"Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz" (29 Ekim 2016)
Lozan Antlaşması'nın imzalanmayla birlikte, Ankara'daki lider kadroda inanması güç moral bozukluğu belirdi. Durum, Başbakan Rauf Orbay'ın istifasıyla düzelecek gibi görünmüyordu. Mustafa Kemal'e daha yakın olabilme mücadelesi veriliyordu. Hatta Ali Fuat Paşa -Cebesoy-, Gazi'ye "Şimdi senin Apotr'ların -apotres, havari, yaren- kimler? Bunları öğrenebilir miyiz?" sorusunu yöneltebildi. Atatürk her şeyi ifade eden şu cevabı verdi:
"Öncelikle bu sorudan bir şey anlamadım. Kaldı ki benim apotrlarım yok. Memlekete ve millete kimler liyakatla hizmet gösterirse apotrlarım onlardır".
Beklenti ve endişelere yol açan ismin İsmet Paşa olduğu çok netti. Lozan onu ön plana çıkarmıştı. Aslında İnönü'ye karşı başlatılan kampanya hızlanmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın bazı komutanları tedirgindi. Bu işin içinde yer aldılar. Ankara'daki bunalım artarken, İsmet Paşa karşıtları nedense hep İstanbul'da buluşuyorlardı.
Kaymalar
Erzurum'dan milletvekili seçilen Kâzım Karabekir istifa etti. Ordu ile ilgileneceğini öne sürüp İstanbul'daki 1. Ordu'yu tercih etti. Ali Fuat Cebesoy aynı mazeretle Konya'daki Ordu Müfettişliği'ne gitti. Refet Bele Paşa zaten İstanbul'daydı. Dr. Adnan ve eşi Halide Edip Adıvar da buradaydılar. Bütün bu isimlerin toplantı, temas ve demeçleri basında rahatlıkla yer buluyordu. Ankara'da Rauf Orbay'ın Halk Fırkası -CHP- tarafından Meclis İkinci Başkanlığı'na aday gösterilmesi Çankaya'nın dikkatini çekti. Bu arada İstanbul medyası ise yeni Başbakan ve bakanlar kurulunu hep Ankara dışındakilerden gösteriyordu. Atatürk bu duruma iyice sinirlenmeye başladı. Düşünün gazetelerin 28 Ekim 1923 tarihli sayılarında dahi bu kurgular yer almıştı. Vaziyeti anlayan Gazi hazırlıklarını hızlandırdı. Mustafa Kemal son safhayı şöyle anlatır:
"Meclis'i aldatmaya çalışan muhteris hizip, şu veya bu şekilde bir hükümet kurmayı başarabilirdi. Bu durumda bile hükümetin idare tarzını bir süre için izleme kararı alıp, yardım etme kanaatine vardım. Ancak bu hükümet hedeflerimizden sapma gösterirse, Meclis'i aydınlatma yolunu seçecektim. İşte o zaman bizzat müdahale edecektim. Yani asıl düşüncemi, Cumhuriyet ilanını vaz etmek suretiyle işi kökünden halledebileceğimi belirtecektim".
Bunalım hızlanınca
Muhalefet hareketi büyümeyi sürdürdü. Mustafa Kemal birtakım hesaplar üstünde çalışmasının vakit kaybı olduğunu anladı. Kabine 27 Ekim'de istifa etti. Yeni liste Ali Fuat Cebesoy başkanlığında hazırlanmaya başlandı. Dışişleri Bakanlığı'na İsmet Paşa'nın yerine Yusuf Kemal Bey teklif edildi. Bu da işe yaramadı. Atatürk kafasındakini gerçekleştirmek için 28 Ekim'de bile geç saatlere kadar çalıştı. O gece Çankaya'da İsmet Paşa, Kâzım Karabekir, eski kolordu komutanlarından Sinop Milletvekili Kemalettin Sami, Milli Mücadelede Kocaeli Grup Komutanı olan Halit Paşa bulunuyordu. Gazi, ayrıca Rize Milletvekili Ekrem ve Afyon Milletvekili Ruşen Eşref'i çağırmıştı. İşte bu yemekte arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz" dedi. Konuklar erken gitti. Sadece İsmet Paşa'yı alıkoydu. Hemen masanın başına geçtiler. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye -Anayasa- Kanunu'nun bazı maddelerini değiştiren tasarıyı hazırladılar. 29 Ekim geldiğinde parti grubu saat 10.00'da toplandı. Recep Peker, kabinenin kuruluş sisteminin değiştirilmesini önerdi. İşte o zaman Kemalettin Sami Paşa Gazi'nin çağrılmasını talep etti. Atatürk Meclis'e geldiğinde hazır ve kararlıydı. Bir saat süre istedi ve "Bulacağım çözümü sizinle paylaşacağım" dedi. Bu süre zarfında Meclis'teki odasına geçip gerekli gördüğü kişileri çağırdı. Onlara sırrını açıkladı. Mustafa Kemal önce Teşkilat-ı Esasiye'yi değiştirtti. Şaşırtıcı olan gelişme genç milletvekillerinde oldu. Her şeye itiraz edenler bir anda Cumhuriyet savunucusu kesildiler. Oylama öncesi en etkili konuşmayı ise sarıklı milletvekillerinden Rasih Kaplan Hoca yaptı; "Din bakımından da muvafık hükümet şekli Cumhuriyet'tir". Sonunda haykırdı:
"Yaşasın cumhuriyet".
Oy birliğiyle
Diğer konuşmacılar da yeni yönetim şeklini savundu. Sonuçta tasarı ezici çoğunlukla kabul edildi. Oylamaya katılan 159 kişinin 158'inin "evet" oyuyla Gazi Mustafa Kemal "Türkiye Cumhuriyeti'nin Reisicumhurluğuna seçildi". Çekimser kalan tek oy Atatürk'ün kendi oyu idi. Gazi, "Yaşasın Mustafa Kemal Paşa" tezahüratı altında kürsüye çıktı. Arkadaşlarına kısa, açık ve özlü bir konuşmayla teşekkür etti.
ÖZEL NOT:
* Bu yazıyı merhum bakanlardan ve gazeteci Cihat Baban'dan dinlediklerimden derledim. Günü geldi ve tam 93. yıldönümünde Cumhuriyetin ilanını onun ağzından aktardım. Nice yıllara... B.A.