TSK hukuktan azade mi oluyor?
Bugün köşemi Dr. Mustafa Güler’e bırakacağım. Uzman bir hukukçu, emekli bir subay Mustafa Güler. Üniformasını çıkarmış olmasına rağmen bir çok üniformalıdan daha subay benim için. Zaten son süreç Türk milletine her üniformalının subay her generalin komutan olmadığını öğretti. Neyse konumuz şimdi bu değil. Mustafa Güler çok önemli bir hususa parmak basmış ve ben de köşemi ona bırakıyorum:
“TBMM’de görüşülmekte olan torba yasa tasarısına eklenen bir madde ile ” TSK’da görevden alınanlar, mahkeme yoluyla görevden alma işlemini iptal ettirseler bile mahkeme kararının iki yıl süreyle uygulanmayabileceği “ şeklinde bir hüküm getiriliyor.
Peki, bu düzenleme ne manaya gelmektedir? Örnek vermek gerekirse, bir general veya bir albay, TSK komuta kademesinin hukuksuz bir işlemine “evet” demezse hemen görevden alınabilecek ve mahkeme bu görevden alma işlemini iptal etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecektir. İki yıl içinde köprünün altından çok sular akacak, ilgilinin zaten rütbe ve kıdemce aynı göreve iade edilmesi bir anlam ifade etmeyecek, hatta mümkün bile olmayacaktır.
31.01.2013 tarihinde TSK Disiplin Kanunu, TSK’da meslekten çıkarma işlemleri için Kuvvet Komutanlıkları düzeyinde kurulacak Yüksek Disiplin Kurullarının yetkili olduğunu düzenlemektedir. Ancak kanuna eklenen Geçici 1’inci maddeyle, Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği çıkana kadar, meslekten çıkarma işlemlerinde, 926 sayılı TSK Personel Yasasının ayırmaya ilişkin hükümlerinin uygulanacağını düzenleyen bir hüküm konmuştur. 926 sayılı Kanun, ayırma işlemlerinde savunma alınmasını bile gerek görmeyen tamamen hukuka aykırı bir yöntemi düzenlemekteydi. Bu hüküm, memurların savunması alınmadan haklarında disiplin cezası verilemeyeceğini düzenleyen Anayasa’nın 129’uncu maddesine aykırı olmasına rağmen yıllarca uygulandı. Bu yöntemi kaldıran TSK Disiplin Kanunu’na eklenen Geçici 1’inci madde ile TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği çıkarılana kadar bu hukuk dışı uygulamanın sürdürülebileceği belirtiliyordu. Söz konusu Yönetmelik 12 Nisan 2014 tarihine kadar çıkarılmadı ve 14 ay süreyle ayırma işlemleri bakımından TSK Disiplin Kanunu hükümleri devreye giremedi. Bu durum, açıkça Anayasa’nın “yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM eliyle kullanılacağını ve bu yetkinin devredilemeyeceğini” düzenleyen 7’nci maddesine aykırı olmuştur. Yönetmelik 14 ay boyunca çıkarılmadığından TSK Disiplin Kanunu’nun ilgili hükümleri yürürlüğe girmemiş ve bu süre boyunca yasama yetkisi yürütme organı tarafından gasp edilmiştir. Yönetmelik çıkarılana kadar, yüzlerce personelin, savunması bile alınmadan, disiplinsizlik ve ahlâkî zayıflık sebebiyle ordudan ilişiği kesilmiştir. Son olarak İzmir Casusluk Davası kapsamında yargılanan 63 subay ve astsubay, idari soruşturma kapsamında savunmaları alınmadan, hatta haklarında idari soruşturma yapıldığı kendilerine haber bile verilmeden, haklarında hiçbir mahkeme hükmü olmadığı halde, masuniyet karinesi ihlâl edilerek TSK bünyesinden çıkarıldı.
Bu hâk ihlâlleri yaygınlaşınca, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, önüne gelen bir davada uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gereken TSK Disiplin Kanunu’nun Geçici 1’inci maddesinin Anayasa’nın 7’nci maddesine aykırı olduğu iddiasını ciddi buldu ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Anayasa Mahkemesi’nin 04 Temmuz 2014 tarihinde bu konuyu görüşmek üzere gündeme alması sanırız bazı mahfilleri tedirgin etmiş olacak ki apar topar torba kanuna bir hüküm ilave edilmiştir. TSK Disiplin Kanunu’nun Geçici 1’inci maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, 31 Ocak 2013 tarihinden bu yana TSK’dan çıkarılmış olan tüm personel geri dönecektir.
Muhtemeldir ki, yazının başında değindiğimiz ve başlı başına bir hukuk garabeti olan torba yasa tasarısı genel kurula getirildiğinde, sadece görevden alınanlar değil meslekten çıkarılanlar için de aynı hükmün genişletilmesi ve meslekten çıkarılanların mahkeme yoluyla da olsa TSK’ya dönmelerinin önünün iki yıl süreyle tıkanması amaçlanabilir. Böylece, iki yıldır mağdur edilmiş bulunan onlarca personelin mağduriyetlerinin giderilmesinin yolları da tıkanmış olacaktır. Hukuka saygılı tüm milletvekillerini bu konuda uyanık olmaya davet ediyoruz.
Bu kanun maddesinin TSK komuta kademesinin isteği ve onayı olmadan TBMM’ye getirilmesi mümkün değildir. Yüzlerce general, amiral, subay ve astsubayı yargılanırken her fırsatta hukuka ve mahkemelere saygılı olduğunu ifade eden, bu sebeple davalara müdahil olma hakkı mevcutken bunu kullanmayan, hatta davalar hakkında açıklama yapmayı bile gerekli görmeyen TSK Komuta kademesinin hukuktan anladığı sanırız “vatansever personelinin kumpas yoluyla ordudan atılması karşısında sessiz kalmak”tır.”
Mustafa Güler’in altını çizdiği gibi artık hukuk devleti falan yok. AKP devleti var. Ve bu devlet meşru olmayan bir şiddet gücü ile vatandaşın gırtlağına basıyor. Çok tehlikeli bir süreç bu.