'Yandaş'ın isyanı!
Bize kulak vermeyenler, "yandaşlar"a kulak versinler.
Bu kadar can gitmesine, insanlarımızın, "Ne olacak bunun sonu?!" endişesi taşımasına, PKK'nın palazlandığı/palazlandırıldığı "çözüm vetiresi"nde, daha açığı PKK ile halk arasındaki "mesafe"yi daraltma ve hatta te'lîf (uzlaştırma) için bir zamanlar, A. Öcalan'ın talebiyle kurulup Anadolu'ya salınan "Âkil Adamlar" grubunun başlarından Ahmet Taşgetiren, "FETÖ'cü" diye önüne gelenin tutuklanmasının ileride "sancı"ya yol açacağını, ince bir ayarla, ama net anlatıyor ve sonra: "İster Sayın Cumhurbaşkanı ister Hükümet, insanların kendi durumlarını dile getirecekleri bir 'Geri dönüş' kutusu açabilir. Bu, Hükümet'in 'Hatalı ihraçlar'ı azaltma hassasiyetine de uygun olur. Bu yapılırsa Hükümetin önünde, belki de FETÖ ile mücadelenin bir başka handikapını devre dışı bırakma imkânı açılacaktır." diyor.
Ahmet Bey, bir çarpıcı örnek de veriyor:
"Bir il müftüsü aradı beni. Kendisini çok eskilerden tanıyorum. Asla o yapı ile ilgisi yok. / Dedi ki: / -Şu anda bir boğuşma yaşanıyor. Bu arada kavganın sıcaklığı ile mesela kolumuzun kırıldığının farkında olamıyoruz. Kavga soğuduğunda kırık kolun acısı görülecektir. / Dedi ki: / -Bu süreç toplum tabanını darmadağın etmiş olmasın. / Dedi ki: / -Acı ama gerçek. Birbiriyle kavgalı imam ile müezzinden birisi diğerini 'FETÖcü' diye suçlayarak açığa aldırıyor."(A. Taşgetiren, "Yan etkilere dikkat", Star, 4 Eylül 2016).
Bu topraklarda yaşayan herkes bu devletin çatısı altındadır. Çatı akmamalı!
Ben de bir mektubu vereceğim. İsmi mahfuz. Mektup içindeki isimler açık yazılmış. Baş harflerini işaretledim:
"...29 Ağustos'ta TÜBİTAK'tan atılan birinin mektubunu vermiştiniz. Benim hikâyem de aynı. Ben de KOSGEB özel kaleminde 2011-2013 yıllarında çalıştım diye memurluktan atıldım.
24 yıldır Ankara'dayım. Kayseri Sarızlıyım. Kayseri'nin en soğuk, en uzak, en mahrum ilçesidir Sarız. Tek sermayemiz okumaktır. 2001'de A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdim. 2002'de KOSGEB uzmanlığını kazandım ve tam 14 sene çalıştım. Sadece ve sadece özel kalemde çalıştım diye, işten atıldım.
Beni özel kaleme alan, Başkan'ı yönlendiren o zamanki özel kalem müdürü M. A. idi. O zamanki personel daire başkanı Y. K. de atama yazımı yazdı. M. A. şimdi yeni başkanın da özel kalem müdürü ve daire başkanı oldu. Y. K. bir üst makama çıktı. Ben ise atıldım. Hayatım karartıldı.
2 oğlum var. 5,5 ve 1,5 yaşında. Ben onlar için iyi bir gelecek hazırlayacakken şimdi evde oturuyorum. Ne yapacağımı da bilmiyorum. Çocuklarım benim üzerimden cezalandırıldı, gelecekleriyle oynandı.
Hakkımda FETÖ'ye ilişkin bir şey bulsunlar ben kaderime razıyım. Ama tamamen kişisel çıkarlar, koltuk kavgaları, işyeri çekişmeleri, dedikoduyla, 'Bu özel kalemde çalıştı. Onların adamı' dediler beni yediler.
Ne yapacağım ben eşimle, çocuklarımla? İntihar edeyim dedim, çocuklarım gözümün önüne geliyor.
FETÖ ile bir bağım olsa gam yemeyeceğim ama sırf 'Onlarla çalıştı.' demek dine vicdana sığmaz..."
Ne yapsın insanlar... İntihar mı etsinler! Yandaşlar bile isyan noktasına geldiler. Kendinizi sorgulayın!