Ukrayna Neden Karıştı: Rusya-Batı arasında jeopolitik çekişme (2)
Sabir Askeroğlu’nun yazısına dün kaldığımız yerden devam ediyoruz: “Dolayısıyla bu mesele ABD’yi de doğrudan ilgilendirmekteydi. Ukrayna’nın AB ile Ortaklık Antlaşmasını imzalanması Avrasya haritasının paylaşımı anlamına gelmesi nedeniyle ABD tarafından yakından takip edilmektedir. Yani Ukrayna’nın yapacağı ya Doğu ya da Batı yönündeki tercihi aynı zamanda jeopolitik derinlik içermektedir. Zbigniew Brzezinski’ye göre, Ukrayna olmadan Rusya İmparatorluk olmaktan çıkar, kendisine tabi etmiş Ukrayna ile ise, otomatik olarak İmparatorluğa dönüşebilir. Ukrayna’nın tamamen Batı ile bütünleşmesi Rusya’nın jeopolitik olarak Batı’ya tehdit olmasına son vermiş olur. Ukrayna’nın Batı’nın Sovyetler Birliğinin tekrar inşa edilmesini engellenmesinde ileri karakol olduğunu belirten Brzezinski, “Ukrayna ya AB’ye doğru adım atar ya da Putin’in İmparatorluk projesine teslim olur” iddiasında bulunarak Ukrayna’nın orta yolunun olmadığını, yani Batı ile Rusya’nın mücadelesinin devam edeceğini söylemeye çalışmaktadır.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Viktoria Nuland, Ukrayna’nın AB ile siyasi ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasını imzalama sorununu neticelendirmek için 5 Aralık 2013’te Kiev’e gerçekleştirdiği ziyarette ABD, Ukrayna’da Avrupa’yla yakınlaşmak isteyen herkesi destekleyeceğini açıkladı. Moskova ziyaretinden sonra ikinci kez Kiev’e gelen Nuland, Ukrayna’nın Devlet Başkanı Viktor Yakunoviç ile değil de, ülkenin muhalif liderleriyle (Kliçko, Yatsenyuk ve Tyagniboka) bir araya gelerek ABD’nin Ukrayna üzerindeki mücadelesini devam ettireceğini göstermişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Kiev yönetiminin tekrar masaya oturmasını sağlamak için Ukrayna’ya karşı yaptırım uygulayabileceklerini açıklamasının ardından ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ukrayna sivillerine karşı silahlı kuvvetlerini devreye sokmasından kaçınması gerektiği uyarısını yaparak Ukrayna meselesinin sadece Avrupa ile sınırlı olmadığını, ABD’yi de ilgilendirdiğini göstermiş oldu.
Ukrayna’nın AB ile Ortaklık ve Serbest Ticaret Anlaşması’nı imzalayarak Batı entegrasyonuna dâhil olması Rusya’nın dış politikasında olduğu gibi, manevi ve psikolojik anlamda da geri dönüşü olmayacak bir kayıp olarak kabul edilmektedir. İlk olarak Rusya açısından Ukrayna’nın kaybı Rus medeniyetinin başlangıcı, ilk Slav devletinin ve Rus kilisesinin dayanağı “Kiev Rusya’nın” kaybı olacaktır.
Ukrayna’nın Doğu Ortaklığı’na dâhil edilmesiyle başlayan AB ile bütünleşme süreci ve Ukrayna toplumu, ekonomisi ve siyasetinin üzerinde kurulacak kontrolün NATO’nun eski Sovyet ülkelerini kontrol etme stratejisinin bir parçası olarak görülmektedir. Avrupa Birliği’nin eski Sovyet coğrafyasına doğru genişlemesi bu ülkelerin zaman içerisinde NATO’ya dâhil olmaları, Rusya’nın bu ülkeler üzerindeki etkisinin azalması anlamına gelmektedir. Eski Sovyet ülkelerinin bazıları Rusya’nın etkisinin devam ettiği yegâne mekân olması açısından önemi daha da artmaktadır. Baltık devletlerin doğrudan NATO kontrolü altına girmesinin ardından, Azerbaycan’ın AB ve ABD ile enerji alanında işbirliğini giderek artırması, Rusya’nın etkin olduğu Orta Asya’nın da Rusya’nın pozisyonunu zayıflatacak bir şekilde giderek Çin etkisi altına girmesi, eski Sovyet coğrafyasının giderek diğer büyük güçlerle işbirliği içerisine girmesi Moskova’nın tepkisine neden olmaktadır.
Devam edeceğiz.