İstanbul Üniversitesi sınırları içinde bulunan ve soyu tükenmiş yüzlerce bitkinin bulunduğu 15 dönümlük paha biçilmez alan, Diyanet Vakfı’na devredilmek isteniyor
52 bin dekarlık bir araziyle hazineye emanet edilen Atatürk Orman Çiftliği’nin yüzde 40’ını imara açan, Taksim’in göbeğinde Gezi Parkı’na yıllar önce yıkılan Topçu Kışlası’nı inşa etmeye girişen iktidar şimdi de gözünü İstanbul Üniversitesi’ne (İ.Ü) dikti. Süleymaniye’de Atatürk’ün sağlığında İstanbul Üniversitesi’ne tahsis edilip, 1933 yılından bu yana Botanik Bahçesi olarak düzenlenen 15 dönümlük alanın, Diyanet Vakfı’na devredilerek yerine Bab-ı Meşihat yani Şeyhülislam Evi yapılması planlanıyor.
İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü de yapan eski Genel Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Yavuz Çotuk, 43 yıl hizmet verdiği bu kuruluşta zaman zaman gündeme gelen bu konunun hala konuşuluyor olmasından üzüntü duyduğunu belirterek, “1990’lı yıllarda Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı olduğum dönemde de Botanik Bahçesinin Müftülük tarafından alınması söz konusu idi. İstanbul Milli Emlak Başkanlığı kayıtlarında yapılan incelemeler sonunda bu bahçenin Cumhuriyet döneminde botanik bahçesi olarak kayda geçtiği görüldü. Doğal olarak, son kayıt olduğu için geçerli olması gereken de budur” dedi.
Soyu tükenen bitkiler
Çotuk, şöyle konuştu: “Botanik Bahçesi ve herbaryumu, Anadolu’nun çeşitli yörelerinde 100 yıl öncesine kadar var olan bitki örneklerini içermektedir. Muhtemelen bu bitkiler toplandıkları yörelerde değişen çevre koşullarına bağlı olarak artık bulunmamaktadırlar ve bu yörelerde şimdi var olan örneklerin çevresel talepleri geçen zaman içinde bu yörelerde çevresel koşulların ne yönde ve ne kadar değiştiğini gösterecektir.”
Fen Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi’nin bahçedeki bitkilerin korunması için sınırlı kaynaklarına rağmen, önemli ödenekler ayırdıklarını belirten Prof. Çotuk, Türkiye topraklarında sahip olduğumuz bitki türlerinin yaklaşık 3’te 1’nin endemik, yani yeryüzünün bir başka bölgesinde bulunmayan türler olduğuna dikkat çekti.
Taşımak yok etmek demektir
Çotuk şöyle devam etti: “Bahçedeki bitkiler bulundukları çevreye yıllar boyunca adapte oldukları için, ani çevre değişikliğinde pek çoğu kaybedilebileceği için, bahçenin bitki kaybı olmadan taşınması mümkün görülmemektedir. Botanik bahçesinin mevcut statüsünün korunmasını isteyenler, sadece bilimsel kaygılar, ülke menfaatleri ve meslek itibarlarını korumak amacıyla bu yönde gayret içindedirler. İstanbul Üniversitesi içinde biyologların mağduriyetleri Baltalimanı’nda bulunan Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün kapatılması ile başlamıştır. Daha sonraki yıllarda Kimya, Jeoloji, Jeofizik Bölümlerinin Mühendislik Fakültesi içine alınması biyoloji eğitimini olduğu kadar, Fen Fakültesi’nin akademik ve bilimsel yapısını da olumsuz yönde etkilemiştir. Fakülte ve Biyoloji Bölümü bu kayıplarına yenilerini ilave etmeden kaybettiği değerlerine kavuşmalıdır ve bütün kişi ve kurumlar, bilim adına bu çabalara yardımcı olmalıdır.”
Savaşlarda bile bombalanmıyor
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, bir televizyon programında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın özellikle istediğini kaydederek, “Diyorlar ki ‘Burasını da biz eski tarihi kimliğine kavuşturalım.’ Altı ay öncesine kadar bazı tereddütlerim vardı bu konuda. Diyanet İşleri Başkanımız geldi ve ilk defa gördüğüm bir tarihi fotoğraf çıkardı. Hakikaten orası eski Meşihat Dairesi yani. Eski Şeyhülislam Dairesi. Duvarları ile bahçesiyle” açıklamasında bulundu. Söylet, bitkilerin belirlenen başka bir yere taşınacağını belirterek, taşınması mümkün olmayanların ise olduğu yerde bırakılacağını da sözlerine ekledi. Bu açıklamalara başta botanikçiler olmak üzere İstanbul üniversitesi mensupları tepki gösterdi.
Botanikçiler “Bitkilerin taşınacakları ortama uyum sağlamaları çok zor. Botanik bahçeleri savaşta bile bombalanmazken bahçenin bu şekilde zarar görmesi düşünülemez” diyor.
5 binden fazla bitki çeşidi var
Osmanlı döneminde Şeyhülislam makamı olarak kullanılan bina, Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın kaldırılmasından sonra İstanbul Kız Lisesi’ne tahsis edildi. 1926 yılında çıkan bir yangın sonunda bina tamamen yandı. Sadece, şimdiki müftülük binası olarak kullanılmakta olan Fetvahane binası kurtarılabildi. Atatürk’ün daveti üzerine ülkemize gelen yabancı bilim adamları Fen Fakültesinin Biyoloji bölümünü, o zamanki adı ile “Nebatat ve Hayvanat Enstitüsü’nü kurdular. Yeni bir bina gerekli olunca yanan binanın olduğu bahçeye inşaat yapılması kararlaştırıldı. 1935’te temeli atılan bina 4 Haziran 1937 tarihinde hizmete açıldı. Bu arada enstitü bahçesinin düzenlenmesine de gerçekleştirildi ve 1935’te İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi adı ile hizmete girdi. Aynı yıl “İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum Kataloğu” yayınlandı. Bugün Botanik bahçesinin toplam bitki varlığı 5 bine yaklaşıyor.
*Salim Yavaşoğlu