Türkmenler bizi asla affetmeyecek!
Bugün Türkiye için en önemli dış sorunların başında, Irak’ın Kuzeyi’ndeki kanlı çatışmalar ve Türkmenlerin “duçar” olduğu “hayatta kalma” mücadelesinin gelişmeleri bulunuyor.
Gerçekten de; Türkiye bir yandan, İsrail’in Gazze’ye giriştiği insanlık dışı müdahalelerine karşı takındığı tavır ve güttüğü sert politika, öbür yandan, Irak’ın Kuzeyi’nde yaşanan, tehlikeli ve kanlı sürecin içinde bocalıyor.
Irak’ın Kuzeyi’nde cereyan etmekte olan son kanlı çatışmaların üzerinden 2 aydan fazla süre geçtiği halde, her hangi bir olumlu gelişmenin elde edilmemesi, Türkiye’nin zafiyetini gösteriyor.
Olaylara şöyle bakıldığında; Irak’ta, 10 Haziran 2014 tarihinde iç karışıklıkların başladığı günden itibaren yaklaşık 1 milyon 500 bin insanın evini terk ettiği bildiriliyor.
Özellikle, Türkmenlerin yoğun yaşadığı Musul, Kerkük, Telafer, Selahaddin ve Diyala’da çatışmalardan en çok etkilenen kentler olduğu da biliniyor.
Haziran ayında Musul’un düşmesiyle önemli bir bölümü Türkmenlerden oluşan 375 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldığı hatırlanıyor.
IŞİD Türkmen illerinde katliam, Peşmerge de Türkmenlere zulüm yaparken, Türkiye’de “Türkmen” ismini sahip çıkma manasında telaffuz eden bir devlet yetkilisi dahi olmadığını soydaşlarımız acı bir şekilde terennüm ediyor.
Terör ve çatışmalardan evlerini terk etmek zorunda kalan Irak’taki Türkmenler, ne yazık ve ne acıdır ki derme çatma çadırlarda, depolarda, camilerde, mezarlarda, ahırlarda, inşaatlarda, yol kenarlarında yaşıyor.
45-50 dereceyi bulan sıcaklık, açlık, susuzluk, salgın hastalıklarla boğuşarak barınaksız ve korumasız yaşamaya çalışan Türkmenler, çöl ortasında sahipsiz ve kimsesiz, “tevekkül” içinde bekliyor.
Özetle, soykırımla karşı karşıya kalan Türkmenler ölüm-kalım savaşı veriyor.
Ne yazık ki, dünyada Türkmenlerin feryatlarına kulaklarını kapatmış, sadece seyrediyor.
Türkmenlerin acı çığlıkları devam ederken, Yezidi ve Hıristiyan Iraklılar da IŞİD tehdidine maruz kalınca, ABD’nin kendisini göstermesi, tarihe “trajik” bir değerlendirme olarak şimdiden düşüyor.
İnsanlık adına; bu mağdur, çaresiz ve mazlum insanlara yardım edilmeli ve sahip çıkılmanın nerdeyse zamanı geçiyor.
Kaderlerine terk edilmiş Türkmenlerin çocukları da öldürülüyor, evleri yıkılıyor ve yerinden yurdundan sürülüyor!
Ali Kerküklü’nün sitemi ve uyarıları insanı adeta ürkütüyor;
“Gazze’ye ağlayanlar neden Müslüman Türkmenlere yapılan zulmü görmezler.
Türkmenler, Filistinli olmadıkları için mi ihmal ediliyor?
Türkmenlerin kendilerini koruyacak Allah’tan başka kimseleri de yoktur.
Biz gerçekten bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.
Allah rızası için Irak Türkmenlerine bakın sırf, Filistinli mi olmak lazım? Elbette Filistin ile dayanışma içinde olun ama biraz da Allah rızası için Irak Türkmenlerine bakın. Türkmen kardeşlerimiz için de aynı şeyleri yapmamız lazım.
Onlara sahip çıkacak bizden başka kimse yok.
Türkmenlerin insani yardımın yanı sıra acil olarak siyasi bir desteğe ve korunmaya ihtiyacı vardır.
Türkmenler: ‘Burada Arap’ın, Kürt’ün sahibi var, bir tek Türkmenlerin yok. Türkiye neden bize sahip çıkmıyor?’diye isyan ediyor.”
Öte yandan, Fevzi Türker’in tespitleri de Türkmenlerin düştüğü feci durumu özetliyor: “IŞİD hareketi, en çok Türkmenlere zarar vermiştir. Türkmenler bugün tarihlerinin en korkunç göçünü yaşamaktadırlar.
IŞİD hareketi, Türkmenleri ve yurtlarını ikiye ayırmıştır. Batı bölümü, Sünni Arap bölgesinde kalırken, doğu bölümü ise Kürt bölgesine bir oldu-bittiyle bağlanmıştır.”
10 Haziran 2014 tarihinde Irak’ta yaşanan iç karışıklık ve çatışmalar da en çok Türkmen bölgelerini etkilediği ve Telafer, Kerkük, Tuzhurmatu, Muhallebiye, Yengice, Bastamlı, Çardağlı, Biravcılı, Köküz, Karanaz, Beşir, Tazehurmatu, Yayçı, Türkalan ve Amirli gibi Türkmen bölgelerinde yaşanan bu katliamlar, göçe zorlamalar ve insani drama Türk dünyası ve Türk medyasının sessiz kalmasına üzülmemek elden gelmiyor.