Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Yangına körükle gitmek!

Türkiye sanki bilinçli ellerce, olabilecek en kaotik, en kanlı tezgahın içine sürükleniyor.

"Yeni KHK ile devletimiz, millete, devlete ayaklananı gebertme hakkını verdi... Allah razı olsun, devletimiz daim olsun. Şimdi g.tü yiyeni sokağa alalım."

Sosyal medyada dile getirilen bu ifade her şeyin özeti! AKP'nin "terörle mücadele edecek sivillere dokunulmazlık" getiren KHK'sı, toplumda işte böyle algılandı!

ODA TV, sosyal medyada dönen çok sayıdaki benzer yoruma sitesinde yer verdi.

AKP yöneticileri istedikleri kadar "Ama biz bunu kastetmedik, 15 Temmuz ile ilgili..." diye boşuna dil dökmesin. Eli palalı, sopalı, silahlı milisler gereken mesajı almışlar!

Kaldı ki; KHK'da "terör eylemleri ve 'bunların devamı' niteliğinde eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilere" dokunulmazlıktan söz ediliyor.

"devamı niteliğinde eylemler" deniliyor, yani 15 Temmuz ile sınırlı değil...

Peki eylemin "terörist eylem" olup olmadığına kim karar verecek?

- İdare, yani hükümet karar verecek.

AKP, demokratik eylemleri dahi "terörle" ilişkilendiren, terör ve terörist yakıştırmasını son derece keyfi kullanan insanların hükümeti...

Gezi eylemlerinden, Adalet Yürüyüşü'ne, hatta referandumda yaşanan oylama sürecine kadar muhalif her türlü düşünce ve hareketi "terörist" ilan etmek gibi bir zihniyete sahipler...

Yarın olabilecek herhangi bir toplumsal gösteride, AKP milisleri göstericilerden birini yaralar ya da öldürürse bunun hesabını kim verecek?

***

Bakın, bu köşede darbe girişiminden 1 gün sonra kaleme aldığım yazıda, o gece eli palalı, silahlı tiplerin hiçbir şeyden haberi olmayan günahsız Mehmetçik'e saldırması, teslim olan erlere meydan dayağı atmasına, kaydını internetten yayınlamasına dikkat çekerek; Türkiye'de adeta bir iç savaş provası yaşandı demiş ve şöyle devam etmiştim;

"Planlanan bir iç savaşın öncesinde toplumun algısı böyle dönüştürüldü... İç savaş yorumumu abartılı mı buldunuz?! Daha dökülen kanlar kurumadan Saray'ın danışmanı Şeref Malkoç 'halkı darbelere karşı silahlandıracağız' demedi mi? Hangi halkı?!..."

İşte KHK'nın yarattığı sonuç; bu süreçte silahlandırılan "halkı" olası bir eylemde silahlarını kullanmaya özendirmektir!

Elbette Türkiye'yi yönetmekle sorumlu insanların; böyle bir sonucu amaçladığını düşünmek istemeyiz. O halde bu Kanun Hükmünde Kararname mutlaka iptal edilmelidir.

İç savaş; FETÖ'nün ve arkasındaki güçlerin Türkiye için özenle biçtiği kanlı bir elbisedir... Bu elbiseyi yırtıp atmak için içeride her zamankinden daha çok kaynaşmaya, birbirini anlamaya, tahammül etmeye ihtiyacımız var.

Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, demokrasi; iç barışa gidecek en kestirme yoldur...

***

OHAL iç barışı tehdit ediyor...

Yaşadığımız günlerde hiç bir somut/geçerli nedene dayanmayan OHAL, iç barışın önündeki en büyük engellerden biri...

3 ay için çıkarılan OHAL, 18 aydır uzatılarak devam ediyor...

Anayasayı, Anayasa Mahkemesi'ni, Meclis denetimini, tartışmayı, uzlaşmayı, bilgilendirmeyi, özetle demokrasinin tüm kazanımlarını çöpe atan bir iktidar var.

Olağanüstü hali "olağan" hale getirmek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biri...

Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal çarpıcı şekilde özetlemiş:

"Deneme, yamulma, yamultma yöntemi ile Kanun Hükmünde Kralname devleti" demiş...

Türkiye bir çadır devleti olmadığına göre,

Türkiye zamanını aşan bilgelikle kurulduğuna göre,

Türkiye sokaklarında eli sopalı sözde din polislerinin dolaştığı Orta Çağ karanlığına ait bir devlet yerine, uygarlığı, çağdaşlığı hedefleyen bir hukuk devleti olduğuna göre,

Kanun Hükmünde Kralname devleti de olmayacaktır...

Yazarın Diğer Yazıları