Turancılık anayasaya girmeli!
Düz yolda şaşıran tek biziz...
İnsanlarımızı ayrıştırmak için teröre destek verenleri inceleyin, hepsi içlerindeki etnisiteleri entegre etmek için plan program ortaya koyarlar. Çünkü farklılaştırma, insanlarını birbirine yabancılaştırma ve zaman içinde kanlı veya kansız, koparmadır. (HDP/PKK'yı saymıyorum; irabda mahalli yok, bazı partilerimizin etnisite ayırımcılığı cehaletin ötesinde yıkıcılıktır, bölücülüktür.)
Ayırmaya, farklılaştırmaya pek hevesli İslâmcılarımız... "Cahiliye Devri" özlemi içindeler. İslâmda, ümmeti/milleti 36 dilime ayırma, sen şusun, sen busun deme?!
24 Haziran seçimleri yakın. Tutturmuşlar bir "Kürt seçmen"! Böyle iblisçe söz olur mu? "Kürt" dediğimiz insanlar kimler ki... Sen, ben, o... Her birimizin damarını açın, hani 36 etnisite deyip duruyorlar ya, hepsi tek damarda, tek adla birleşik akıyor. Maksatları damarı parçalamak! Aldananlarımız o kadar çok ki...
İşte bunun için önce "Turancılık"ı tartışmalıyız. Neden gerekli olduğunu bir bir anlatmalıyız. İslâm milletlerine açılacak tek kapı da "Turancılık"tır. "Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu" başlığı altında Osmanlı devletinin nasıl kurulduğunu da yazdım, "Enver Paşa ve Dönemi" başlığı altında nasıl yıkıldığını da... Ve daha ötesi, hemen bütün Türk ülkelerinde bulundum, bazı Arap ülkelerinde de... Aydınlarla, halkla konuştum. Kimin neye teşne olduğunu gördüm. "Turancılık" emeli güden fikir adamlarımızın kitapları üzerine çalıştım ve bazısını yayınladım, yayınlayacaklarım da var. "Turancılık"ı boşuna vurgulamadığımı bilin.
Kim ki "Kürt seçmen" sözünü kullanıyor, bilerek veya bilmeyerek ülkesine ihanet ediyor.
Seçimi kim kazanırsa kazansın, kim başkan olursa olsun, kim parlamentoda çokluk sağlarsa sağlasın, "Turancılık" üzeninde mutlaka durmalıdır. Yeni Anayasa çalışması yapılacaksa, bu kavram yerli yerince tarif edilerek ve hedef şıkları belirtilerek anayasaya konmalıdır. İsterlerse sonraki hedef olarak "İslâm birliği"ni de ekleyebilirler.
Bizim neslin "Devlet" gazetesinde ve "Töre" dergisinde "Ayhan Tuğcugil" müstearıyla okuduğu Prof. Dr. İskender Öksüz'ün yeni çıkan "Bilim, Din ve Türkçülük" kitabında (Panama Yayıncılık) "Türkiye Osmanlı İmparatorluğu bakiyesi olduğundan diğer devletlere göre bizde, diğer Batı ülkelerine kıyasla çok fazla etnik grup vardır." sözüne itiraz eder ve şunları yazar:
"Aklınıza bir dizi soru gelir. Biz İmparatorluğu kaybederken Türkler, kıyıla kıyıla, öldürüle sürüle Anadolu'ya gelmedi mi? Sonra dışardaki Türklerle içerdeki gayrı Türklerin mübadelesi yapılmadı mı? / Kamuoyu araştırmalarına bakıyoruz: Mesela Açık Toplum Vakfı ile Boğaziçi Üniversitesi'nin anketinde Türk dili ve kültürünün dışında bir mensubiyetim yoktur diyenlerle, Türk dili ve kültürü benim için birinci sıradadır diyenlerin toplamı %86. Ali Tayyar Önder, Türkiye'nin Etnik Yapısı eserinde, geniş bir meta-analiz (analizlerin analizi) yapar ve ana dili Türkçe olmayanlar arasında bile 'Ben Türk'üm' diyenlerin ciddî oran tuttuğunu gösterir. Bu sayı da yüzdeye eklenince oran %94'e çıkıyor. / Olsun, biz Osmanlı artığıyız ya. Herhalde %94, Osmanlı artığı olmayan ulus devletlerle karşılaştırıldığında düşüktür. Bir bakalım öyle mi?" (s. 302-303).
Sonra "millî devlet" meselesini ele alacağız.