Türkiye-Sırbistan Komşuluğu
BELGRAD - Belgrad'da hâlâ elektrikli troleybüsler çalışıyor. Eskilerin "boynuzlu" dedikleri. Tepeden tellere sürtünerek ilerliyor. İnsanlara bu görüntü nostaljik gelebilir. Sokaklarda sık sık turist kafilelerine rastladık. Belgrad'ın farklılığı da tekdüzeleşmiş diğer Avrupa şehirlerinde yaşanları çekmiş olabilir. Belgrad'dan Kale Meydan var. Aynen böyle söylüyorlar. Taş Meydan da var... Osmanlı'dan kalma Teraziye Caddesi de... Ve daha pek çok yer adları. Sırpçada Türkçe kelimeler çok fazla. Çok önce de ayrıntılı yazdım. Bu kadar karşı karşıya gelinmiş, Osmanlı'dan kopulmuş ama Balkan ülkeleri, dillerindeki Türkçeden geçmiş kelimeleri ayıklamayı hiç düşünmemişler. Üsküplü olan Yaşar Nabi Nayır'ın doğduğu şehri ziyaretinde Makedonyalı aydınlarla konuşurken, bu meseleyi açmış ve aldığı cevap onu şaşırtmıştı. Makedonyalılar: "Bu kelimeler bizim zenginliğimiz." demişler. "Herhâlde Yaşar Nabi Nayır da kim?" demeyeceksiniz... Varlık dergisinin kurucusu. Ya Türkçenin hâli? Türkçe yürek sızımız. Bu hususa girmeyelim. Çok yazdık.
Diyeceğim; TİKA'nın Belgrad'daki mimarı, sevecen, becerikli Yasemin Hanım'la, TİKA'nın Kale Meydan'daki faaliyetlerini görmek için gittiğimizde farklı turist kafileleriyle karşılaşmıştık. (Bu konuya sonra geleceğiz.)
TİKA'nın Sırbistan koordinatörü Mehmet Bayrak, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in Türkiye ile ilişkileri çok önemsediğini belirtiyor. Vuçiç, Türk yatırımcılara teminat verdiği gibi, kim ne kadar teşvik veriyorsa, kendilerinin daha fazla vereceklerini söylüyormuş.
Vuçiç, 2 Nisan'da Cumhurbaşkanı seçilmiş. Vuçiç'i ilk arayıp tebrik eden devlet adamların biri de Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye de Sırbistan'la ilişkilere önem veriyor. Vucic Cumhurbaşkanı'nı yatırımcılarla birlikte Sırbistan'a davet etmiş. Sonra İstanbul'da düzenlenen Dünya Petrol Zirvesi'ne Vuçiç de katılıyor. R. T. Erdoğan sonbaharda Sırbistan'a gideceğini söylüyor.
Sırbistan ile Türkiye arasında sınır olmamakla beraber, Sırplar kendilerini komşu sayıyorlar. Dün dedim ya... Türkiye'ye çeken bir damar var. Keskin din farklılığı çok engel çıkarsa da geçmişin iç içe yaşanmışlığı, bağ kurmanın da bir zemini.
"Hepimiz insanız." çok genel bir söz ama bir noktada düşündüğünüzde iki tarafın da esas alması gereken argüman.
Mehmet Bayrak'a TİKA'nın Sırbistan'daki kalıcı faaliyetlerini sordum. Anlattı:
"TİKA olarak, her ülkenin öncelikleri doğrultusunda hareket ettiklerini belirten Mehmet Bayrak, "Sırbistan'a ekonomik olarak tam gelişmiş bir ülke diyemeyiz. Sırbistan'ın merkeze uzak bölgelerinde ciddi manada eğitim, sağlık gibi alanlarda çalışmalara ihtiyaç var. Diğer taraftan işgücünün yüzde 25'i tarım alanında faaliyet gösteriyor. Özellikle güney bölgede insanlar hayatlarını tarım gelirleriyle idame ettiriyorlar. Ancak yeterli gelir elde edemedikleri için ciddi manada göç meselesi var. Bu göç büyük şehirlerden ziyade Batı Avrupa ülkelerine. Biz de çalışmalarımızı bu hususları dikkate alarak yaptık. Örneğin; Sırbistan'ın 15 farklı belediyesinde 300 aileye sera verdik. Bu projemizin sosyal yönü ağır basıyor."
Aklınıza bu desteklerin Türkiye'ye getirisinin ne olduğu gelecektir. Mehmet Bey'le "getiri" meselesini de konuştuk.
Devlet kuruluşu TİKA'nın faaliyetlerinin ince ayrıntıları belki ilk defa bu köşede yazılıyor. Devam edeceğiz.