Türkeş'in bir ikazı

Bu sıralar Alparslan Türkeş'in adı sık telaffuz ediliyor.

"Tanıdığım Eşsiz İnsanlar" kitabı yeni çıktı. Aydemir Balkan, sade bir dille yazılmış hatıralarında Atatürk, Nâzım Hikmet, Alparslan Türkeş ve Yaşar Kemal'le ilişkilerini anlatıyor.

Atatürk ve Türkeş yan yana gelir ama ya Nâzım Hikmet Ran ile Yaşar Kemal bir araya gelir mi? Aydemir Balkan'ın dördüne de hayranlığı başka başka noktalardan. Yaşar Kemal'e hayranlık demeyeyim de, tesadüflerin bir araya getirdiği yakın arkadaşlık. Çünkü onun kültür seviyesini çok aşağı görür.

Aydemir Balkan mimar ve yazar. 1952'de Fransa'ya gidiyor. Oradan Cumhuriyet gazetesi ve İsmet İnönü'nün damadı, müzmin Türkeş muhalifi Metin Toker'in Akis dergisine yazılar gönderiyor.

27 Mayıs 1960 Darbesi oluyor, Millî Birlik Komitesi (MBK), onu Paris'ten çağırıp basın danışmanlığı türünde bir iş veriyor. MBK üyeleriyle iyi ilişkiler içinde. En çok teması 14'lerden Türkeş ve Orhan Kabibay'la kuruyor. Bilindiği gibi 14'ler içinde Türkeş ve Kabibay arasında liderlik mücadelesi var. Aydemir Balkan, klasik bir CHP zihniyeti taşımasına, Metin Toker'le Galatasaray Lisesi'nden yakın arkadaşlığına rağmen, 27 Mayıs'tan sonra İnönü'nün tavrına karşı. İnönü hemen seçim diyor, Türkeş, işler düzene konana kadar biraz daha ipleri ellerinde tutma taraftarı. Aydemir Balkan da o düşüncede. Sık sık Türkeş'le bir araya geliyor. Anlatılanların aksine onu son derece nazik ve ne yaptığını bilen bir insan olarak görüyor, hemen her sözüne hak veriyor. Darbe sonrasına en hazırlıklı olan da Türkeş'tir. Bunu liderlik mücadelesi yürüten Orhan Kabibay da kabul ediyor.

Aydemir Balkan sonra Paris Büyükelçiliği'ne basın ataşesi tayin ediliyor. O, sürgündeki 14'lerin 15'incisi gibi çalışıyor, 14'lerle sık sık bir araya gelir, onların Avrupa'ya meselelerini anlatmaları için basın toplantıları düzenliyor.

Aydemir Balkan'ın hatıralarında hareketle yazılacak çok şey var. Şimdilik Türkeş'in bugüne ışık tutacak bir itirazı üzeninde duracağım.

Aydemir Balkan, hasta yatağında... Türkeş onun kaldığı eve, yanına Dündar Taşer'i de alarak gidiyor. Uzun konuşmaları sırasında, darbe sonrası tutuklular meselesi açılıyor. Türkeş, öfkeli ama kendisini tutuyor. Diyor ki:

"Nelerle uğraşıyoruz. Yassıada'da 'bebek davası', 'köpek davası' konuşuluyor. Yassıada'yı milletve­killeriyle doldurduk. Arkadaşlar 'Bunları adalete verece­ğiz, kanunlara uyacağız' diyorlar. Biz kanunla mı geldik? İhtilalin kanunu mu olur? Niye üç yüz, beş yüz kişi? Asıl sorumlular yirmi kişiyi geçmez. Bizim derdimiz bunlar. Ben arkadaşlara, 'Biz o yirmi kişinin cezasını verelim, ge­risini serbest bırakalım. Sorumluluğu ben üzerime alırım,' dedim, yanaşmadılar." (s. 131).

Memleketimizin şimdiki hâline bakın! Menfur 15 Temmuz'un ardından 47 bin tutuklu! Yüz binlerce insan açlığa mahkûm! Sadece açlık değil; insanların gururu, şerefi ayaklar altına alınıyor. Türkeş'in dediği gibi bulun asıl suçluları, kanunda hükmü neyse verin cezalarını!

(Aydemir Balkan, "Tanıdığım Eşsiz İnsanlar", 190 s., Tarihçi Kitapevi, GSM: 0530 370 74 11).

Yazarın Diğer Yazıları