadı'ndaki ilk gece maçı ve ışıklandırılmasının üstünden uzun yıllar geçti. Plonlardan düşüp ölen "kaçak seyirci"den bahsederken adımdan söz edilmesiyle gurur ve hüznü aynı anda yaşadım.

Gerçek büyük başkan

Eskişehir'den yapılan ilk radyo naklen yayınında Ayhan'ın hemen arkasında yeni kaybettiğimiz Cemal Alkan'ı fark edince başka hislerle doldum. Ünlü metal çerçeveli gözlükleriyle "gencecik bir Cemal". Ordu Millî Futbol Takımı'nın dünya şampiyonluğunu elde ettiği naklen yayınları bunlara ekleyebiliriz.

Daha sonra Beden Terbiyesi Genel Müdürü olacak Albay İsmail Hakkı Güngör'ün basın mensupları için özel askeri uçak kaldırışının öyküsü.

Türkiye liglerinin kurucusu futbolumuzdaki tüm çağdaşlaşma hareketini sağlayan Orhan Şeref Apak'ın Tunus'ta çekilmiş fesli fotoğrafı. 1967 yılına ait bu karede öbür fesli Orhan Ayhan.

Galatasaray'ın Şampiyon Kulüpler kupası'nda Milan'la yaptığı maçlar. Bunları anlatan Halit Kıvanç-Orhan Ayhan ikilisi.

Sonradan üstüne Ali Sami Yen Stadı yapılacak arsayı para toplayıp satın alan G. Saray Lisesi öğrencilerinin dayanışması. Açılış günü, başlama düdüğü öncesi meydana gelen üzücü kaza. Sosis ocağında başlayan yangın ve paniğin hastanelik ettiği 84 kişi. Bunların bir kısmı maalesef sakat kaldı. Golsüz biten oyunu izleyenlerden biri de bendim.

Nereden, nereye

Şimdilerde statlarda verilen konserlerin öncüsü de Orhan Ayhan. Yanlış anlaşılmasın 30 metrelik kabloya bağlı mikrofonla çizgi kenarındaki maç anlatımları. Bir yerde şarkıcılara ilham kaynağı oldu. En gırgır tarafı oyunun durduğu anlarda sahaya girip, futbolcularla röportaj yapmasıydı.

Daha hangi birini yazayım. Radyodan televizyona. Spor gazeteciliğinin duayeni Orhan Ayhan'a sağlıklı uzun ömür dileklerimi tekrarlıyorum. Onu pamuklara sarıp sahiplenmeliyiz. Ufukta yerini alabilecek kimse de görünmüyor. Sen çok yaşa Orhan Ağabey.

***

Kâhin yorumcu

Atlanta-B. Dortmund maçını TRT Spor yayınladı. Herkes Alman ekibinin tur atlamasından ümitsizdi. Bir kişinin tahmini doğru çıktı; Ömer Üründül. Yüz Yüze Futbol'da söylediklerini İtalya'daki maç öncesi tekrarladı. Aynen çıktı. Atlanta elendi.

Beşiktaş-B. Münih maçı öncesi de "kuralar çekilirken üç ekibi istemedim. Barcelona, Real Madrid ve Bayern" şeklindeki konuşmasıyla acı gerçeği ön görmüştü. Sizi bilmem ama Ömer Üründül için "Futbolun Kâhini" diyebiliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları