Türkiye'de her gün 65 kişiye akciğer kanseri tanısı

Türkiye'de her gün 65 kişiye akciğer kanseri tanısı

Ülkemizde her gün yaklaşık 65 kişiye akciğer kanseri tanısı konuyor. Özellikle 50 yaş üstü ve sigara içen erkek popülasyon akciğer kanseri açısından riskli grupta yer alıyor.

Akciğer kanserinin en önemli nedeninin sigara olduğuna vurgu yapan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği üyesi Doç. Dr. Teoman Yanmaz, bu nedenle hastalığın büyük oranda önlenebilir olduğunu söyledi. 

Sigara dışında asbest ve radona maruz kalanlar, daha önce akciğer kanserini atlatmış olanlar ile ailesinde akciğer kanseri hikâyesi bulunan kişilerde de risk artıyor. 

AKCİĞER KANSERİ İLERİ AŞAMAYA KADAR BELİRTİ VERMEYEBİLİR

Akciğer kanseri oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikâyete yol açmayabiliyor. Bu nedenle özellikle tarama yapılmayan kişilerde erken evrede yakalanması zor. En önemli belirtileri olan öksürük, nefes darlığı gibi yakınmalar, KOAH hastalarında da sık rastlanıldığından tanıda gecikme olabiliyor. Bunların dışında balgam (özellikle kanlı balgam), göğüs, sırt ve yan ağrısı önemli belirtiler arasında. Hastalığın ileri aşamalarında ise iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ve terleme gibi yakınmalar görülebildiği gibi, hiçbir yakınması olmayan hastalara da rastlanabiliyor. 

Akciğer kanserinin tanısı, akciğer röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve PET-CT ile konuyor. Kesin tanı için ise bronkoskopi veya benzeri yöntemlerle elde edilecek biyopsi materyali gerekebiliyor, nadiren de balgam sitolojisi incelemesi yapılıyor. 

AKCİĞER KANSERİNDE İMMÜNOTERAPİ UMUT VAAD EDİYOR

Akciğer kanserleri patolojik özelliklerine göre küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücre dışı akciğer kanseri olmak üzere 2 ana gruba ayrılıyor. Hastalığın küçük hücreli olup olmaması önemli bir ayırt edici özellik çünkü küçük hücreli akciğer kanseri hastalığında genel olarak cerrahi yöntemlerin tedavide yeri yok.

Küçük hücre dışı erken evre hastalarda ise ilk tedavi yöntemi cerrahi. Küçük hücreli akciğer kanserinde hastalık akciğer ile sınırlı evrede ise kemoterapi ve radyoterapinin birlikte kullanımıyla tedavi ediliyor. İleri evre akciğer küçük hücre dışı kanserlerindeyse sistemik tedaviler (kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi) uygulanıyor.

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş, son yıllardaki teknolojik ilerlemeler sayesinde hem erken evre hem de ileri evre tümörlerin tedavisinde önemli gelişmeler yaşandığını söyledi.  

İleri evre akciğer kanserlerinde kemoterapi ile birlikte kişiye özel tedavilerin de yapılabildiğini ifade eden Prof. Gümüş, akciğer kanserindeki tedavi yaklaşımı hakkında şunları aktardı: 

“Kişiye özel tedaviler hem daha etkili hem daha az yan etkili olduğundan hastaların uzun süre daha kaliteli bir hayat yaşamasını sağlıyor. Bu ilaçlar hâlihazırda SGK sistemi içinde ülkemizde de kullanılabiliyor.

“İMMÜNOTERAPİ İLAÇLARI HENÜZ SGK SİSTEMİNDE KARŞILANMIYOR”

Son yıllarda geliştirilen immünoterapi ilaçları birçok kanserde olduğu gibi akciğer kanserinde de başarılı sonuçlar veriyor. Tümörün bağışıklık sisteminden kaçmasını önleyen ilaçlar küçük hücre dışı akciğer kanseri hastalarının yaklaşık 1/5 inde olumlu sonuçlar vererek hastaların uzun yıllar hayatta kalmasını sağlıyor. İmmünoterapi ilaçları henüz SGK sisteminde karşılanmıyor ancak bu konuda önümüzdeki dönemde ilerleme olacağını ve hastalarımızın bu tedavilerden de faydalanacağını umuyoruz.”