Türk’e kefen biçenin “SİYASİ HİPNOZ”u !
Kafa kesen, tecavüz ettikten sonra öldürdükleri Türkmen kızlarının cesetlerini direklere asan IŞİD adlı örgüt, nihayet Ankara’nın gündemine alındı! Haberlere göre, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TSK ve MİT yetkilileri, sınır boyunca alınan önlemleri, “gittikçe büyüyen IŞİD tehlikesini” görüştü...
Fakat Davutoğlu, toplantıdan ciddi bir sonuç çıkmayacağını konuşmasıyla belli etti. Zira “Irak ordusunun terk ettiği silahları görmeyip de ‘Türkiye IŞİD’e yardım ediyor’diyorlar. ‘IŞİD Türkiye’den destek alıyor’ diyenler haindir. En büyük ihanet Türkiye’yi bu örgüt yapısıyla yan yana zikretmektir. Bu bir akıl tutulmasıdır” dedi.
Oysa IŞİD daha Suriye’de El Nusra bünyesinde iken Esad’a karşı savaşan bütün örgütlere lojistik destek verildiğini itiraf eden; bu destek sonucunda Şam’daki Emevi camisinde namaz kılacaklarını söyleyen, Tayyip Erdoğan idi. IŞİD, kuruluşunda, insan ve silah kaynağının bir kısmını Türkiye’den veya Türkiye üzerinden temin etmiştir. Örgütün bin kadar üyesinin Türk vatandaşı olduğu biliniyor. Asıl ihanet buna izin vermektir!
Evet IŞİD, Musul’u işgal ederken, kaçan Irak ordusunun silahlarına da sahip olmuştur ama, bu durumu ileri sürmek, “Musul’a gelene kadar elde ettikleri silahları, araçları nereden buldular?” sorusuna cevap değil. Yine, IŞİD’in işgal için geldiği, Musul valisi tarafından Türkiye’nin Musul Başkansolosu’na önceden bildirilmiş, o da durumu bakanlığa arz etmiştir. Davutoğlu buna rağmen, “Başkonsolosluk binasını tahliye edin” emrini vermemiştir! Türk diplomatların ve personelin rehin alınmasından bizzat sorumludur!
Yine Türkmenlerin Kuzey Irak’tan tasfiyesinden AKP iktidarı sorumludur!
Dolayısıyla halkı, yanlış bilgilerle hipnotize ederek işin içinden sıyrılamazlar.
***
Bir diğer konu, Tayyip Erdoğan’ın, Sünnilik ve Yörük-Türkmen dernekleri üzerinden, yüzde 85’i “Türk’üm” diyen halkın oylarını almaya çalışması. O da halkı hipnotize etmeye çalışıyor. Zira bugüne kadar bütün siyasi hayatı, Türk kavramına yok ederek yerine başka kavramlar üretmekle geçmiştir. “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” andını okullardan kaldıran, TC’yi resmi kurumlardan silmeye çabalayan, “Ne mutlu Tük’üm diyene” sözünü de dağdan taştan sildiren kendileridir! Son girişimleri de Anayasa’dan Türk kavramını kaldırmak idi...
Böyle bir zata Yörük-Türkmen, neden destek versin?
Nitekim Türk Boyları Konfederasyonu Genel Sekreteri ve
Ankara Yörükler-Türkmenler Kültür Derneği Genel Başkanı Nesrin Günel İçay, gönderdiği mesajda “Türkiye Cumhuriyeti’nin en geniş katılımlı demokratik kitle örgütü olan Türk Boyları Konfederasyonu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklememektedir” diyor...
***
Buna rağmen Yörük-Türkmenlerin desteğini almış gibi bir algı oluşturmak istedikleri belli. 14 Temmuz’da benzeri faaliyetlere değindikten sonra “Gerçek bir kurtuluş için Türk halkının ‘bilinçli hipnoz’dan uyandırılması gerekir!” diye bir ifade kullanmıştım.
Hipnoz ve Bilinçaltı Değişim Uzmanı Mehmet Başkak ise mesajında Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki siyasi mesajların dozunun giderek artan “siyasi hipnoz”a sebep olduğunu belirterek, toplumun bilinçaltına yönelik olumlu mesajlar verilmemesi durumunda kamplaşmanın ve kavgaların kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Başkak, “Topluma yönelik öfke, ötekileştirme, sövgü içerikli telkinlerin toplumsal bilinçaltındaki etkisi, bireye göre kat be kat fazla, çok daha tehlikeli bir etkiye sebep olabiliyor. Bu itibarla seçim öncesinde sevgi, barış mesajlarıyla dokunmuş, her kesimi kucaklayan iyi hipnozu tesis etmek gerekir” dedi.
O halde sandık başına hipnozdan kurtulmuş olarak gidelim!