Türkiye'ye füze yağıyor ey NATO neredesin?

Başbakan Binali Yıldırım 4 Şubatta, Zeytin Dalı Harekâtı'nın ilk gününden bu yana Hatay'a 60, Kilis'e 34 olmak üzere 94 roket ve füzesaldırısı yapıldığını, 7 sivil vatandaşın şehit olduğunu ve 113 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Türkiye NATO üyesi değil mi?

Üyesi elbette de NATO nerede?

1991 Körfez Savaşı sırasında ve daha sonra 2003'de ABD'nin Irak'ı işgalinde; Irak'ın muhtemelen kimyasal başlıklar da taşıyabilecek kapasitedeki Scud ve türevi füzelerine karşı Türkiye'nin savunmasını sağlamak için NATO harekete geçmiş, ABD ve Hollanda tarafından Türkiye'nin güneydoğusundaki birkaç hava üssü ile kentin korunması için Petriot savunma sistemleri konuşlandırılmıştı.

Bugün Türk halkının can ve mal güvenliğine her gün saldırılar düzenleniyor ve NATO başta üye ülkeler ki en başta Amerika seyrediyor.

Pardon Amerika Türkiye'ye saldıran PYD/YPG terör örgütlerini silahlandırmaya devam ediyor ve Türkiye'ye yapılan alçakça insanlık dışı füze saldırıları ile masum sivil halkın öldürülmesini görmezden geliyor.

Sonsöz yazarı hukukçu Ali Konak'a NATO üyesi Türkiye'ye yapılan bu saldırılar konusunu sordum.

Konak, "Yani daha topraklarımıza tek bir füze düşmemişken, üstelik NATO'nun güney ve doğu sınırlarında yaygınlaşan füzelere karşı korunma sağlayabilecek füze savunma yapılanması ve sistemlerinin tedarik edilmesi 1999'da NATO'nun Stratejik Konseptine dâhil edilmişti" dedi.

"Haziran 2004'deki İstanbul Zirvesi'nde Aktif Kademeli Taktik Balistik Füze Savunması (Active Layered Tactical Ballistic Missile Defense) adıyla bir füze savunma kalkanı kurulması kararlaştırılmıştı" diye vurgulayan ünlü hukukçu Avukat Ali Konak, "Elbette NATO acilen devreye girmeli" dedi.

Konak, "Topraklarımıza 94 roket ve füze düşmüşken 7 masum ve sivil Türk vatandaşı hayatını kaybetmişken yeni can kayıpları olmasın diye askeri açıdan da hukuki açıdan da NATO'nun acilen devreye girmesi şarttır" diye konuştu.

Türkiye ve NATO

NATO'ya üyelik sürecimiz pehlivan tefrikası gibi yıllarca sürmüştü. Türkiye NATO'ya ilk resmi başvurusunu Mayıs 1950'de, ikinci başvurusunu ise Ağustos 1950'de yapmış, Kore savaşına katılımımızın da tetiklediği başvurumuzun ardından, 18 Şubat 1952 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması ve Protokolünü TBMM'nin kabul etmesiyle tam üyelik gerçekleşmiştir.Hem CHP hem DP hükümetleri üyeliğimizin gerçekleşmesi için çaba göstermiştir.

Kuzey Atlantik Antlaşmasının 5. Maddesi gereğince NATO, bir saldırı veya saldırı tehdidine karşı üyelerini savunmaya ve bu amaçla, bir üyesine yapılacak saldırının tüm üyelerine yapılmış varsayılacağı ilkesine dayanan bir örgüttür.

Siyasi ve askeri alanlardaki günlük işbirliğiyle sergilenen dayanışma ve uyum, temel güvenlik sınamalarının üstesinden gelinmesinde hiçbir müttefikin yalnız bırakılmayacağını garanti etmektedir.

Ayrıca, NATO üyelerinin savunma alanında egemen sorumluluklar üstlenme haklarına halel getirmeksizin, müttefiklerin asli ulusal güvenlik hedeflerine kolektif çabalarla ulaşmalarına yardımcı olmakla yükümlüdür.

Ali Konak'ın çok haklı olarak dile getirdiği bu hukuki zorunluluğu NATO'ya hatırlatan ve göreve çağıran iktidar ya da muhalefet var mı?

Bakalım olacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları