Türkçe Kur'ân mı dediniz!

Bir kesimin arzusu "Cumhuriyet"in yıkılışını görmek. Hükûmet edenleri fırsat bilmişlerdir. Sağolsunlar, hükûmet edenlerimiz de, birtakım icraatıyla umuda umut taşıyorlar.

Millî bayramları kutlamamak için türlü türlü bahaneler uyduruluyor. Bu yıl Cumhuriyet Bayramı güya İstanbul'da kutlanıyor. İstanbul Osmanlı'nın başşehri idi. Sanki inadına tercih ediliyor. Daha bitmemiş havaalanının açılış töreni "Cumhuriyet'in büyük kazancı" demek için mi, yoksa İstanbul-Osmanlı ilişkisi kurularak Vahidettincileri sevindirmek için mi?

Hükûmet edenler "ikna" yolunu denemiyorlar. Ben din adına konuşuyorsam... Ben şunu yaptıysam... Ben şunu istiyorsam... İcraat böyle.

Halk bütün bunlar inanıyor mu?

Saldırmayın, kızmayın, küfretmeyin... Geçmişi geçmişin şartlarında düşünün. Araştırıcılar, eksiğini fazlasını zaten ortaya koyuyorlar. Siz ders çıkarın. Önünüze bakın. Şu şunu demişti, şu şunu yapmıştı... Hep gıybet. Neden halk arasına uçurum sokuyorsunuz?! Yüzde 50'nin size niçin oy verdiğini bir düşünün... Diğer yüzde 50 niye oy vermiyor? Onların talepleri nedir? Bir "Müslüman" "Yüzde 50 bana yeter." diyebilir mi?

"Andımız", "Türkçe ezan", giderek "Türkçe Kur'ân" meselelerine girildi.

"Andımız" ve "Türkçe ezan" meselesini kaç gündür ele alıyoruz. Ezan duyuru mahiyetindedir. Yerleşik, alışılagelmiş dil Arapçadır ve cihanşümuldür. Vazgeçilemez. Ama Gökalp'in dediği gibi, cami içinde, Türkçesi pek alâ okunabilir. Ancak alışkanlıkların dışına çıkmaya da gerek yok.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Namazda dualar için bir şey diyemem ama âyetler, hiçbir surette "Türkçe" okunamaz. "Türkçe" okunsun diyenlerin de namaz kılanlar olduğunu düşünmüyorum. Namaz dışında ne varsa, Türkçe okunmalıdır. Herhâlde yazdım... Bir büyük şehrimizde cuma namazındaydık. İmam farza başlamadan önce, hangi sureleri okuyacağını söyledi ve o sürelerin Türkçe mealini verdi. Çok hoşuma gitti.

Ebu Hanife, "Başka dilde namaz kılınır." dedi mi?

İmam-ı Azam'ın sözü: "(Namazda) Okuyanın okuduğunu anlayacak şekilde okuması gerekir." Yine "Kur'ân-ı Kerîm manadan ibarettir. Her hangi bir dile nakledilen manası Kur'an diye adlandırılabilir."

Ebu Hanife'den nakledilen sözlerin önemli kaynaklarından biri Sarahsî'nindir. Bir köşe yazısında ayrıntıya girip özel terimlerle kafa karıştırmak istemiyorum.

İsmail Hakkı İzmirli'nin ve Şerefeddin Yaltkaya'nın 1925'te birlikte yazdıkları "Kur'an'ın Türkçe Tercümesiyle Namazda Okunması" başlıklı makalesi var. Sarahsî'den nakil:

"İranlılar Selman [-ı Farisî]'dan Kur'ân'ın birinci sûresi olan Fatiha'yı Acemce yazıp kendilerine göndermesini istemişler. Selman da bu sûreyi Acemce yazıp kendilerine göndermiş ve bunlar dilleri Arapçaya yatıncaya kadar namazlarda Fatiha'yı Acemce okumuşlardır. (...) İmam Şafiî'ye göre namazda Kur'an'ı Farisîce okumak hiçbir veçhile caiz değildir. Ümmî olup Kur'ân'ı Arapça okumakta âciz olan kimse hiçbir şey okumaksızın namaz kılar." (İsmail Kara, Türkiye'de İslâmcılık Düşüncesi, C. 1, 1997).

"İcaz", "muciz", "lafz", "mana", "icma" kavramlarına girmeyelim.

Esas olan Kur'an'dan, yazıldığı gibi yutmadan açık seçik okumaktır.

Yazarın Diğer Yazıları