Üç telefonda Türkiye'nin durumu!
Siirt'te terör örgütü PKK mensuplarınca menfeze yerleştirilen patlayıcının askeri aracın geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu yedi silah arkadaşıyla birlikte şehit düşen er Recep Beycur'un cenazesi Siirt Devlet Hastanesi morgunun gasilhanesine getirildiği sırada cebindeki telefon çaldı.
Komutan telefona baktı, "annem" yazıyordu... "Annem", iki üç defa çaldırdı ama komutan, telefonu meşgule aldı. Gasilhanede bulunan savcı ve diğer görevliler de telefona bakamadı... Şehit annesine ne diyeceklerdi?
***
Sabah 08.21'de Murat Çulcu aradı. 12 dakika konuştu, Büyük Orta Doğu Projesi'nin adım adım uygulandığını, Suriye ve Irak'la birlikte Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinin de kaosa sürüklendiğini, eş zamanlı olarak ekonomide ateşin yükseldiğini ve doların üç lirayı geçtiğini, ABD ve Almanya'nın füze sistemlerini çekmesinin, İncirlik, Diyarbakır ve Malatya üslerinin Amerikan uçaklarına açılmasının, coğrafyayı küçük otonom bölgelerden oluşan konfederasyona dönüştürmenin aşamaları olduğunu, kısacası sıranın Türkiye'ye geldiğini anlattı.
Çulcu, ilk önlemin, sıkıyönetim ilan edilerek Suriye, Irak sınırları boyunca geçişlerin durdurulması ve sınır güvenliğinin sağlanması olduğunu söyledi.
Bilindiği gibi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur" önerisinde bulunmuştu. Ben de dün "İyi senaryo, TSK'nın PKK'yı, KCK'yı hem Irak'tan hem Türkiye'den tasfiye etmesi, seçmenin de Türkiye için doğru olanı görmesidir" diye görüş belirtmiştim. Çünkü bölgedeki oyunu ancak TSK bozabilir. Yalnız diğer partiler bu öneriye sıcak bakmıyor.
Bahçeli, bir öneride daha bulunmuş ve Millî Güvenlik Kurulu'nun acil gündemle toplanması gerektiğini söylemişti. Öyle ya Millî Güvenlik Kurulu, ne için vardır; ayda bir toplanmak için mi? Toplantı günü olan 2 Eylül beklenirse çok geç olmaz mı?
Bilindiği gibi Millî Güvenlik Kurulu'nu, Cumhurbaşkanı topluyor. Bu sebeple Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde savunma sanayi ile ilgili bir toplantı yapabildi. Toplantıda terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları da ele alındı.
***
Öğleden sonra Ömer Özdoğan aradı. Özdoğan, "Selahattin Demirtaş, seçimlerde ikinci bir sandık konularak başkanlık sistemi için referandum yapılmasını önerdi. Siz son günlerde Abdullah Öcalan'ın 'Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz' dediğini hatırlatıyorsunuz. AKP-HDP oyları bunun için yeterli. Karşılığında da özerklik vaadi verecekler, öyle görünüyor" dedi.
Her ne kadar Demirtaş, "Seni başkan yaptırmayacağız" dediyse de böyle bir referandum yapılır da ikinci sandık kurulursa HDP, Öcalan'ın talimatıyla AKP ile ittifak yapabilir!
Dolayısıyla Bahçeli'nin daha önce dile getirdiği, "Çözüm sürecinde anlaşan partiler koalisyon yapsın. AKP-CHP-HDP veya AKP-HDP koalisyonu olabilir" önerisi bu şekilde hayata geçmiş olur!
Mehmet Barlas, 11 Temmuz'da "Eğer koşullar bir koalisyon için her şeye razı olmayı gerektiriyorsa mesela Millî Savunma Bakanlığı'nın da İçişleri Bakanlığı'nın da HDP'ye verilmesi doğru olabilir. Böylece PKK da Genelkurmay'a bağlanır..." diye yazmıştı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de dün "Millî Savunma ve İç İşleri Bakanlığı'nı da PKK'ya versinler. Şimdi Tayyip Erdoğan, açılım ortağı PKK ile baş başa kalmıştır. Bu onun sonudur" dedi.
"Bu öneriler, meselenin hangi boyutlara ulaştığını halka göstermek içindir" denilebilir ama referandum yapılırsa, bu ittifak gerçekten kurulur!