Urumiye'den yükselen ses
ON Kasım günü İran'ın Urumiye stadında binlerce insan el ele tutuşarak haykırdı:
-Ne mutlu Türk'üm diyene....
On binlerce soyadaşımız, Ulu Önder Atatürk'ü, O'nun milletimize miras bıraktığı bu içsel sedayla andı.
Bu sahiplenme, değerlerimizin itirafı olan "Andımızı"çocuklara söyletmeyen ve yasaklayan AKP iktidarına ibret olsun!
* * *
Gelecek günlerde Urumiye'den bahsedecek ve Türklük şuurunun toplum tarafından nasıl sahiplenildiğini anlatacağım...
* * *
Oy tabanı kaymaya başlayınca ayakları altına aldığı milliyetçiliği sahiplenmeye kalkan siyasal irade bugün, en içten Atatürkçü ve milliyetçi kesilerek karşımıza çıkmaktan zerre kadar utanç duymuyor...
Dikkat ettiniz mi bilmem, bir süredir ümmet de demez oldular...
Kaypaklık ruhlarına işlemiş ya!
* * *
Milliyetçiliği ayaklar altına almak, bu bayrağı taşıyan ve gelecek kuşaklara emanet eden Atatürk'ü ayaklar altına almak demektir... Oy tabanını genişletmek isteyen iktidar sonunda, milletimizin Atatürk ile bir sorun olmadığını da itirafa mecbur kaldı; hayret, geç de olsa o bütünlüğü gördüler ya, yeter!
Atatürk ile sorunu olan AKP'dir, ondan güç alan dinci kesimlerdir.
Oy tabanını genişletme gereği ortaya çıkmasaydı, milliyetçiliğe sığınmayacak ve Atatürk karşıtlığına son vermeyeceklerdi...
* * *
Bu vesileyle şunu da söylemek isterim, aralarında Küba'nın da olduğu 29 ülke Atatürk'ü sahipleniyor; ya heykelini ve büstünü dikiyor, ya adını caddeye, konferans salonuna, kütüphaneye veriyor; ayrıca ders kitaplarında da onu büyük komutan, eşsiz devlet adamı, bağımsızlık ve özgürlüklerden yana siyasetçi diye anıyor.
Bu gerçek de, Atatürk karşıtlarına kapak olsun; size de AKP üst yönetimi!
Havanda su dövmek
Lâfımızı Başkan Donald Trump'a anlatamadığımız için Başbakanımız Binali Yıldırım'ı "Git sen anlat"diyerek yardımıcısına yönlenderdik...
Yıldırım, Başkan Yardımcısı Pence ile bir buçuk saate yakın görüştü ve toplantıdan olumlu (!) izlenimlerle ayrıldı...
Sonuç açık ve net değil; hem iki ülke arasındaki ilişkinin geliştirilmesi, hem de bölgesel meselelerin çözümü üzerinde tam bir mutabakat hasıl olup olmadığı anlaşılamadı; Yıldırım'a göre mutabakat tam!
Açıklama bu havada ama zihinlerde hâlâ aynı soru var; Pensilvanya'da CİA'nin koruması altında tutulan Fethullah Gülen'i teslim edecekler mi, yoksa korumayı sürdürecekler mi... Bu sorunun cevabı net değil, çünkü yok, vermediler. Zaten öteden beri bizi dosyalar inceleniyor, adalet ne karar verir bilemeyiz diyerek uyutuyorlar, anladığımıza göre de pişpişlemeyi sürdürecekler.
Sorduk mu bilemiyorum; peki ABD, Suriye'de konuşlanan PKK'nın ucu YPG oluşumuna ağır silahlar, mühimmat ve zırhlı araç vermeye devam edecek mi?
O da açıklık kazanmış değil; biz "Bu yardımı durdurun" dedikçe "YPG, DEAŞ'ı bitirdi" diyerek bir terör çetesine meşruiyet kazandırmaktan geri kalmıyorlar...
* * *
Orada yüzlerine söyleyemediklerimizi buradan hem de kabadayılık taslayarak söyleyip duruyoruz...
Duymuyorlar mı..
Duymaz olurlar mı, ne diyorsak anında Washington'a uçuruluyor...
Ama iplemiyorlar...
Stratejik ortağımızla ilişkimiz işte bu safhada...
Görünen o ki bu bağlamda havanda su dövmeye devam edeceğiz...
Fiskeler
İslam coğrafyasında mezhep kavgaları bitmiyor. Şii İran'ın desteklediği grupların elinde olan Yemen'in başkenti Sana Suudi Arabistan tarafından havadan vuruldu... Daha önce de Yemen balistik füzeyle saldırmış ve Suudi kralının sarayına yakın yerleri vurmuştu... Müslüman gruplar mezhep farklılığını hâlâ savaş nedeni sayıyor...Bu ilkel anlayış yüzünden Müslüman kanı akıyormuş, taraflara gam değil...
* * *
Bir ülkede insanlar gayrı meşru yollardan para kazanmaya kalkarsa biliniz ki o ülkede ahlak çökmüştür, ekonomi bozulmuştur, işsizlik yükselmiş, şirketler iş yapamaz hale gelmiştir. Pahallılık almış başını gitmiş, yokluk egemen olmuştur...İnsanlar yaşamak için çalışıp kazanmak zorundadır. Bunlar olmayınca ille de yan yollara sapılmakta, hırsızlık, sömürü, dolandırıcılık, sahtekarlık, gasp ve her türlü pis iş yadırganmaz olmaktadır. (Bkz: Türkiye)
* * *
MHP, kalesi sayılan Söğüt'te de çöktü... Belediye Başkanı dahil parti teşkilatı olduğu gibi İYİ Parti saflarına katıldı. İYİ parti çok hızlı biçimde siyasal yelpazedeki yerini buldu, büyüyerek de güçleniyor. Yalnız bir husus var, buradan tekrarlamayacağım iki konuda erken konuştular; hatadır, bir süre değinilmemesi gereken o iki konuda hassas olmak ve zamanı gelmeden konuşmamak lazım.