Yaşlılar ölmeli mi?

"95'lik nineye çalışabilir raporu" haberini görünce şaşırdım. Olay İstanbul'da. Kalbine pil takılı ve bir kolu alçıda Fatma Arabacı'nın "Evde bakım maaşı" reddediliyor. Rapor basketbol skoru gibi; "46-54." Özetle 9 kişilik sağlık heyeti başvuruyu reddediyor. Beykoz Devlet Hastanesi'nin kararına itiraz için sil baştan yapılması şart.

Bu tip uygulamalarda biraz daha hoş görülü davranılması gerekmez miydi? Sonra kadının Çanakkale'de yaşayan oğluna sinirlendim. Onun da genç olmadığını anladım. Yıllar önce çevrilen bir Hollywood filmini hatırladım; "Onuncu Kurban". Seyretmeyenler için özetleyeyim: Dünya öyle bir hale gelmiştir ki, ebeveynler belli yaştan sonra imha edilmekte. Çocukların babalarını kurtarmak için verdikleri mücadele gerilim cinsindendi. Şimdilerde "emeklilik yaşını uzatma çabaları ve 95 yaşına gelmişleri bile çalıştırma gayretleri" düşündürücü değil mi? Galiba en iyisi zamanında bu dünyaya veda etmek. Kimseye daha fazla yük çektirmeden. Namerde muhtaç olmadan! Hangi bakan alınırsa alınsın!

***

Bir aya kadar tamamdır

18 maddelik anayasa değişikliği görüşmeleri devam ediyor. İşin TBMM tarafı korkulandan daha sakin. 1946 seçimlerindeki "Açık oy-gizli tasnif"in değişik uyarlamasını izliyoruz. Ak Parti'nin sergilediği "açık oy-açık tasnif", CHP'den ise birkaç "Hakem uyuma!.." bağırtısından başka ses çıkmıyor. Anlaşılan AKP ve MHP'den oluşan "kutsal ittifak" bu işi bir aya kalmadan bitirecek.

Ankara'nın nabzını iyi tutanlara göre, iktidar partisinin kurmayları ilk günün firelerini fark edince kemerleri sıkmaya başladı. Evet'lerdeki yükseliş bunun ürünü. Şimdilik tehlike önlendi! Kardeşi FETÖ'cülükten tutuklanan Erzurum Milletvekilinin kabin dışında -göstere göstere- oy kullanması en çarpıcı örnek. HDP ise bildiğiniz gibi havlu attı. Ağır topları cezaevinde. Birkaçı da yurt dışına kaçtı. Muhalefetin, eski deyimle "ateşin hatipleri" dışında sesi soluğu kesildi. Hakkını yemeyelim "kendi ipini kendi çeken" Başbakan Yıldırım'ın yumuşak tavrı da olumlu etken. Hani şu Erzincan'ın Refahiye İlçesi Kayı Köyü'nden çıkma "Topal Dursun'un oğlu". Hiçbir şey yapmasa bile mütevazı tavırları sempati toplamakta.

Ekran tarafı

Televizyonlardaki tartışmacılar ise hırçınlıkta zirve yapmakta. Kanal ayırımı yapmadan birkaç örnek vermek istiyorum. Yakın zamana kadar Prof. Ergün Yıldırım ve benzeri akademisyen kartvizitli "partili" vardı. Şimdilerde yeni amigolar türedi. SETA, maşallah bunların toplanma merkezi. Yrd. Doç. Dr. Selman Öğüt tribün yöneticisi gibi. Hemen yanındaki Süleyman Özışık "Cumhurbaşkanına hakaret eden alçaklar var" diyecek kadar gözü kara. Hem de bu lafı Av. Celal Ülgen'in sözünü keserek kullanması şık değildi. Alınması gereken Ülgen yutkunup sustu. Bir de "değişiklik karşıtı" doçent var; Yunus Emre. Ağzı iyi laf ediyor. Ancak hiç susmuyor. 4 saatlik tartışmanın tamamında konuşturulsa bile tatmin olmayacak. Sonunda, onunla aynı kafadaki Şirin Payzın'ı bile çıldırttı. Payzın'ın da seçilme yaşının 25 olduğunu bilmediği ortaya çıktı. Konuşmacılar koro halinde "21 değil" diye bağırınca öğrendi. Katılımcılar arasında birkaç kişi benim kafamdaydı. Nevzat Çiçek "Türkiye'de geleceği belirleyecek iki unsur ekonomi ve işsizliktir" dedi. Gerçekten sonu veya devamı bu ikiliden geçmekte.

CHP'nin mevcut kadrosunun ürettiği hiçbir şey yok. 1789 Fransa'sının "İnsan Hakları Bildirgesi"ni okuyup duruyorlar. Papağan gibi tekrarlıyorlar. Bu partinin vitrinini yenilemesi şart. Öncelik grup başkanvekillerine verilmeli. Sonra sıranın kime geleceğini tahmin edebilirsiniz.

***

Yarışmalar çakıştı

O Ses Türkiye, matemler ve hava muhalefeti yüzünden devamlı sarkmakta. Sonunda yeni rakibi "Ben Söylerim"le aynı saatte yayınlandı. TV-8'deki yarışmada Karslı Aşık Kul Erdal'ın yıldızı parladı. Doğaçlaması en çok alkışı topladı. Hülya Avşar'lı jüri de işi iyi götürmekte. Türk Halk Müziği'ne ağırlık verilmesine sevinenlerdenim.

Fox Tv'deki Ben Söylerim, bu defa daha derli topluydu. Çağla Şıkel, çağla rengi elbisesiyle 36'ncı yaşını kutladı. Görüntüsü dulluğun yaradığının ispatıydı. Serdar Ortaç sıkıntılı duruyor. Kibariye her zamanki gibi. Yine de izleniyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları