AKP’nin Türkiye’de iktidarda kalmak uğruna veremeyeceği hiçbir tavizin olmadığını son gelişmeler ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Terör örgütüyle AKP’nin yürüttüğü görüşmeler saklanamayacak boyuta gelince AKP bu görüşmeleri teröristler çekilecek-barış gelecek sloganları altında kamuoyuna sunmuştur.
Çözüm denilen içi, dışı, arkası ve önü belirsiz sürecin amacı buydu: Terörist Öcalan’dan barış sever ya da demokratik Öcalan çıkartmak!
Süreç sonrasında bölgeden gelen haberler tüyler ürperticidir. PKK/KCK var gücüyle Türkiye’nin bölgedeki egemenliğini önce sınırlandırmak süreç içinde de sonlandırmak amacıyla yoğun ve etkili faaliyetler yapmaktadır.
PKK, AKP’nin “çözüm süreci” nden yararlanarak bölge halkının %90’nına varan kısmını yanına çekmeyi başardığı ve kitleleri harekete geçirmek için kıvılcım beklediği gelen haberler arasındadır.
Devletten silah ve maaş alan korucuların da büyük oranda PKK/KCK otoritesini benimsemiş olduğu iddiaları yaygındır.
PKK, korucuların devletin kendilerine verdiği silah ve mühimmatı, beklenen iç savaşta asker ve polise karşı kullanmak için yoğun bir çalışma sürdürüyor.
PKK, planladığı topyekün ayaklanma gününde devleti fiili durum yaratarak halkla karşı karşıya bırakarak sonuç almaya çalışacaktır.
Mevcut durumda bölgede KCK/PKK seçim masrafı adı altında esnaflardan para topluyorlar.
KCK, şu veya bu ölçüde bölgede vergi topluyor, yargılama yapıyor, kaymakam atıyor ve güvenlik kontrolü yapıyor.
Bölgedeki terör faaliyetini ve teröristleri sadece seyretmesine izin verilen asker, idari yetkililer ve polis mücadele azmini büyük ölçüde kaybetmiş, morali bitmiş durumdadır.
PKK’nın Kuzey Suriye kolu PYD, Türkiye’nin burnunun dibinde birbiri peşi sıra özerk kantonlar ilan etmektedir. Son olarak PYD’ninAfrin kantonunda ilan ettiği özerk yönetim töreni Öcalan’ın posteri altında yapılmıştır.
Seri katillerin başı Öcalan ise AKP’nin kendisine sağladığı imkânlarla ve iktidarın yürütmesine katkı sağladığı PR çalışmalarıyla adeta bölgesel lider konumuna gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle muhataplık seviyesini “stratejik” bir konuma yükseltilmesini çözüm ortağı AKP’den talep etmiştir.
Terörist başı, kendisine AKP iktidarının sunduğu imkânlarla İmralı’dan Ermeni halkına karşı bir mektup yazmıştır. Böylece Türkiye’ye karşı Ermeni terörist şebekelerinin işbirliğini sağlamaya çalışmıştır. Bu mektupta Öcalan kendisini ve PKK’yı sadece Kürt halkının değil; bölge ‘coğrafyasının bütün halklarının ve inançlarının özgürlüğü için mücadele eden’ bir kişi ve örgüt olarak tanımlamıştır.
Öcalan adeta Ermeni teröristlerin liderliğine soyunarak aynen şunları söylüyor: “Ermeni halkına yönelik geçen yüzyılın başında uygulamaya konulan soykırım planı bu politikaların en iğrenç ve zalim olanlarındandır... Türkiye Cumhuriyeti’nin de olgunlukla meseleye yaklaşması ve bu acılı tarihle yüzleşmesi kaçınılmazdır” demektedir.
Bölgede meydana gelen gelişmeleri Rusya’nın resmi televizyonu 1. Kanal, ’ABD’nin “Büyük Ortadoğu Planı” çerçevesinde Kürdistan haritası oluşmaktadır’şeklinde vermiştir.
Rus televizyonu, bölgenin bazı ülkelerinin fiiliyatta parçalandığına işaret ederek, Türkiye’de ciddi gelişmelerin yaşandığını söyleyerek, bölgede Kürdistan isimli bir bebek doğmaya başladığını iddia etmiştir.
AKP ise bu vahim gelişmeleri görmezlikten gelmiş ve var gücüyle 17 Aralık operasyonu sonucunda oluşan tabloyu tersine çevirmeye çalışmıştır. AKP’nin kudret elitleri KCK’ya paralel devlet değil “alternatif devlet”, Öcalan’a “terörist” değil “demokrasiye katkı sağlayan önder” unvanını vermişlerdir. Dört bakanın istifasıyla sonuçlanan yolsuzluk ve rüşvet iddialarını da her yerde olan münferit vakalar olarak nitelemişlerdir.
Aslında Mehmet Metiner, işi daha da ileri götürerek “Öcalan sağlam duruyor. Hükümetimiz kararlı bir biçimde bu sürecin arkasında duruyor” diyerek Türkiye’nin bütünlüğüne karşıyanyana ve arka arkaya duranları açıklamış oluyor.
AKP ile PKK’nın gittiği yer belli de sahi sizce Türkiye nereye gidiyor?
