Yanlış karar CHP’yi yıpratıyor...
Mahalli seçimlere kadar, hiçbir CHP’li, ben dahil CHP’yi eleştirecek bir yazı yazmadı. Tersine herkes CHP misyonunun gerekli olduğunu vurguladı.
CHP Türkiye’ye demokrasiyi getiren partidir. 1946’da demokrasiye geçiş olmasaydı, belki de zorla demokrasi gelirdi. Ancak CHP demokrasiye zamanında geçti ve şimdi de bu misyonunu korumak için önce parti içinde demokrasi açılımı yapmak ve demokrasiyi geliştirmek zorundadır. Özeleştiri yapmak ta, bu demokrasinin bir parçasıdır. AKP’den bir farkı da budur.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda çok isim dolaştırdı. Bir ara siyasi olmasın dedi. Sonunda il başkanlarına üç aday belirlemelerini söyledi. Öne çıkanlardan birisi olan Yılmaz Büyükerşen de “Kimin aday olacağını belirlemeden önce, nasıl bir cumhurbaşkanı lazım? Türkiye’nin cumhurbaşkanı nasıl olmalı? Bu tartışmalar Türkiye’ye daha iyi gelirdi” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun tavrını nasıl yorumlamak gerekir?
CHP, cumhurbaşkanını tek başına seçecek oy potansiyeline sahip değil. O zaman MHP ile bir ortak çözüm aramak zorundadır. Veya en azından MHP’nin de kabul edebileceği bir aday önermek gerekir.
Zira cumhurbaşkanlığında atılacak en büyük adım, otokrasiye gidişi engellemektir. Bunun için de tüm muhalafetin işbirliği yapması gerekir. MHP’nin temkinli davranmasına rağmen, Kılıçdaroğlu’nun il başkanlarından aday ismi istemesi, bu işbirliğinin yolunu kapatmak olarak yorumlanabilir. Ayrıca bu karar, bundan sonra veya adaylık konusunda muhalefet partileri ile bir anlaşma olursa, anlaşma aşamasında CHP’ye olan güveni azaltır.
Sayın Kılıçdaroğlu işbirliği yolunu acemiliğinden mi, yoksa bilerek mi kapatıyor? Bu sorun parti içinde tartışmaya açılmalıdır.
Acemiliğinden kapatıyor ise, “Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan oldu ve fakat lider olamadı ve gerçekten bu işi yürütemedi” demektir.
Bilerek yapıyorsa, neden yaptığını açıklaması ve kamu oyunu ikna etmesi gerekirdi. Aksi halde partiyi yıpratacak sorunlar ve söylentilerin önlenmesi mümkün değildir. Zira ortaya çıkan sorular, aynı zamanda CHP tabanının moralini bozacak ve ülkenin geleceğini zora sokacak sorulardır? Benim inanmadığım ve fakat partiye zarar verebilecek tartışmalar ve söylentiler şöyledir:
CHP’nin aday belirleyerek, diğer partilerle işbirliğini reddetmesi Tayyip Erdoğan’a yaramaz mı?
Sayın Kılıçdaroğlu, CHP’nin 4. Genel Başkanı, partinin yeniden kuruluşunda ön ayak olmuş, 28 yıl milletvekilliği ve bakanlık yapmış, dış politikada başarılı ve saygın bir isim olan, çağdaş Türkiye değerlerini benimsemiş, Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korunmasına hizmet etmiş, misyonu olan Deniz Baykal’ın yolunu mu kesiyor? Bu yolla Deniz Baykal’a yapılan komploya gizli destek mi veriyor? Bu komployu yapanların parti içinde olduğu veya partiye yakın dost-akraba bazı gazetecilerin de olduğu şeklindeki söylentiler inşallah doğru değildir.
CHP, AKP’nin açılım politikasına ve Ermeni politikasına gizli destek mi veriyor... Söz gelimi, MYK kararı olmadığı halde Faruk Loğoğlu, “Taziye kutsal bir kavram, bundan gocunmamak lazım, bu açıklama için niye bu kadar geç kalındı” dedi. Gerçekte ise Erdoğan’ın taziye adı altında yayınladığı, soykırım tartışmasında Türkiye’nin yoluna taş koymuştur. Türkiye’nin milli tezini zayıflatmıştır.