Yaşa Türkiye!

İslâm ülkeleri bir ortak karara imza atmayı becerdiler! Vay be!!!..

İslâm İşbirliği Teşkilâtı'nın (İİT) dönem başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başşehri ilân etmesi kararına karşı Türkiye adına net tavrını ortaya koydu ve "Kudüs kırmızı çizgimizdir!" dedi, İİT'nin 56 üyesini toplantıya çağırdı. 48 ülkenin temsilcisi geldi. Gelenlerin 21'i devlet başkanıydı.

Suudî Arabistan hiç gelmez diye düşündük ama, en azından bir temsilci gönderdi, Suudî kral da, "Kudüs Filistinlilerin başşehri kabul edilir." mealinde konuştu/konuşmak zorunda kaldı. Katılmayan ülkelerin birkaçı Afrika'da; adını çoğumuz duymamışızdır. Katılmadıklarından değil; meselenin önemini kavrayamadıklarındandır belki...

(Zamanında, Riyad'da karşılaştığım Afrikalılar, memleketlerini söylediklerinde şaşırırdım. Hiç duymadığımız ülke adları idi. Ebubekir adında Nijeryalı tertemiz bir arkadaş vardı. "Afrika'da kaç ülke var?" soruma, "56 ülke var." cevabını verince şaşırmıştım. Haritaya bakın, "20-30 ülke var." dersiniz!)

O kadar fire olacak... İslâm ülkelerinden bahsediyoruz. Uyumsuzlardan, birbirini kollayanlardan, diktatörlerden, yarını düşünmeyenlerden, ABD'nin, İsrail'in nihaî hedeflerini hesap edemeyenlerden, halkını ezenlerden bahsediyoruz!...

İİT Olağanüstü Zirvesi'nin sonuç bildirisinde, "Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz. Dünyayı Doğu Kudüs'ü Filistin Devleti'nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz." denildi.

Bildiride, Filistin'in başşehri "Kudüs" değil; "Doğu Kudüs" olduğu açıklanıyor. Gerçi Birleşmiş Milletler'in geçmişteki bir kararı esas alınıyor, İsrail'in BM kararını hiçe saydığı hatırlatılıyor ama, burada, yeni bir vaziyetle karşı karşıyayız. ABD-İsrail'in ne yapmak istediği ortada: Yahudi kutsalında, hedef ne ise oraya ulaşmak... Müslümanların hassasiyeti dikkate alınmıyor. ABD-İsrail, neden "Batı Kudüs" demiyor da sadece "Kudüs" diyor? Müslümanlar da bütünü için başşehir demeleri gerekmez mi?

Filistin Devleti'nin başşehrinin Doğu Kudüs kabul edilmesinden sonra ne olacak? ABD-İsrail, el altından, Müslüman ülkeleri ifsat etmeyeceği, kanına girmeyeceği ne malûm?

Birliği devam ettirmenin tedbiri nedir?

Bakın Suudî Arabistan ve İran dolaydan savaş hâlindeler. Yemen'de vuruşuyorlar. Suudîler İran'a karşı İsrail'i tercih eder hâldeler. Üstelik, İran, Irak'ı ve Suriye'yi perde arkasından yönetiyor. Bir kolları da Lübnan'da.

Taassup bizi çıkmaza sürükler. ABD-İsrail'in nereye varmak istediğini hesap edenler, birbirleriyle uğraşmanın nasıl tehlikeli sonuçlar doğuracağını herhâlde bilirler.

Filistinliler artık fevri hareket etmemelidirler. Demokratik gösteriler, hatta sapan kullanmalar tamam da, füze fırlatmak ne oluyor?!

Artık İslâm ülkeleri, geçmişe bakarak daha uyanıklar. Kimse İstanbul'daki toplantıdan bir netice çıkacağına ihtimal vermiyordu. "Kellim kellim lâ yenfâ" ("konuş konuş fayda yok.") demeye getiriyorlardı.

Bu defa ortak bir karara varıldı; ABD-İsrail'in oyununa gelinmedi.

15 Kasım 1988'de kuruluşunu ilân eden Filistin, en az 130 ülke tarafından tanınıyor. Birleşmiş Milletler'in de -şimdilik- "gözlemci" üyesi... Tam üyelik için bütün kapılar zorlanmalı.

Yazarın Diğer Yazıları