Ve 25 Mart! Ne olacak?
“Korkmuyoruz!” diyor bir taraftan, bir taraftan Twitter’ı yasaklıyor... YouTube’u, Facebook’u yasaklayacağını da meydanlarda bağıra bağıra söylüyor.
Dikkat ettiniz mi? Tek kişilik konuşuyor. Yasama, yürütme ve yargıyı şahsında birleştirmiş. “Demokratik diktatörümüz” hayırlı kademli olsun. O korkmuyorsa, biz korkuyla yaşamaya alışmalıyız!
Her an kapınız çalınabilir ve “Neden ‘ayakkabı’ dedin? Arkasından “kutusu” mu gelecekti?” diye sorguya çekilebilirsiniz.
Hatta evinize hırsız girse, “Buyur kardeşim. Ne istiyorsan al. Yeter ki canımıza kastetme. Nasıl olsa ‘Hırsız var!...’ diye bağıramayacağız. Keşke camdan girmeyip kapıyı çalsaydın. Biz sana açardık. ‘Ortakların’ abdestli namazlı... İmsak girdi; abdestliysen, seccade vereyim namazını da kıl... Kılmayacak mısın? Buyur, yükünü al kapıdan çık.” diyeceksiniz.
Şu gerçeğin altını önce çizeyim: Kişilik haklarına saldırı olur, aslı olmayan şeyler yazılırsa, kişilik hakları korunmayacak mı?
Ortada bir mahkeme kararı varsa, yayın aynen devam mı edecek?
Allah korusun, kan çıkar... Kişi katil olur, intihara sürüklenir, el içinde dolaşamaz...
Mahkeme kararı önemli... O kişinin şahsında topladığı mahkemeyi demiyorum, kanunları uygulayan bir mahkemeden bahsediyorum, bu karar mutlaka yerine getirilmelidir. Onun için bütün ülkeler, internetin nimetlerinden istifade ederken, insan haklarını nasıl koruruz, diye kafa yormaları gerekir.
Toptan yasaklamayla mı kişi hakları korunur? Hayır, sadece söz konusu sayfayı kapatabilirsin. Bunu için zaten kanun çıkarılmadı mı?!
Türkiye’de Twitter’dan şikâyetler uzun zamandır vardı. Kişilik haklarının ihlâl edildiği söylenip duruyordu. Neden seçimlere 10 gün kala yasak getiriliyor? Maksat belli... “Haramzadeler”in ve “Başçalan”ın tapelerinin yayınlamalarının yaygınlaşmasının önüne geçmek... Yani hırsızlığı mümkün olduğu kadar örtebilmek.
“Demokratik diktatör” yasakladı da ne oldu? Cumhurbaşkanı, kendi bakanları bile yasağı delip yine Twitter’a girdiler.
Yasak ters tepti... Dikkatler hırsızlık, rüşvet, nüfuz ticareti üzerine çevrildi ve herkes yasakların suçu örtmek için getirildiği fikrinde birleşti.
Adam, aslında korktuğu için “Korkmuyoruz!” diye bağırıyor.
Bugün 25 Mart... Dedikleri gibi yeni tapeler, yeni görüntüler çıkarırlar mı? Başından beri herkesin düşündüğü gibi ben de düşündüm: Vurucu darbe sona bırakılmıştır. Bunu “Demokratik diktatör” de görüyor ve kalabalıkların karşısında, bey’atçılarına değil; asıl kendisine cesaret vermeye çalışıyor: “Ne çıkarırlarsa çıkarsınlar!” diyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Oran, 17 ve 18 Aralık 2013’te yani büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olduğu zamanda o kişinin telaşla paraları sıfırlama ameliyesindeki telefon kayıtlarını bir bir saniyesine kadar ortaya koymuştu. Elbette bunu birileri ona verdi. Acaba, sonra, “Başbakan 25 Mart’ta istifa edebilir!” demesinde kendisine kesin istifa edeceği bir haberi mi uçurdular, yoksa o da herkes gibi söylentiyi mi dile getiriyor?
Bugün 25 Mart... Bir şey çıkar mı? Çıksın veya çıkmasın ama 30 Mart Ak Parti’nin sandığa gömüldüğü tarih olmalıdır.