"Vatan-millet" ve kızarmış (!) patates!!!
Yüzlerce yıl öncesinden söz ediyorum; "vatan-millet aşkı" eskiden miydi acaba?..
Dünyanın henüz şekillendiği, sanayi devriminin "Avam Kamarası" ile "Lordlar" arasındaki uçurumu genişletmeye başladığı sıralarda insanoğlu belki de anlamış olmalıdır;
"Artık 'yeni dünya düzeni' kuruluyor, sınırlar iyice belirgin çizilmeli, devletler esaslı biçimde oluşmalı, herkes bağımsız olmalı, demokrasi gelişmeli, özgürlükler artmalı, kölelik bitmeli, sömürü düzeni tamamen sona ermeli..."
Şaka şaka!.. Kölelik ve sömürgecilik 1940'lara kadar devam ettiği için muhtemelen 1700'lerden 1900'ların ortalarına kadar süren büyük savaşların tek gerekçesi vardı;
Olabildiğince büyümek, geniş ve zengin toprakları sahiplenmek, sömürmek, yayılmak ve güçlü biçimde devletleşerek dünyaya hâkim olmak!..
1940'lardaki Nazi Almanyası işte o büyüme sevdası yüzünden dünyaya kan kusturdu, 2. Dünya Savaşı işte o yüzden milletleri birbirine düşürdü...
Savaşlar 1940'lara kadar dünyayı "pay"laşma kaygısı ile sürerken teknoloji de pek yoktu o zamanlar... Silah sanayi de bugün olduğu gibi "tek düğme"yle dünyayı tehdit edecek boyutlara gelmemişti... Tabii, Hitler'in zehir kamplarını saymazsanız!!!
Eskiyi bir tarafa bırakalım... Çünkü eskiden devletlerin savaşla ilgili onlarca gerekçesi de vardı...
Peki ya "uygar dünya", "medeniyet çağı" ve "teknoloji devrimi" diye geçinen şu yaşadığımız yüzyılda insanlığa reva görülen büyük acıların incir çekirdeğini doldurmayan vahim gerekçelerine ne demeli?..
Teknolojiyle hem yaşam olanakları hem de dünyaya bakış açısı değişen insanlık, eskinin o "barbar" savaşlarının gerekçelerini sorgulayınca ve "bugün" de geçmişten ders alınmadığını kavrayabiliyorsa neler düşünüyordur acaba?..
***
Şam'dan dönen hesap!..
Çok eskileri pek kurcalamayalım da, Afgan-Rus savaşı neden yaşandı acaba?..
25 Aralık 1979 ile 15 Şubat 1989 arasında süren o savaşın ortasında büyüyen Suudili Usame Bin Ladin nasıl oldu da ABD tarafından devşirildi ve 1990'lardan itibaren nasıl oldu da gelmiş geçmiş en büyük ve en kanlı "terör" örgütü lideri haline gelebildi?..
Sormak lazım; Marksistlerle radikal dinciler arasındaki Afgan-Rus savaşı "El Kaide" kisvesi altında küresel terörizmin temellerini atmak için mi kışkırtılmıştı acaba?..
Ve de en vahim soruyu sormak lazım; El Kaide, IŞİD ve türevlerinin tamamen Müslümanları hedef alması bile o savaş ve sonrasında yaşananlar, Orta Doğu ve Afrika'daki zoraki hesaplaşmanın sinsi yüzü değil midir?..
Peki; Orta Doğu'da kıran kırana süren Irak-İran savaşının ardından neler oldu acaba?.. Binlerce insan boş yere can vermesine rağmen Saddam ne kazandı, İran Şahı ne?..
Ya da Orta Doğu'yu cehenneme çeviren Körfez Savaşı neden başlatıldı?.. Irak durup dururken mi Kuveyt'i işgal etti ve sonunda eline hiçbir şey geçmezken, Saddam Hüseyin ve Baas rejimi önderleri 2. Irak savaşının ardından boş yere mi idam edildi?..
Evet; yazının başındaki "vatan-millet" çıkarcılığının olumsuz sonuçlarına, büyük insanlık kayıplarına, boşa kan akıtılmasına ve kapanmaz çok büyük yaralara bakınca Afganistan'dan İran'a, Irak'tan Suriye'ye kadar yaşanan tüm kanlı savaşlar sınır-insan-gelecek kaygısıyla çıkmamış olmalı...
Hele de şu "Suriye" çıkmazına bakınca, artık iyice emin oldum; savaşlar aşağıda sıralanan vahşi planlar için çıkartılıyor;
Silah ve kimya sanayi ayakta dursun, büyük emperyalist balıklar küçük mazlum balıkları yesin, ülkeler yağmalansın, "yeraltı kaynakları"yla başkaları için gelecek hazırlansın ve Batı, geri kalmış Doğu'yu tüketmek için mazlum topraklarda "üs"ler kurarak çıkarlarını korusun!..
Velhasıl; memleketi savunmak, ülke topraklarını korumak, yurttaşların geleceğini garanti altına almak gibi kaygıları ***
Başa dönen Suriye!..
Afgan-Rus, Irak-İran savaşlarını bir tarafa bırakalım da, son yıllarda Orta Doğu'da en büyük cehennem çukurunu açan ve kaosu halen bitmeyen yanı başımızdaki işgale ve gerekçelerine odaklanalım...
Velhasıl, sokaktaki en bilgisiz insanı çevirip "Suriye'de aslında ne oldu" diye sorsanız eminim şu yanıtı verir; "Orayı işgal edenlerde hiç mi akıl yoktu?.."
Konunun Suriye meselesine neden geldiğini herkes eminim biliyordur... ABD ve ortaklarının kendi coğrafyalarında tükenmeye yüz tutan petrol, doğal gaz ve su rezervleri ile "ileri karakol" sevdasına başlattıkları "Arap Baharı"nın, artık Orta Doğu cehennemi olduğunu anlamayan yok...
"Arap Baharı" tuzağının aslında kanlı bir ihanet olduğunu görmek için işgalin iki sonucunu yazmak bile yeterlidir;
Tıpkı yıllarca savaşan Irak-İran ile Afganistan-Rusya'nın halen huzur bulamamış olması ve hep diken üstünde durması gibi, "Arap Baharı" teranesiyle işgal edilen Irak ve Libya da kan deryasından çıkamıyor işte?..
Ve asıl soru da şudur; 6 yıl önce başlatılan Suriye'nin işgali projesinde onlarca kent yerle bir edilirken ve on binlerce masum insan hiç uğruna katledilirken, sonuçta ne oldu acaba?..
Olan şudur; ABD ve koalisyon ortaklarının işgaline rağmen ve Türkiye'ye en az 25 milyar dolar zarar veren diplomasi gafletine rağmen Orta Doğu'da yalnızca Suriye "vatan-millet savaşı" verdi ve halen ayakta...
Çünkü yalnızca ABD, Avrupa ve taşeronları değil, PKK da yenildi Şam'da... El Kaide ve insan kalbi yiyen destekçileri dağıldı, Selefi terörünün türevi IŞİD ise artık kaçacak delik arıyor...
Ve geçen hafta Suriye Dışişleri Bakanlığı, başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelere kaçan milyonlarca yurttaşını geri çağırdı...
Dün ise tıpkı diğer savaş çetelerinin yaptığı gibi, Suriye'nin Dera kentindeki terör grupları da silah bırakarak rejime biat ettiklerini duyurdu...
En vahimi ne biliyor musunuz, IŞİD gibi çetelerle karanlık güçlerin Türkiye üzerinden Suriye'nin kanlı topraklarına kaçırdığı el bombaları Türkiye'ye "patates" olarak geri döndü!!!
Yani, emperyalizmin "yeraltı" kaynaklarını yağmalamak için başlattığı Suriye savaşında kullanılan Türkiye'nin payına yalnızca "patates" düştü!!!
Savaş insanlık suçu da; işgalciler için ortada "vatan-millet" sevdası yokken dayatılan şiddet bir yandan boş yere insanlığı vururken diğer yandan trajikomik sonuçlar da çıkartıyor ortaya...
Uygarlığa hiçbir katkısı olmayan, tam aksine hep insanlığı vuran Afgan-Rus, Irak-İran mücadelesinin kışkırtıcılarında, ABD'nin dayattığı Körfez Savaşı'nın mimarlarında, emperyalizmin Libya işgalciliğinde ve son olarak da Suriye'yi kan gölüne çevirenlerle Truva "taşeron"larında (!) "patates" kadar kızaracak yüz var mıdır acaba?..