Yalçın Akdoğan’ın itirafını duydunuz mu?

Bitlis Valisi Orhan Öztürk, her yerin bir tanınmışlığının olduğunu söyleyip Diyarbakır’ı örnek verirken “Mesela Diyarbakır’ı ne ile tanırız? Karpuzu, kadayıfı ile tanırız. Ama Diyarbakır’ın algısı ne? Diyarbakır Belediyesi’nin BDP’li olması ile işte, Kürdistan’ın başkenti olması ile tanınıyor. Halbuki Diyarbakır’da 150 tane de Eshab-ı Kiram’ın mezarı var” diye bir konuşma yaptı!

Devletin valisi, böyle mi konuşur? Diyarbakır’da ne zaman Kürdistan kurulmuş? Yoksa valinin aklında Tayyip Erdoğan’ın “Diyarbakır Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde bölgenin yıldızı olacak” sözleri mi kalmış?

* * *

“Sürgündeki Kürt Parlamentosu”nda yer alanlardan DEP milletvekili Nizamettin Toğuç, mahkemenin verdiği “tutuklanmama güvencesi”nin ardından Türkiye’ye döndü ve Batman’da yaptığı konuşmada “Eğer bir kaç yıldır insanımız ölmüyorsa, Türkistan ve Kürdistan’a tabutlar gelmiyorsa güzel bir şeydir” diye bir ifade kullandı!

Kürdistan neresi? Türkistan neresi?

Bu garip konuşmalarla eş zamanlı olarak Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da Kandil’deki PKK’lıları muhatap alarak “Bakın bugün yine Kandil’den bir tanesi daha konuşmuş. Diyor ki, ’Biz, nisan, mayıs gibi kongre toplayacaktık, silah bırakmak için. Ama Hükümet, gereken adımları atmıyor, anayasayı da değiştiremedi, toplamıyoruz kongreyi.’Sen nisan, mayısta kongre toplayacaktın, bu arada nasıl anayasa değişecek. Meclis kapalı” gibi sözler sarf etti!

Bu sözlerden, Akdoğan’ın “Biz yapacağımızı yaptık, şimdi seçim var, Meclis kapalı. Sen kongreni topla, biz seçimlerde yeterli bir sonuç alırsak Anayasayı değiştireceğiz, biraz sabırlı olun” mesajı verdiği anlaşılmıyor mu?

Nitekim Akdoğan, anayasayı milletin değiştireceğine dikkati çekerek, “Milleti ikna etmek sadece AK Parti’nin vazifesi değil, gel kendin ikna et. Yani ben senin örgütsel hedeflerini gerçekleştirme memuru muyum?” değerlendirmesi yaptı.

Bu sözler ciddi bir itiraftır. İşte çözüm süreci budur; milleti, PKK’nın hedeflerine ikna etmek... “Kürdistan” lafları da hedefe giden yolda halkı bu kavrama alıştırmak için kullanılıyor.

* * *

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken Osman Baydemir de Tunceli’de “Özerk Doğu Karadeniz olacak, Özerk Orta Karadeniz olacak, Özerk Kürdistan olacak. Her bölgede bölgesel parlamento olacaktır. Belediye binamızın önünde ay yıldızlı Türk bayrağımızla sarı kırmızı yeşil bayrağımız dalgalansa ne olur” diye bir konuşma yapmıştı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri iken Butros Gali, Habitat toplantısı sırasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yanındayken, İstanbul’dan “İstanbul Federe Devleti” ve Türkiye’den “Türkiye Federal Cumhuriyeti” diye söz etmişti!

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Pearson bunun için Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan toprakların tek bir ekonomik bölge olması gerektiğini söylemişti!

Türkiye-Irak ortak Bakanlar Kurulu toplantısında aynı coğrafya, “Mezopotamya Ekonomik Bölgesi” ilan edilmiş ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Mezopotamya Havzası, bizim vizyonumuzdur” demişti. Oysa Mezopotamya Projesi’ni ilk olarak Abdullah Öcalan öne sürmüştü.

* * *

Tayyip Erdoğan, 2010 yılında da Mardin’de açılım politikalarını kastederek, “Ok yaydan fırladı ve inşallah hedefine ulaşacak” açıklaması yaparken CIA danışmanı Henri Barkey de aynı konuda “Pandora’nın kutusu açıldı, artık geri dönüş yok” demişti.

“Kürdistan” lafzı, Wilson prensipleri ve Sevr’de dayatılmıştır. Atatürk ve İnönü ise Türk Milleti’nin kendi kaderini tayin hakkını, Kürtlerle birlikte bir bütün olarak kullandığını, Lozan’da bütün dünyaya kabul ettirmiştir. AKP’nin Yeni Türkiye’si, işte bu bütünlüğü rafa kaldırmak, Sevr’i kabul etmek demektir. Bunu başarabilirlerse ardından sıra Büyük Ermenistan’a ve Pontus devletine gelecektir.

Yazarın Diğer Yazıları