Unutanlar için çözüm/çözülme süreci!..

PKK'nın zafer yılı ilan ettiği 2012 yılında TSK, özellikle Kato Dağı-Kazan Vadisi'nde yaptığı operasyonlarla örgütün belini kırdı. Nefes alamayacak hale gelen örgütün imdadına AKP iktidarı yetişti. Cezaevlerinde başlatılan göstermelik "ölüm-açlık oruçları eylemini" sonlandırmak için İmralı'da yatan bebek katili devreye sokuldu. Bölücü başı bir anda kahraman ve barış güvercini oldu. Ardından ada turları organize edildi. MİT'in başına getirilen AKP'nin Polat Alemdar'ı sahneye çıktı ve 2012'nin Eylül-Ekim-Kasım aylarında İmralı'ya seferler düzenlemeye başladı. Bir taraftan da MGK'da sürekli olarak "Murat Karayılan-Bahoz Erdal'ı yakalarsak örgütü masaya oturmaya ikna ederiz" söylemini geliştirdi. Ardından TSK'ya Uludere tezgahı kuruldu... Mizansen ölüm oruçları ve Uludere kumpasının ardından yeni bir evreye geçilerek 1 Ocak 2013'te yeni yılın müjdesi olarak sözde çözüm süreci başlatıldı. Yarım kalan OSLO/HABUR projesi devreye sokuldu.

Bundan iktidarın muradı neydi-masadan ne alacaktı?..

1-Kürt oylarının akışı sürecek ve 2009-2014 yerel seçimler ile 2011/2015 genel seçimleri dahil tüm seçimlerden zaferle çıkılacaktı.

2-2014 Ağustos'unda yapılacak seçimle Erdoğan'ın başkan olması sağlanacaktı.

3-1 Mart tezkeresiyle Irak'ın kuzeyinde kaçırılan fırsat, çözüm/çözülme sürecinde PKK'ya çizilen misyon sayesinde Suriye'de kaçırılmayacaktı. PKK'yı Suriye'de milis gücü gibi kullanacak iktidar, Suriye'nin yarısına yerleşecekti. Ve Yeni Osmanlıyı 2019'da ilan edecekti.

Peki PKK'nın bundan sağlayacağı fayda neydi?

1-2012'de hezimet yaşayan örgütün nefes alması/tekrar toparlanması ve militan teminine gitmesi gerekiyordu.

2-Suriye'de yeni bir alan açılmış ve burada örgütün daha aktif olması için Türkiye'deki unsurlarını kaydırması gerekiyordu.

3-Türkiye'de silahla elde edilebilecek durum doğal sınırlarına ulaşmış, AKP gibi ruh ikizi olabilecek bir anlayışla siyaset üzerinden kazanımlar elde edilebilirdi.

4-PKK'nın devletleşmesi için Öcalan gibi bir 'mit'e ihtiyaç vardı. Bu süreçte Öcalan'ın aktif rolü bunu sağlayacaktı.

5-AKP'nin hedefleriyle örtüşen PKK, hedefleri sayesinde "Büyük Kürdistan" için eyalet sistemine daha rahat geçebilecekti.

Evet, çözüm/çözülme masasında somut olarak ne konuşulduğunu bilmiyorduk ama masaya oturanların amacı buydu. Peki ne oldu?.. Gezi ve 17/25 Aralık olaylarında oluşan toplumsal tepkiyle birlikte itibarını kaybeden AKP, PKK'ya verdiği sözleri tutamayınca İmralı mutabakatı bozuldu. 2014 yılı içinde yapılan yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri PKK uzantısı HDP'ye yaradı. İttifak bu seçimlerde bozuldu. Bozulan ittifakın en önemli sonucu 7 Haziran'da ortaya çıktı. "Ver başkanlığı al Öcalan"ı ittifakı dağılınca başkan olamayan Erdoğan, menfaat çarkı gibi işleyen masayı devirdi. PKK'nın ise masayı devirmeye niyeti yoktu. Çünkü masa ayakta durdukça alacaklarını alıyordu. PKK, AKP'yi en yumuşak yerinden yakaladı. Üç yıldır Doğu-Güneydoğu'da tasfiyeler yaptıran örgüt neler elde etti? Bunları hatırlayalım;

Koruculuk sistemi lağvedilecek.. Oldu mu? Oldu...

Emniyet'te terör ve istihbarat birimleri dağıtılacak... Oldu mu? Oldu...

Özel Kuvvetler birimleri bölgeden çekildi. Jandarma, Efkan Ala'ya bağlandı. Van'daki koskoca asayiş komutanlığı pasifize edildi hükümet eliyle. YDGH'nin her yerde örgütlenmesine izin verildi. PKK'nın gelir elde ettiği uyuşturucu tarlalarını bitiren polisler bitirildi. Polis Akademisi, Polis Koleji kapatıldı. PKK fiili olarak terör listesinden çıkartıldı. Valiler, PKK'ya bölgede alan açan bir manivelaya dönüştürüldü. Listeyi uzatır gideriz!..

Şimdi gelelim günümüze... Neler oluyor peki?

Hollywood yapımcılarına taş çıkartacak bir film izliyoruz.. Filmin baş aktörü görünürde Ahmet Davutoğlu, yönetmen R. Erdoğan. Filmin ilk yarısında hükümet kurmama işi tamamlandı. 1 Kasım erken seçim günü ilan edildi. İkinci yarı HDP/PKK sözde geçici hükümetinin kurulması ile başladı.

Davutoğlu'nun tek derdi AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık. R. Erdoğan'ın ise Başkanlık ve Bilal.

R. Erdoğan, süreçte yıpranan MİT yerine kendi eliyle kurup bugünlere sakladığı Kamu Düzeni Güvenliği Müsteşarlığı'nı devreye soktu. PKK ile Kandil/İmralı'da tekrar nikâh tazelendi. Şu anda "HDP'yi biz istemedik" tavrı tamamen siyasidir, kandırmacadır. Çözüm/çözülme sürecine format atılmış ve bu sürece geri dönülmüştür. Süreç mimarı Beşir Atalay, 7 Haziran sonrası çıktığı yandaş kanalda aynen şunları söylemişti:

"Seçim nedeniyle çözüm sürecinin durdurulması hataydı..."

Sonra tekrar düğmeye basıldı. Çözüm/çözülme sürecinin tekrar başlatılması için KDGM devreye sokuldu. Bülent Arınç da bunun kamuoyuna alıştıra alıştıra, ütüle ütüle anlatılması için görevlendirildi. Arınç'ın şu sözlerini hatırlayalım: "Sürecin adı değişir. Bunda sorun olmaz"...

1 Kasım kurgusu ile tekrar AKP/HDP bir araya getirildi. Çünkü, 2009'da Oslo'da 2013'te İmralı'da bu oyunu kuranlar AKP/PKK birlikteliği üzerine planlarını inşa ettiler. Kurulan masanın dört önemli ayağı var; Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan, Hakan Fidan ve Beşir Atalay... Bu ayaklar 7 Haziran'da tamamen kopunca yeni oyuncu kadrosu ve yeni masa için düğmeye basıldı. Filmin senaryosunda başkanlık yok. Artık fiili ortaklığın resmiyete dökülmesi var. Doğrudan Kandil'i muhatap alma da var.

Vizyona sokulan yeni filmin galası 1 Kasım'da yapılacak.

Şimdi sıkı durun!..

Saray kulislerinde, 1 Kasım öncesi PKK'nın Kandil çetesinden çok önemli bir ismin Türkiye'ye teslim edileceği (muhteremler 'yakalanacak' diyor-aht-) konuşuluyor.

Bilmem hatırlar mısınız?

Bülent Ecevit, iktidar olmadan önce Öcalan'ın yakalayıp Türkiye'ye getirdiğimiz -hepimize- sandırılmıştı....

Merhum Ecevit, iktidardan düşürülüp hayatının son günlerinde "Öcalan'ı bize niye teslim ettiler bir türlü anlayamadım" itirafında bulunmuştu.

Dejavu mu oldunuz?..

Yazarın Diğer Yazıları