"Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz"
Bu yazıyı yıllar önce kaleme almıştım. Safa Kılıçlıoğlu'nun sahibi olduğu ve Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığım siyasi dergi Meydan'da yayınlamıştık. Tam 44 yıl sonra özetleyerek de olsa tekrarlamak istedim...
28 Ekim 1923 gecesi M. Kemal kararlıydı. Lozan Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte önder kadroda bir kopukluk oluştu. Hele Başbakan Rauf Bey'in -Orbay- çekilmesi iyice moralleri bozdu.
Kabine istifa etmişti. Yenisi kurulamıyordu. Bir Başbakan da bulunamıyordu. Gazi Mustafa Kemal bu durum karşısında rahatsızdı. Uzun düşüncelerden sonra bu işi nasıl sonlandıracağını kararlaştırdı. 27 Ekim'de istifa eden kabinenin yerine İstanbul'u mesken seçenlerin aday belirleme baskılarıyla karşı karşıya kalmıştı. Bu işleri grup çalışmalarına bıraktı. 28 Ekim'de nabız yoklamalarına başladı. O gece Çankaya'da bir toplantı düzenledi. Davet ettikleri arasında İsmet Paşa, Millî Savunma Bakanı Kâzım, eski kolordu kumandanlarından Sinop Mebusu Kemalettin Sami ve Millî Mücadelede Kocaeli Grubu'nu yöneten Halit Paşa bulunuyordu. Gazi, Rize Mebusu Ekrem ve Afyon Mebusu Ruşen Eşref Beyleri de yemeğe alakoydu. İşte bu yemekte arkadaşlarına:
"Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." dedi. Bu toplantı bittikten sonra Gazi sadece İsmet Paşa'yı alıkoydu. Birlikte masanın başına geçtiler. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun bazı maddelerini değiştiren bir tasarı hazırladılar.
29 Ekim günü grup öğleden önce toplandı. Yine kabine konusuna girildi. Recep Bey -Peker- kabinenin kuruluşunun değiştirilmesi gereğinde ısrar etti. Yine fikir çatışması başladı. Sonunda Gazi'nin olaya el koyması istendi. Paşa Meclis'e geldi. Hazır ve kararlıydı. Gruba beyanı oldukça kısa oldu.
"Efendiler, vekiller heyetinin tespitinde fikir karmaşası hasıl olduğu görüldü. Bana bir saat izin verin size çözüm yolunu arz edeceğim." Teklif onaylandı. O bir saat içinde Meclis'teki odasına lüzum gördüğü kişileri çağırdı. Onlara sırrını açıkladı. Sonra Fethi Bey'e -Okyar- yeni rejimin Cumhuriyet olacağını bildirdi. Hararetli tartışmalar başladı. Gazi'nin teklifine yani Cumhuriyet ilanına kimse cephe almadı. Bazı genel sözlerle geciktirme veya savsaklama konuşmaları da azdı. Hatiplerin tamamına yakını Cumhuriyet'i savundular.
Meclis'te başına buyruk davranışlarıyla zaman zaman Gazi'yi de sinirlendiren genç milletvekilleri herkesi şaşırttı. Cumhuriyet'in en ateşli savunucuları oldular.
Teşkilatı Esasiye encümeninden de itiraz gelmedi. Zaten bu komisyonun başında Yunus Nadi vardı ve elbette ki bir Cumhuriyetçiydi. Onun tasarıyı savunan konuşmaları alkışlarla destek buldu.
En ilginç bölüm
Nihayet Meclis'in sarıklı ve atılgan mebuslarından Antalya Milletvekili Rasih Kaplan Hoca söz aldı. Hocanın ağır, dokunaklı ve tesirli bir ses tonu vardı. Açık ve kesin konuştu, sözlerini; "Din bakımından da en muvafık hükûmet şekli Cumhuriyet'tir" diye bağırdı ve haykırdı:
-Yaşasın Cumhuriyet...
Meclis birden dalgalandı. Herkes ayakta ve bütün milletvekilleri haykırmaya başladılar:
-Yaşasın Cumhuriyet!
Heyecan Meclis'i gittikçe sarmıştı. daha sonra söz alanlar konuşmalarını hep "Yaşasın Cumhuriyet" diye bitiriyorlardı. Bu sözler her defasında Meclis'i coşturuyordu.
Gazi kürsüde
Mustafa Kemal salonda oturduğu sırada, sakin ve endişesizdi. Zaten Meclis'e yavaş ve emin adımlarla girmişti. Kürsüye de rahat adımlarla çıktı. Görüyordu ki dava, artık kazanılmıştı.
Tartışmalar sona eriyordu. İşin en hoş tarifini eski bir Osmanlı, eski bir müderris ve Osmanlı Devleti'nde de bakanlık ve ayan üyeliği yapmış olan Abdurrahman Şeref Bey yaptı. Zaten Meclis'in de en yaşlı ve en saygı gören adamıydı:
"Hâkimiyeti Millîye, kayıtsız şartsız milletindir... Kime sorarsanız sorun, bu Cumhuriyet demektir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş... Varsın gelmesin." Tasarı ezici çoğunlukla kabul edildi. "Yaşasın Cumhuriyet" avazeleri bu defa daha gür çıkmaya başladı. Eski Meclis'in mütevazı salonu yıkılıyordu. Türkiye artık bir Cumhuriyet olmuştu.
Şimdi, kabul edilen tasarıya göre yapılacak bir şey daha kalıyordu; Türkiye Cumhuriyeti'ne bir Cumhurbaşkanı seçmek. 15 dakika sonra sonuçlar belli olmuştu; 159 kişi oylamaya katılmış ve 158 oyla Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Reisicumhurluğuna seçilmişti. Çekimser kalan tek oyu kendisi kullanmıştı. Bu defa da Meclis "Yaşasın Gazi! Yaşasın Mustafa Kemal Paşa" sesleriyle uzun uzun çınladı.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK